bu temaslarla ilgili benim de aklımda soru işaretleri vardı.
ama artık bazı şeyleri de kabul etmek gerekiyor.
birincisi abd ile görüşmek, her kapitalist devletin dış politikadaki zorunluluğudur.
bakın zorunluluğudur diyorum.
çünkü kapitalizmin beyni orasıdır.
büyük dişli orasıdır.
bugün gitmezsen yarın öbür gün mutlaka gitmek zorunda kalacaksın zaten.
bir yol daha var, o da kapitalizmi yıkıp sırtı iran-rusya-çin ittifakına dayamak.
ama biz bırakın kapitalizmi yıkmayı, çin'den silah almaya bile kalkamıyoruz.
en ufak bir anlaşmada bile tepkileri hep beraber izledik.
şu anki durumda abd ve nato'nun ortağı olarak kalmak bu ülkenin yararına olacaktır.
eğer bir hamle yapılacaksa, bu öyle pat diye yapılmaz.
akıllı davranmak gerekiyor.
abd'nin silahlarıyla abd'yi mi vuracağız?
şimdi diyeceksiniz ki o zaman chp, amerika'nın kuklası oluyor.
chp, abd'nin kuklası oluyor olsaydı, kılıçdaroğlu her bölgeden partinin içine sosyalist takviyeler yapmazdı.
chp'nin neredeyse her ilden bir sosyalist milletvekili var.
abd, böyle bir şeye müsade eder mi sizce?
