şurada yazılanlara bakılınca sebeplerini anlamak daha kolay olacaktır diye düşünüyorum. kimse kusura bakmasın ama böyle tasa böyle tarak.
belediye hizmetlerindeki eksikliklerinden, liderlerinin karizma eksikliğinden (o da ne demekse artık), yeterince oy kazanamadığı için(?), halkın sevgilisi olmadığı için ve parti içi hizipleşmelerden dolayı eleştiriliyor chp. normal bir ülkede yaşıyor olsak ve başımızda ingilterenin muhafazakar partisi, abdnin demokrat partisi, japonyanın liberal demokrat partisi falan olsa eyvallah diyeceğim ama başımızdaki iktidara bakıyorum, bir de muhalefete yöneltilen eleştirilere... hey allahım yaa demekten başka aklıma bir şey gelmiyor.
"chp kuru gürültü yapıyor, iş yapmıyor."
el insaf. koalisyonun ortağı mı chp? açın tbmm oturumlarını takip edin. chpnin kaç tane yasa tasarısı kabul edilmiş, kaçı reddedilmiş bir bakın. ne işi üretecek bu adamlar? soma öncesinde ve sonrasında gerçekten çalıştı bu adamlar diğer muhalefet partileriyle. siz ne dediniz peki? "böyle acı bir olaydan bile medet umuyorlar, pis kan tüccarları, vampirler" ve sonrasında da ermenek yaşandı. siz yine mukadderat dediniz. allahın sopası yok, isveçte benzer bir kaza meydana geldi, işçiler sağ salim kurtarıldı. haklıydınız aslında. bu kader. isveçliler akıllı davrandılar, onların kaderi yaşamak oldu. biz ise akılsızlığımız ve ahlaksızlığımız yüzünden öldük. bizim de kaderimiz bu oldu. kafa değişmedikçe kaderimiz de değişmeyecek.
"parti içi hizipleşmeler..."
arkadaşım siz demokrasiyi ne sanıyorsunuz? elbetteki partilerin içerisinde hizipleşmeler olur. siyasi partiler, farklı çıkar gruplarının, farklı sosyo-ekonomik sınıflardan gelen kitlelerin oluşturdukları bir yapıdır. elbette yeri geldiğinde bunlar arasında farklı görüşler bildirenler olacaktır. elbette her bir hizip, partiyi kendi kontrolüne almak isteyecektir. önemli olan, gerektiği anlarda uzlaşma sağlayabilmek. her demokratik ülkede ve demokratik partilerde bu durum olağandır.
"kılıçdaroğlunun karizması..."
hay sizin karizmanıza. ben size tanıdık karizmetik liderleri sıralayayım. adolf hitler, mussolini, bismarck, 2. abdülhamid, atatürk, stalin, abdullah öcalan (evet, aynen öyle), recep tayyip erdoğan... bu liderler arasında ortak noktalar çok az. ama en önemli ortak noktaları, kitleleri kendi idealleri doğrultusunda mobilize edebilmeleridir. zaten karizmatik liderin de anlamı budur. yok siz duruşuyla, üslubuyla insanları etkileyen, görsel olarak doyuran bir liderden bahsediyorsanız gidelim brad pitti getirelim o zaman ülkenin başına. karizmatik lider o değil.
öte yandan hiç soruyor musunuz kendinize acaba, "sene olmuş 2015 benim hala peşinden sürüklenebileceğim bir lidere ihtiyacım var mı", diye? zira artık karizmatik liderlere gelişmiş ülkelerde pek rastlanmıyor.
öte yandan kılıçdaroğluna şöyle bir bakıyorum, adam üniversiteleri geziyor, gazetecilerin sorularına cevap veriyor, üniversitelilere cevap veriyor... bizim okula geldiğinde kendisine sırf rengini belli etmek için öyle saçma ve adice sorular soruldu ki... adam yine de sabırla cevap vermeye çalıştı soru niteliği bile taşımayan saçmalıklara. anca tayyip erdoğanın hitap yeteneğinden bahsediyorlar. şu videoyu bir izleyin: https://www.youtube.com/watch?v=4vmCteCHWnI
bana erdoğanın buna benzer bir şekilde karşısındaki muhaliflere ayar verdiği son 5 yıla ait bir tane video gösterin. hodri meydan. hitapmış. yandaş gazetecilerin karşısında, yalaka medyanın kanalında beni de çıkartsanız ben de hatip olurum amk. onda ne var? kaldı ki onu bile beceremeyen birisinden söz ediyoruz: https://www.youtube.com/watch?v=eiOpT9pSnBs
hani diyorsunuz ya, şu partide iş yok, bunlar böyle, onlar şöyle... iktidara getirdiğiniz partiye bir bakın da ondan sonra konuşun. 13 senelik iktidarlarında neler olmuş?
-cemaatçiler her yeri işgal etmiş. sınavlarda haksızlıklar, adam kayırmalar had safhaya ulaşmış. akpliler "hocaefendilerine" laf söyletmiyorlar.
-ekonomide olumlu gelişmeler var, büyüme rakamları gayet güzel. biz "tamam işler güzel şu an ama bunun sebebi biraz da global rüzgarın bizi desteklemesi. bu rüzgardan iyi yararlanıp bunu üretimi artırmak için kullanmalıyız." dediğimiz zaman hain ilan ediliyoruz. inşaat sektörü şiştikçe şişiyor, hükümet rant sağlayacak işlere yöneliyor ama biz bunu söylediğimizde vatan haini oluyoruz.
- polis teşkilatı cemaatçilerin eline geçiyor. kpssde allahın yardımıyla(!) cemaatçi eşler full çekmeyi başarıyorlar. hem de bir önceki sene yarısını bile zar zor yapmışlarken. çiftlerimizi kutluyoruz!
- belediyelerin icraatlarından pis kokular yükselmeye başlıyor. yolsuzluk var diyoruz, belgesini getirin diyorlar. yolsuzluğun belgesi mi olur diyoruz, masumiyet karinesi diyorlar.
- gezi eylemleri patlak veriyor, polis çok sert müdahale ediyor. başbakan polise destek çıkıyor, alınlarından öpüyor. o sırada gencecik yaşta insanlar ölüyor, öldürülüyor.
- kabataş yalanı ortaya atılıyor. hani belgesi, ispatı diyoruz? tacizin belgesi mi olur diyorlar. kadın beyanı diyorlar. e hani masumiyet karinesi diyoruz, cevap alamıyoruz.
- dershaneler kapatılacak deniliyor, cemaat ile akpnin arası geriliyor. 17 aralıkla birlikte o güne kadar "hocaefendi" denilen adam "eyy penisilvanya" oluyor bir anda.
- yolsuzlukların belgesi de oluyormuş. onlar da çıkıyor ortaya, bu sefer "montaj onlar montaj" diyorlar.
- kabataşta camiye ayakkabıyla girdiği iddiasıyla linç ettirilmek istenen koskoca bir güruh varken, koskoca bir bakanın allahın ayetleriyle dalga geçtiği öğreniliyor. tekrar milletle dalga geçer gibi o adam halka alkışlattırılıyor.
- montaj dedikleri, uydurma dedikleri iddiaları bazı bakanlar kabul etmek zorunda kalıyorlar. bu sefer de otelden aldıkları paçavraları delil olarak gösteriyorlar.
- düne kadar başbakanın alnından öptüğü polis şimdi paralel polis oluyor. gezi eylemlerinde olanlar üstlerine yıkılıyor. bize de kahrolası paraleller demekten başka bir şey düşmüyor.
- ekonomide güzel günler sona eriyor yavaş yavaş. ne hikmetse aynı dönemde "faiz lobisi", "dolar lobisi" gibi lobilerin varlıklarından haberdar oluyoruz. ekonomideki kötüye gidiş küresel sebeplere bağlanıyor.
- koalisyon döneminde iyice azalmış olan teröre kurban veridiğimiz şehit sayısı akp döneminde artıyor. http://www.habervaktim.co...yil-yil-sehit-sayisi.html buna rağmen bu kadar çok şehit verilmesi, pkknın son çırpınışları olarak yorumlanıyor.
- fakat ne hikmetse can çekişen pkknın bazı şehirlerde güvenlik güçleri kurduğuna, yol çevirdiklerine falan şahit oluyoruz.
- yine ses kayıtlarından öğreniyoruz ki öcalan ile hükümet bayağı sıcak ilişkiler kurmuş, sayın öcalanlar falan aslında bir dil sürçmesi değilmiş.
- öğreniyoruz ki devlet ciddi pazarlıklar içerisinde. ama yine enteresandır ki çözüm paketinin içinde ne kürt halkının ne de türk halkının görüşleri yok. sadece türk halkını temsilen akp, kürt halkını temsilen de apo var. bu ikisi neye karar verirse, millet ona razı olacak.
- erdoğan çıkıyor ve "ne kürt sorunu yaa, kürt sorunu falan yok" diyor. böylelikle neredeyse 10 yıllık çözüm sürecinin sonunda 90ların "türk kürt kardeştir, kürtler aslında türktür. kart kurt sesinden..." mottosuna dönmüş olduğumuzu hayret ve dehşet içerisinde seyrediyoruz.
bence neden chp-mhp-falan parti-fişmekan parti iktidar olamıyor diye sormayın. önce bir iktidarınıza bakın. bir ülkede işler yolunda gitmiyorsa eğer, hükümet eleştirilir. muhalefet değil.
ama millete baktığın zaman şunu: https://www.youtube.com/watch?v=_5q6f-ZE0GA görüyorsun. bilgisi olmadan fikri olan insanların görüşlerini değiştiremezsiniz. adam o fikirleri bir bilginin üzerine inşa etmemiş ki o duvarları yıkasın. resmi gazeteye inanma diyen adama neyi anlatacaksın hacım sen?
yolsuzluk diyorsun, "montaj" diyor. anlatıyorsun güzel güzel, "çaldıysa da benim paramı çaldı, helal olsun" diyor.
hayatımda ilk kez chpye oy vermeye hazırlanıyorum. çok açık konuşuyorum, eğer şu yukarıdaki dayı gibiler chpye oy verecekse, ben yokum arkadaş. bu adamların oy verdikleri partiden hayır gelmez. en namuslu siyasetçi bile olsa, seçmeni bu olunca ister istemez ona benzer.
chp yönetiminin ataleti, yanlışları yanında şüphesiz ülkedeki seçmen profilinin ve refah düzeyinin batı ülkelerindeki gibi olmamasının da büyük etkisi vardır. burada birçok arkadaş zart-zurt konuşuyor ama hepimiz biliyoruz ki normal bir demokraside chp aldığı bu oy oranıyla 1.parti olarak meclise girebilir.
aslında ülkede normal olmayan akp'nin tek başına aldığı oy oranıdır, ha sebepleri ve bu oyu nasıl aldığını burada yazmaya gerek yok, bilen biliyor zaten. akp'nin tamam bir kemik tabanı var ama ona esas bu büyük oy oranını getiren aslında merkez sağdan hayli uzaklaşmış akp tarzı bir partide yer almaması gereken değişik kesimden, değişik nedenlerle de oy verenlerin varlığıdır.
özetle; chp ile akp arasındaki oy farkı tam da, ortada merkez sağ bir partinin olmamasından kaynaklanmaktadır. akp oy çıtasını bu boşluğu değerlendirerek yukarı çektiğinden chp'nin iktidar olma şansı azalmıştır.
belediyeleri gerçekten çalışma özürlü olduğu için. bunu oy kullanma yaşı geldiğinden beri chp'ye oy veren biri olarak söylüyorum.
akp'ye sikseler oy vermem, vereni de sevmem. yalnız kafam karışık. bir çılgınlık yapıp "bu yaz oyumu hepar'a mı versem" diye düşünmeye başladım. oyum boşa (hatta katakulli ile akp'ye) gidecek belki, bu yüzden o konuda da kesin bir karar vermedim. sadece "en azından tarafım belli olsun" diye düşünüyorum. yoksa pusulaya "top kek" yazıp zarfa atacağım öbür türlü.
yandaşlara neden dert olduğu merak konusu olan sorudur. yahu iktidar olamıyorsa daha ne istiyorsunuz? bırakın iktidar olamamaya devam etsin!...
hayır, durduk yerde kopya vermenin anlamı var mı? neden iktidar olamadıklarını izah etmek için sizlerden başkasının düşünmesi mümkün olmayan ilmi gerçekleri(!) sıralıyorsunuz hiç çekinmeden!.. peki ya uyanıp, dediğiniz doğrultuda değiştirirlerse yapılarını, politikalarını?
olmaz müminler olmaz!.. bu yaptığınız yanlıştır!...
chp'nin tabanı bildiğiniz gibi bu kadar bile değil. geçmişte kapatılan bir çok partinin seçmeni kendilerine yakın buldukları için neredeyse hepsi chp ye oy veriyorlar. örneğin dsp, dyp, anap; bunların seçmenleri genel olarak chp ye kaydılar. bu halde bile koalisyon partisi olamayan bir parti tek başına iktidara gelmeyi bu yaptıkları siyaset ile asla ama asla beklemesinler.
türbanlıya saygıları yok, ürettikleri adam akıllı bir şey yok, kendi içlerinde bile birlik olamıyorlar ve son olarak belediyecilikleri rezalet. insanlar çalsa da çırpsa da(ki bunlar yargı kararıyla sabit değil) ak parti ile tutturulan istikrarı bozmamak için ak partiden şaşmıyorlar.
örneğin şahsım adına ak partiye oy vermek istemiyorum ama asla kalkıp chp ye de oy vermem. ne olur mhp ye veririm olmadı hepsine basar geçerim.
herhangi bir seçim bürosuna gittiğinizde beş dakika içinde cevabını anlayabileceğiniz sorudur. tamam güzel ablalarımız, amcalarımız var da, genç yok genç içeride. chp'nin ve ülkenin kurtuluşu, aydın, sorgulayan ve chp'nin kuruluş idealleri çerçevesinde faal olarak çalışacak gençlerin siyasete sokulması ile olur.
aq bi kaldırıma, bi otobüs biletine ülkeyi satanları da sadece türkiye'de görürsünüz. adam sadece ayakkabı kutusunda halkın otuz yıllık geleceğini çalmış, park yıktırıp alış veriş merkezi yapıcam diye ülkenin amına koymuş. bizim cahil dinci, kaldırım diyor, otobüs bileti diyor. üç kuruşa bakıyor, lan tarrak adamlar genel sağlık sigortası diye bir şey çıkardı, işsiz adamdan bile aylık 200 küsür lira alıyorlar, işsizlik yardımı vermedikleri gibi üstüne alıyorlar, hem de her ay. sen kalkmış otobüs, kaldırım diyorsun. yapılan onca hırsızlığa da tek kelime laf atmıyorsun.
sizin beyniniz yıkanmış, ya da hipnotize olmuşsunuz veya gerçekten koyunsunuz. sözlüklerde bile amerika'yı ve amerika'lıları chp'liler gibi bunlar sanıp kötüleyen de sizin gibi zavallı müslümler.
adam bilet diyor, kaldırım diyor ya sşdiasldsadsaldia.
lan o kadar hırsızlık oldu ayda mıydın o zaman ampül ?
