akp'nin ülkeyi 2001'den (o yıln sonunda askere gitmiştim) kötü duruma getirmesi,
binlerce fabrikanın kapanması,
yüzbinlece insanın işsizler ordusuna katılması,
dış politikadaki başarısızlıklar (rum kesiminin, kıbrıs cumhuriyeti adıyla ab'ye üye olması, israil'in gazze'deki, abd'nin ırak'taki katliamlarına seyirci kalınması, süleymaniye'deki çuval olayı, soykırımcı olarak suçlanan sudan devlet başkanı el-beşir'in ağırlanması, cumhurbaşkanı abdullah gül'ün zimbabwe diktatörü mugabe'yle bir araya gelmesi),
yandaşlara dağıtılan ballı ihaleler,
istanbul'daki trafik, altyapı ve otopark sorununun çözülmemesi,
karaköy iskelesi'ni lodos fırtınasına teslim edilmesi,
akp ileri gelenlerinin servetinde çalışmayla açıklanmayacak kadar büyük artış,
sorunlarını dile getiren vatandaşla dalga geçilmesi, ona hakaret edilmesi, fiziksel siddet uygulanması ve hatta dava açılması,
birçok kamu kit'inin yok pahasına özelleştirilmesi,
yabancılara toprak satışının yasalaştırılması (ab ülkeleri asla toprak satmaz, sadece kiralar),
marmaray (daha çok ab'ye yarayacaktır) haricinde gerçek anlamda ülkemizde yatırım yapılmaması,
29 mart 2009 seçim arefesinde vatandaşın "bize oy vermezseniz, hizmet yaptırmayız diye tehdit edilmesi,
bu yerel seçimde devlet imkanlarının haksız yere kullanılması, hatta valilerin iktidara alenen destek olması
istanbul da yaşıyorsanız, oturduğunuz ilçede kentsel dönüşüm projeleri yazılıp çiziliyorsa bunu yapanlar da akp li beledediyeler ise çok mantıklı olan nedendir.
genel olarak 2 çatı altında toplayabileceğimiz nedenlerdir.
1) genel seçimler yaklaştığı zaman laiklik vurgusunun yükseltilmesi birinci mühim noktadır. bir dönem popüler olan belki hala daha popülerliğini kaybetmemiş din elden gidiyor mantığına keza laiklik elden gidiyor argümanının bıktırıncaya kadar savunulması. ortada giden bir şey yok mu? doğrudur fakat korku üzerinden bir siyaset koruyucu bir anlayışla birleşmiş ortaya bu durum çıkmıştır. hatta konuyu statüko temeli içinde darbeciliğe kadar götürmek olasıdır. ee konu muhafazakarlıksa bu da muhafakarlık oluyor tabi anlayana. kendi alternatiflerini sunup politika üretmek farklıdır başbakanın dediği üzerinden mırıldanmak politika yaptım zannetmek farklıdır.
2) bu temel konu da her belediye seçimi öncesi duyabileceğimiz buralarda bozulmasındır. görünürde haklı yanları olduğu ifadelenip durur lakin ülke geneli sosyo kültürel dinamiklerin değişmesi, küreselleşme ve işin muhafazakarlık kısmı es geçilir.
-bir buralar kaldı buraları da akp'ye kaptırmayalım
-ne yani kötünün iyisine mi oy atıcaz?
-öyle tabii
-yok abii sen at ben iyiye atarım bana sağlıklı çözüm önerileri alternatifler lazım
-akabinde gelir başka parti mi var?
-bu söylediğinde chp'ye oy verme sebebi olamaz! birileri almasın diye ben vereceğim oyumu beğenmesemde haa.(inandırıcı gelmedi)
-...(yanıt yok)
bir konsensüs sağlayamadık ve mevzuyu bitirdik. chp' ye oy verip vermeme de geçen replikler aşağı yukarı böyledir. 2 temel olgu varmış demek ki...
Atatürk'ün kurduğu parti olması.
sol görüşü artık kalmasa da solda başka güçlü bir alternatif olmaması.
her konuda akp ye karşı muhalif olması.
halkçı olması.
ulusalcılığı hala savunması...
siyasi bir parti olduğu için olabilir mi? sorusuna neden olan bir cümledir. ters bir insan "neden vermeyelim kardeşim" diye çemkirebilir. ama durum şudur ki; okuduğumuz kadarıyla ülkemiz gençleri siyasi görüşü bir partiye oy vermeye indirgemiştir. hamburgerci, dürümcü gençliği işte. 4 yılda kullandığın bir oy hakkınla solcu sağcı olunuyorsa demek ki fikirde ve zikirde bir edepsizlik var.
cuntacılığı savunmak.
atatürk'ün partisi diye. *
sözde ulusalcılık.
tek parti dönemini özlemek.
açık oy gizli tasnif saçmalığını savunmak. * bknz;(#4969077)