mustafa balbay ve mehmet haberal serbest bırakılıpta meclise girmeselerdi ozaman bu tespite katılırdım, götünüzen uydurmayın. ama chp nin ve chpligillerin yüzde elliyi hazmedemediği yadsınamaz bir gerçektir.
135 vekil ile meclisi çatırdatıp çakma sosyalizmlerini getireceklerini sanan naylon sosyalistlerimizi sevindiren durum.
chp hiç meclise girmesede birşey değişmez.
diğer taraftan ak partiye karşı yaptıkları 1001 türlü ayak oyunlarını , 367 çalışmalarını , her solukta anayasa mahkemesine başvurmalarını , kapatma davasında başrol oynamalarını bir göz önünde bulunduralım.
ak parti her zaman demokratik tepkiler vermiştir bu çirkefliklere karşı. ha ama chp nin anlayacağı dilden ifade edersek , ak parti 327 vekili ile meclisten bir çekilirse... o zaman işte meclis çatırdar. ama ak parti bunu yapmaz... demokrasiye aykırı olur meclisten kaçmak.
başlıktaki neden değildir chp'yi yemin etmemeye iten. akp'nin seçim öncesinde elindeki ysk aracılığıyla vize verdiği mustafa balbay ve mehmet haberal'ı milletvekili seçildikleri halde yine elindeki hysk ve yargıtay'ca salıverilmelerine izin verilmemesinin tek nedeni kendine demokrat akp'nin hsyk ve yargıtay'ı kullanarak kendi kafasına uygun yapmayı düşündüğü yeni anayasaya chp'ye destek vermesi için yaptığı şantajdır. malum akp'nin vekil sayısı tek başına anayasaya yapmaya olanak vermiyor. chp, akp'nin şantajını bozmak için yemin etmemiştir. unutmayın tarihte tutukluyken vekil seçildiği için salıverilen osman bölükbaşı ve sabahat tuncel örnekleri var. ayrıca balbay, haberal, alan ve 5 bdp'li türkiye'deki mahkeme sürecinde salıverilmezlerse aihm'e giderek hem gaspedilen haklarını, hem de bedeli cebimizden çıkacak yüklü bir tazminatı ülkemizden alacakları bir süreci başlatabilirler.
akp hep chp den cok aldigindan o zaman bu partinin her secim sonrasi yemin etmemesi lazimdi
diye curutulecek onerme.
ayrica vicdani yaklasimlarindan oturu "takdir edilesi" olan bulent arincin once issizligin %15 lere vurdugu bir ulkede ozel universiteden mezun olan oglunun olur olmaz nasil tobb baskaninin danismani yaptigini aciklasin,sonra gelsin timsah gozyaslarinada inanalim,vicdani yaklasimlarinida takdir edelim denilesidir.
edit:eksileyin ama gercegi degistiremezsiniz sakirt dostlar.
öyle zannediyorum ki en güzel cevabı 23.06.2011 tarihli 32.gün programında bülent arınç vermiştir. malumunuzdurki bülent arınç bir hukukçudur tarafsız değildir ama vicdani yaklaşımlarından ötürü taktir edilesidir. seçilen milletvekilerinin meclise girememesi ile ilgilide vicdani bir açıklama yapmıştır. gerisi laf'ı güzardır. hukuk açık ve net söylemektedir neyin nasıl olmasını gerektiğini. beğensekte beğenmesekte böyle bir hukuk sistemine sahibiz şuanda. yenisi yapılana kadar elimizdeki budur. en önemli ayrıntı olarakta recep tayyip erdoğan'ın 2002'de vekil seçilmesi gösterilebilir.
herşeyi %50'lik oy oranına bağlayan güdük zekanın zırvasıdır. ortadaki durum mustafa balbay ve mehmet haberal'ın milletvekili seçildikleri için tahliye edilmesi gerektiği ile ilgili bir beklentiden kaynaklanmamaktadır; 3 yıla yakın süredir tutuklu yargılanan ve hala "delillerin tam olarak toplanamadığı, bütün ifadelerin alınamadığı" bir davada beraat etme ihtimalleri de bulunan iki insanın delilleri karartmak, kaçmak gibi eylemlerde bulunmayacağından harketele tutuksuz olarak yargılanmalarına devam edilmesinin haklı olarak talep edilmesidir. bazı mal arkadaşlar - eee o zaman ergenekon davasında tutuklu olan herkesi bırakmaları lazım o da olmaz - gibi bir söylemle masumiyet karinesi gibi hukukun temel ilkelerinden birisinden bihaber olduklarını haykırmaktadırlar. bir kez daha söyleyelim siz darbe yapmaya teşebbüs suçuyla itham ettiğiniz insanların, bu suçu işlemek için hazırlık yaptıklarına dair herkesi ikna edecek sağlam delillere sahip değilseniz o zaman evet herkesi tutuksuz olarak yargılamalısınız. yoksa sizin istediğiniz gibi olumsuzluğu eşitleyen bir eşitlik anlayışına hukuk, demokrasi, özgürlük falan denmez. yani birini çıkarırsak diğerlerini de çıkarmamız gerekir diye herkesi içerde tutamazsınız. oyunuz %50 olsa bile tutamazsınız çünkü sizin %50'nizin karşısında sizi beğenmeyen, istemeyen bir %50 daha vardır ve demokrasilerde tek bir bireyin bile istekleri değerlidir, önemlidir.
