bankanın yüzde 28 hissesinin mülkiyeti chp'nin, temettüsü türk dil ve tarih kurumunundur. tarih boyunca iş bankası'ndan chp'ye ödenen tek kuruş para olmamıştır. sadece chp'nin dört temsilcisi iş bankası'nın yönetim kurulunda yer alır. yönetim kurulu toplamda 11 kişi olmasına karşın kredi komitesi 7 kişidir. yani chp'li üyelerin bankanın kullandırdığı hiç bir kredide de söz hakkı yoktur.
iş bankası 21000 çalışanı, emeklilerinin ve onların bakmakla yükümlü oldukları kişilerin tüm sosyal hakları devlete bir kuruş yüklemeden verir. iş bankası sosyal güvencesine sahip olanlar devlet kasasından bir aspirin bile almazlar. iş bankası iştirakleriyle beraber devlete en çok katma değer sağlayan şirketlerin başında gelir.
chp ile iş bankası'nın arasındaki ilişki maddi olmadığı için mahsurlu değildir ancak türkiye ile iş bankası aynı yıllarda kurulduğundan chp=devlet gibi bir anlayışla atatürk ortaklığın bu şekilde oluşmasını istemiştir. çok partili rejime geçilmesiyle beraber chp=devlet denklemi bozulmuş ve bu maddi olmayan ortaklık göze batmaya başlamıştır. atatürk maalesef bunu öngörememiştir.
herhangi bir ticari faaliyet söz konusu olmadığından herhangi bir soru işareti oluşturmayacak ilişkidir. chp bugüne kadar iş bankası'ndan tek kuruş para almamıştır. bilgi olmadan fikir sahibi olmak kötü şey vesselam.
bunca senedir benimde haberdar olduğum hadisedir. KAldı ki tüzel kişi, özel kişi, yüzen kişi gibi terimlerle süslemeye gerek yoktur okuduğunu anlamak için. belkide sevgili padişah'ımız, el atamadığı tek kasa olan iş bankası'na da el atmak istemiştir. adı geçen parti sadece 3 yıl içerisinde tdk'ya 96 milyon ytl para aktarımını sağlamıştır. chp hesaplarına bir para geçmemiştir. paralar bloke'dir. 96 milyon ytl'nin çok iyi bir meblağ olduğu düşünülürse, kırk haremilerin yarından tezi yok bizde tdk feneriyiz bizde isterüzz şeklinde, iş bankası kapısına yığılması beklenmektedir. sevgiler.
chp ile iş bankası arasındaki ilişkidir. çoğu kişi iş bankası'nı chp'nin zannetmektedir ki koca(!) başbakan ve sözlükte de bulunan bazı yobazcıklar bu konu hakkında içinde bulundukları bilgisizlik nedeniyle chp'ye saldırarak komik duruma düşmektedir.
2 şubat 2006 tarihince chp genel başkan yardımcısı Mustafa Özyürek chp-iş bankası ilişkisini şöyle anlatmaktadır:
"Atatürk vasiyetinde 'iş Bankası'ndaki yüzde 28 hissemin yönetimini CHP'ye veriyorum. Buradan elde edilen gelirler Dil ve Tarih Kurumu'na verilsin. Ayrıca ismet inönü'nün çocuklarına tahsil parası verilsin. Yakınlarım, kız kardeşim ve manevi kızlarıma belli bir miktarda para ödensin' demişti. Yakınlarından şu anda yalnız Ülkü Adatepe yaşıyor. Atatürk'ün mirasçılarından geriye Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu kaldı. Biz de bunlara gerekeni ödedik. 12 Eylül 1980'de CHP ile birlikte, bu kuruluşlar da kapatıldı. CHP açıldıktan sonra bu hisselerin yönetimini 1997'de mahkeme kararıyla üzerimize aldık. 'Bu kuruluşların Atatürk'ün sözünü ettiği kuruluşlar olmaktan çıktıkları ve yasayla kurulduklarını' öne sürerek söz konusu parayı ödemedik. Bu kuruluşlar dava açtı, halen sürüyor. Kazanırlarsa, biriken para ödenecek. Biz kazanırsak, bloke edilen hesapta biriken para (şu anda 111 trilyon lira) öğrencilere burs olarak verilecek. Banka yönetiminde CHP'nin dört üyesi var. Atatürk'e ait hisse senetlerinin sadece mülkiyeti CHP'ye ait, geliri partiye ait değildir."
bak adam ne diyor? para bloke diyor. banka yönetiminde chp'nin 4 üyesi var. iş bankası yönetim kurulu'nda ise 2'si denetçi olmak üzere 12 üye var efenim. yani 6'ya 4 diyebiliriz. bu da iddia edildiği gibi iş bankası yönetiminin chp'ye ait olduğu safsatasını da yıkar.
bunun da sanki suç, yasadışı faaliyet vesair gibi algılanması ve algılatılmaya çalışılması da ilginçtir. iş bankası'nın %28'inin chp'nin elinde olduğunu bilmeyen kişi herhalde türkiye'deki birçok şeyden habersizdir, sanki saklanan bir şeymiş gibi iş bankası'nın gayet normal olan hisse sahiplerini gösteren linkini verip "işte itiraf ettiler" gibisinden bir yaklaşımla sanki ortaya bugün konmuş gibi göstermenin alemi yok. bundan önce olan, bundan sonra da olacak olan ilişkidir.
ha şöyle bir durum var, iş bankası'nın gelirinden chp'nin kasasına bugüne kadar tek kuruş girmemiştir chp'nin iş bankası ile olan ilişkisi sadece yönetimsel boyuttadır. iş bankası yönetim kurulu'nun 4 üyesini chp belirler durum sadece budur, bu da atatürk'ün vasiyeti sonucunda hisse sahibi olan chp'nin yasalardan doğan hakkıdır ortada abesle iştigal bir durum yoktur.
bugün olmuş olay gibi birilerinin kıyametler kopardığı durumdur.
iş bankası bugüne kadar chp'li veya chp'li değil gibisinden bir yaklaşımla birilerine kredi vermede avantaj sağlamamıştır. ama bugün devlet bankaları bunu çok rahatlıkla yapıyorlar.
mesela bir örnek vereyim. vakıfbank'ın yönetim kurulu başkanı kim bilir misiniz? eminim ki bilmezsiniz.
vakıfbank'ın yönetim kurulu başkanı vakıflar genel müdürü'dür, bu da ilgili yasa ve yönetmeliklerin eseridir. yani hükümet tarafından atanan bir bürokrat. aynı vakıfbank bir takım baskı unsurları ile çalık'a 374 milyon dolarlık kredi verdi.
düşünsenize ben bir yer alıyorum krediyle ve aldığım yerin gelirini teminat olarak gösteriyorum. aynı mantıkla halkbank özelleştirileceğinde ben de halkbank'ın gelirini teminat gösterip, halkbank'ın kendisinden, vakıfbank'tan, ziraat bankası'ndan ve iş bankası*'ndan kredi alırım cebimde 5 kuruş olmaz ama banka sahibi olurum? oradan gelen para da kapatır borcumu ne ala memleket değil mi?
şimdi etikten söz edenlere sormak isterim; kemal abinizin oğlu mısır, likit yumurta işine girerken bu sektörlerin vergilerinin sıfırlanması etik midir? başbakan'ın çocuklarının bir takım dostane ilişkilerle gemi sahibi olması, gemiyi satan kişinin daha sonra hükümet destekli olarak tff başkanı olması, başka bir dostunun yardımcı olarak şirketine %50 ortak yapması aynı kişinin eyüp'te 3-30 paraya büyük bir arsa elde etmesi basında çıkan haberlerden sonra da arsayı tff'ye bağışlaması, pırlanta'da kdv'nin sıfırlanması, başbakan'ın seçim döneminde amacının sadece parti mitingi olmasına rağmen programa valilik ziyareti ve 1-2 açılış ekleyerek hem devlet imkanlarını kullanması hem de harcirah alması, bu kriz ortamında cingözlük yaparak hani "devlete ödetmedik" diyerek thy'ye 60 milyon dolarlık uçak aldırılması vesasir vesair ne derece etik unsurlar taşımaktadır? birçok devlet kurumuna alınan sözleşmeli personelin akp il teşkilatından "hamiline yakınımdır" türü onaylarla işe alınması ne derece etiktir?
kuyruğa basıldığı yok. hayır sanki bir şey keşfetmiş ve "kuyruğa bastığını zanneden" bir tavırla tepki göstermenin alemi yok bunu söylemeye çalışıyoruz. chp'nin ilişkisi yönetim kuruluna 4 üye atamanın dışında değildir, birilerine ticari menfaat sağlama gibi bir amacı veya yöntemi hiç olmamıştır, bir takım ticari ilişkilerinde de "bu adam chp'li, buna krediyi bol tutalım, bu chp'li değil aman kredi miktarını az tutalım" gibi bir yaklaşımı olmamıştır, bir takım genel müdürler ve yönetim kurulu başkanları gibi bir parti liderinden emir alıp ona göre işlem yapmaz.
akplilerin iddia ettiği gibi gayrimeşru olmayan ilişkidir. chp'nin atatürk'ün vasiyetiyle kontrolü altında tuttuğu hisseden ticari fayda sağlamaması bu ilişkiyi meşru kılmaktadır. yani bunca senedir bu hadise var. bi sen zekisin, bu kadar avukat haybeye okuyor.
