yaşanmış olaylardan derlenmiştir.
--spoiler--
yer; trabzon'da bir köy. yaşlı bir teyzemiz çeşmeden bidonlara su doldurmuş evine götürüyor. chpli 2 abimiz de seçim çalışması için o köyde. teyzeyi görüp elindeki bidonları alıp evine kadar eşlik ediyorlar. evin kapısına geldiklerinde; teyzemiz;
"sizi daha önce buralarda görmedim,kimlerdensiniz" der.
chp vekilleri;
"seçim çalışması yapıyoruz teyze milletvekiliyiz" diye cevap verirler.
teyze; "hangi partiden" diye sorar.
chpli abilerimiz; "halk partisinden" şeklinde cevap verince;
teyze su dolu bidonları sokağa boşaltır ve ardından :
"Allah canınızı almasın,ben bu suyla abdest alacaktım" *
--spoiler--
Pazar akşamı televizyondan seçim sonuçlarını izleyen Deniz Baykal, rakamlara oldukça şaşırır.
AKP % 47, CHP % 20, MHP % 14. baykal Artık istifa etmenin vakti geldi diye düşünür. Büyük bir telaşla kurmaylarını çağırır ve ;Nedir bu rezalet?; diye sorar. Kurmayları ;Efendim onlar ;öteki Türkiye’nin seçim sonuçları, onları niye dikkate alıp, canınızı sıkıyorsunuz ki... Buyrun bunlara bakın; der ve Baykal’ın önüne Bodrum;un seçim sonuçları getirilir: CHP % 47, MHP % 27, AKP % 20 ;işte gerçek Türkiye bu.; diyen Baykal ve kurmayları, derin bir nefes alır
yaran cinsten bir fıkra daha, bu fıkra 367 salt çogunluk hedesiyle ilgili inanılmaz komik;
Bazı cami imamları, cuma namazı için toplantı yeter sayısının 367 olduğunu karara bağlar ve 367 kişinin aynı anda camide bulunmaması halinde cuma namazı kıldıramazlar. Konu ile ilgili fıkra şöyle:
Merkezî caminin birinde cuma günü, cuma namazı kılınacakken cemaatten biri ileri atılır ve cuma, cemaat yeter sayısı 40´ı bulmadığından (başka bir fetva ve kıyas konusu yoksa, Müslümanlar 40 sayısına ulaşınca Kâbe´de namaz kıldıklarından ötürü) bu namazın kılınamayacağını, kılınırsa da din işleri yüksek kuruluna namazın geçersiz olduğu fetvasını almak için başvuracağını söyler. Bunun üzerine caminin Hanefî mezhebine bağlı imamı sakince mihraba geçer ve, ´Cemaat yeter sayısı 3´tür. Ben 3´ü gördüğüm an namaza başlarım.´ diyerek namaza durur.
ışık evlerinde yapılan muhabbetin seviyesini gözler önüne seren fıkralardır.
bunlara gülen varsa aklınıza şaşarım.
maklube yerine biraz balık yiyin de beyniniz çalışsın...
referandum öncesi sayın genel başkan o miting senin bu miting benim yurdun dört bir yanını dolaşıp hayır oyu istemiş durmuş. derken referandum günü gelmiş, e tabi klasiktir genel-yerel seçim yahut referandumlarda liderlerin oy atacağı sandıkta basın mensupları bekler ve onları görüntüler. ancak tüm gün gazeteciler genel başkanı arayıp durmuş oy atarken görüntülemek için fakat bir türlü bulamamışlar. derken sandıklar kapandıktan saatler sonra genel başkanın kazma danışmanları ve dalkavuklarının takip etmemesi neticesinde oy kullanamadığı açıklanmış. e tabi iktidar ve halk iptal.
CHP'nin kuruluş yıldönümü törenleri sırasında bir
ihtiyar taşıdığı pankartla ilgi çekmiş, pankart şöyleymiş;
"çocuklugumuzu bize bağışlayan Baykal'a teşekkürler!!"
hemen ihtiyarı sorguya çekmişler... "Sen kiminle alay ediyorsun? Sen çocukken Baykal henüz doğmamıştı bile.." demişler. ihtiyar da; "işte onun için teşekkür ediyorum ya!..."
Baykal akil hastanesinde konusma yapiyormus. Bir kisi disinda dinleyicilerin tumu alkislamis. baykal, alkislamayan kisiye donerek, Siz nicin alkislamiyorsunuz diye sormus.
Adam yanitlamis: Ben hastabakiciyim
genç siviller grubunun hazırlamış oldugu hedelerden oluşan fıkralar toplulugu;
Saltanat geri gelsin, Sezerin oğlu cumhurbaşkanı olsun. 3 CHP oyu bir AK Parti oyunu götürsün. CHPye verilen oylar 5, AK Partiye verilenlerse yarım sayılsın. Anayasa Mahkemesi dağıtılsın, Sabih Kanadoğlu baş kadı ilan edilsin. Halk cumhurbaşkanını değil, cumhurbaşkanı halkı seçsin. CHP seçimleri kazanamazsa seçimler tekrarlansın, ta ki kazanana kadar Liste uzayıp gidiyor.
not; alıntıdır.
atatürkten sonra yönetimi ele geçiren inönü, buyurmuş:
-üzerinde resmim olan pul bastırın, bundan böyle bütün mektuplarda bu pullar kullanılacak...
bir süre sonra görülmüş ki, pullar zarfa bir türlü yapışmıyor.
inönü küplere binmiş ve yetkiliyi çağırıp sormuş:
- bu pullar niye yapışmıyor, arkalarına zamk sürmediniz mi ?!"
-sürdük efendim" demiş yetkili ve eklemiş;
-arkasına zamk sürdük ama
herkes pulun ön yüzüne tükürüyor..
yine kılıçdaroğlu ve arkadaşları, berlin'de bulundukları esnada, görüşmelerini tamamlayıp, kaldıkları otele dönmüşler.
elbette odalarına çıkacaklar.
otel görevlisi, hemen asansörü çağırmış... "kılıçdaroğlu ve iki arkadaşı" binmişler asansöre...
ama, gidecekleri katın düğmesine basıp da yukarı çıkmak yerine, bekliyorlar!..
otel görevlisi sormuş:
"niye bekliyorsunuz?"
cevap vermişler;
"asansörde 4 kişilik yazıyor!..
dördüncü kişiyi bekliyoruz!"
kılıçdaroğlu birgün istanbul uçağı yerine ABD uçağına biner. O sırada uçakta ünlü oyuncu James Bond da vardır ve Kılıçdaroğlu'nun yanında oturmaktadır. Kılıçdaroğlu sen kimsin diye sorar, James; "ben BOOONNND...James Bond" cevabını verir. O da Kılıçdaroğlu'na sorar, bizim ki de; "Ben MAALLL, KeMAALLL" der.. **