ekonomide dünyada tek geçilecek fakültelerden biri olan chicago school of economics'i bünyesinde barındıran abd kenti. blues müziğini dünyaya kazandırmasından dolayı gönüllerde taht kurmuştur.house of blues gibi klas blues barların yanısıra chicago müzikalinin çekildiği müzikholüyle gündüzlerin iş dolu rutin koşturmalarını geceleri mavi bir eğlence hayatına bırakan, statikleşememiş eyalet politikasıyla rüzgarlı şehir payesini alan illinois şehri.
başrollerini richard gere, renee zellweger ve catherine zeta jones'un paylaştığı güzel, eğlencenin yanında eleştirinin de mümkün olduğunu gösteren film.ayrıntılar, geçişler şahane.kaçırmayınız:))
illinois eyaletinin en buyuk, amerikanin da 3.buyuk sehri. Midwest bolgesindedir. Gayet duzenli ve hos bir sehirdir. Millenium Park gorulmesi gereken yerlerinden biridir. Bir Turk Konsoloslugu da burdadir. Sears Towers adinda gokdeleniyle de unludur.
richard gere, catherina zeta jones ve rene zellweger' in eğlenceli dansının yer aldığı, 2004 yapımı müzikal tarzı film. şöhret peşinde koşanların feda ettiklerini anlatır.
chicago, chicago that toddling town
chicago, chicago i'll show you around - i love it
bet your bottom dollar you'll lose the blues in chicago
the town that billy sunday could not shut down
on state street that great street i just want to say
they do things that they don't do on broadway - say
they have the time the time of their life
i saw a man and he danced with his wife
in chicago, my home town*
8 Ekim 1871 de Büyük Chicago Yangını olarak tarihe geçen felaketle neredeyse tamamen yerle bir olmuş. Şehirde Downtown a gittiğinizde göreceğiniz Water Tower, yani bir su deposu dışında bütün binalar yanmış ve 90 bin Chicago lu evsiz kalmış. Bu felaketten sonra tekrar yapılanan ve kurulan şehre ilk geldiğinizde dikkatinizi çekecek düzen, diğer büyük şehirlerden Chicago yu ayıran önemli bir özelliktir.
topu tüfeği bir kaç yüzyıllık geçmişine rağmen,caddelerinde,içinde,dış mahallelerinde 2 günlük gezintiden sonra canım istanbul'un rezil yöneticilerin,planlamacıların elinde heba olduğu gerçeğini insanın yüzüne tokat gibi çarpan şehir. gerçekten rüzgarlıymış...
windy city takma adlı şehir. bu windy city'i türkçe'ye çevirdiğimizde 'rüzgarlı şehir' gibi bir şeyle karşılaşıyoruz, zannediyoruz ki çok rüzgar esiyor şikago'da.
gerçi baya bir fırtına geçiriyor şehir yıl içinde fakat bu windy city muhabbeti doğa olayı nedeniyle değil.
bir gazeteci çok hızlı değişen siyasetçilerden ve söylemlerinden bıktığı için windy city benzetmesini ortaya atıyor.
söylene söylene, hacı şikago windymiş, rüzgarlıymış denile denile böyle yerleşmiş sonra.
şikago'da yaşayan bir çok amerikalı bile windy city'nin hikayesini bilmez.
ben biliyorum, sizle paylaştım, artık siz de biliyorsunuz.
şimdi gidip şikago'daki tüm yerlileri uyarın, anlatın bunları, tarihlerini öğrensinler, şikago akıllı olsun akıllı.
amerika'da görülebilecek en güzel şehirlerdendir. sanki hepsini görmüşüm gibi konuşuyorum değil mi? neden olmasın? güzel bayanlara selam ederim.
bildiğin böyle mutlu amerikan aileleri var ya, michigan gölü etrafında bolca var onlardan. çoluk çocuk bisiklete binip spor yapıyorlar, piknik yapıyorlar, ama elbet bi komşunuz gelir boğazınızı keser sizin olum, akıllı olun, boşuna mı izledik o filmleri?
tembelligim yuzunden uc gun hilton otelde beles konferans ve tatili kacirdigim guzelim sehir. simdi ki aklim olsa essek gibi calisir islerimi bitirir, somururdum bu sehri.
Rob Marshall'ın yönettiği 2002 yapımı müthiş müzikal film. Catherine Zeta-Jones'un nefes kesen oyunculuğu ile akıllarda kalır.
--spoiler--
en muhteşem bölümü block cell tango'dur. Hapiste kadınlar eşlerini ve sevgililerini nasıl öldürdüklerini anlatırlar.
zenci abla 'he run into my knife... he run into my knife ten times' derken beni benden almışır.
--spoiler--
istanbul un 6 aylık su ihtiyacını son yarım saatte patlayan yağmur fırtınası ile karşılayabilecek şehirmiş bunu gördük. yer gök yarıldı, caddelerdeki su seviyesi hala 1 santimetre. nasıl bir altyapı kurmuşlar helal olsun diyorum sayın seyirciler.