dizi korku değil ama insanı ürkütüyordu birçok gerçek olayı dizide görebiliyorsunuz ihmalleri vs vs.
muhteşem mini dizi
5 bölüm zaten.diğer bölüme geçmek için yanıp tutuşturur adamı öyle bi dizi
puanım10/10.
Öncelikle dizinin "siyasi" olduğunu söyleyen gerzek komünistler o rezil sscb rejimi ve zihniyetinin orada gösterilenden çok daha berbat olduğunu bilmiyorlar. Ruslarda asla sorumluluk ve acıma duygusu yoktur. Tıpkı Sosyalizm denen karanlık ve kanlı ideolojide olmadığı gibi...
Gelelim diziye. "amaaan bir şey olmaz" zihniyeti ve aşırı baskıcı Sovyet rejiminin başındaki Gorbaçov denen alçağın tepkisinin tahmin edilememesi gibi sorunlar nedeniyle müdahalede çok geç kalınıyor. Nükleer reaktörü kontrol altına almak için orada yanarak can veren herkesi saygıyla anıyorum. Rus denen millet götü yiyorduysa leningrad (st. Petersburg), Moskova, yekaterinburg gibi rusların çok olduğu şehirlerde nükleer santral kursaydı. Ama kendi milletlerini asla riske atmazlar. Çünkü sscb rejimi rus ırkçısıdır. Şimdiki Rusya federasyonu gibi. Rus olmayan hiç kimse rusların gözünde insan değildir.
Beni dizide en çok ludmila'nın kocası vasiliy'e olan aşkı etkiledi. Zavallı Vasiliy Çernobil'deki yangında maruz kaldığı aşırı radyasyon yüzünden tanınmaz hale gelmişti. Bu arada bu şahıslar gerçekten var ve ludmila halen yaşıyor.
3. Bölümde Vasiliy'nin artık korkunç bir görünümde olduğunu görünce kapattım. Fakat ludmila'nın o halinde bile ona olan aşkının, bağlılığının aynı şekilde kalması, hamile olduğu halde kocasının yaralarını öpmesi beni hayran bıraktı. Öte yandan hemşire ile arasında geçen diyalog çok acıydı.
Hemşire: ona dokunamazsın. Burada kalman çok tehlikeli.
Ludmila: Gitmeyeceğim! O benim kocam!
Hemşire: O artık senin kocan değil, sevebileceğin biri değil; o artık nükleer bir tehlike.
Ne kadar acı! Ludmila sevdiği adamın, karnında taşıdığı bebeğin babasının etleri dökülen ve radyasyon saçan bir varlık olduğunu kabul edemiyor. Çünkü Vasiliy'e aşık...
izlerken çok fazla zorlandım ve yarım bıraktım. Çünkü aşık olduğum erkeği düşündüm. ister istemez empati kurdum. Tahammül edemedim. Nefesim kesildi. Allah kimseyi en sevdikleriyle sınamasın.
Bir ihmalin yol açtığı o felaketi izlerken aklıma Rusların 1949 yılında Kazakistan'ın Semey şehrine attığı atom bombası geldi. On binlerce Kazak Türk'ü şehit oldu. Patlamada şehit olmamış olanlar tıpkı Vasiliy gibi korkunç acılar çekerek can verdiler. Bugün bile Semey'de engelli doğan bebekler var. Dünya Semey'i Türk olduğu için konuşmadı.
Rusların işlediği sayısız korkunç cinayete kurban giden bütün masumları saygıyla anıyorum. Bugün Ukrayna-Rusya savaşı, onların içlerindeki canavarı nihayet tüm dünyaya gösterdi.
Geçen sene ilk çıktığında fazla abartıldığını düşünüp izlememiştim. Fakat iki gün önce bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine tekrar düşündüm ve izleyeyim dedim hem nasıl olsa hypeını kaybetmiş böylece dış etmenler olmadan kendimce yorumlama şansına sahip olacaktım. Sonuç? Sahur vakti başlayıp 5 bölümün b.kunu çıkarana kadar izlemek. Devamında iş bilmez yöneticilerin savsaklığı ve umarsamazlığı, sscb'nin asla hata kabullenmeme saplantısı yüzünden hayatını ve evlerini kaybeden onca insan ve süregelen zamanda ortaya çıkan yine onca isimsiz kahramanlar bende burukluk yarattı. Bunlardan birisi ve dizinin baş kahramanı diyebileceğimiz, patlamaya sebep olan ama yine de hala görmezlikten gelinen ve sürekli ertelenen kontrol çubuğu kusuru için sesini duyurmak amacıyla intihar etmek zorunda kalan, eğer hbo'nun bu yapımı olmasaydı varlığından asla haberdar olamayacağım kimyager valeri legasov. Neyse ki diziden sonra dünyanın geri kalanı kendisini benimsemiş ve hakettiği itibarı kazanmış.
Fakat beni en çok üzen hikaye pompa operatörü olan, chernobyl'in ilk kurbanı valery khodemchuk'un hikayesi. Patlama yüzünden bedeni dünyadan sanki var olmamış gibi siliniyor ve bir mezarı bile olmuyor. Kendimi onun yerine koyup ne yaşadığını an ve an düşünce ürperiyorum. En azından ölümü hızlı ve acısız olmuştur.
Son olarak entrymi rus halk müziği olan ve dizide ki garo karakterinin seslendirdiği black raven adlı halk türküsüyle(?) bitiriyorum. Sabahtan beri ağzımda geveleyip duruyorum zaten.
Bu diziyi izlemek istiyorum ama bir türlü nasip olmadı. Çernobil tam bir ahmaklıktan ibaretti. Bir kendini bilmez egoist şef sözde üstün bilgisine güvenerek saldırı esnasında ne yapacağız dedi ve deney yaptı. Al sana deney basınçtan dolayı patladı reaktör kapağı. Ölmeseydi ben gebertirdim orada olsaydım bu iti.
Sırf bu dizi için DigiturkPlay aldım, ama neden bilmiyorum bu hariç her şeyi izledim. O ara mevsim bahardı, ilk bölümünü izledim sadece sonra dikkatim dağıldı, daha eğlenceli şeylere yöneldim sanırım.
Şimdi hazır kış ve kasvet mevsimiyken izleyeceğim tekrar.
izledikçe yorumlarımı editlerim.
Edit: Basit bir tabir olacak ama, adamlar “bi sn bir şey denicem” derken resmen koca kıtayı patlatmış, inanılır gibi değil
Şu amerikan yapımı dizilerle ilgili bir maruzatım var yeri gelmişken: mesela Rusya'da geçen diziyi ingilizce yapıyorsunuz ya, ben konsantre olmakta zorlanıyorum. Bunu okuyan yetkililere iletmek isterim. Swh.
Neyse...
Dizide en çok etkilendiğim sahne, üzerine kül yağan insanların köprüden yangını izleme sahnesi oldu.
Müzik, ağır çekim, kar gibi yağan radyoaktif küller...
Bir de, Bu diziyi izleyip hala chernobyl'e turistik amaçla gezmeye gidenleri cidden anlayamadım.
insan hayret ediyor.
Kiev’de bulunan herhangi bir seyahat acentasi ile otobusle birkac saate gidilebilen hayalet sehir. Bizim katildigimiz tur iki gunluktu. Dileyen ukraynali rehberler araciligi ile gezebildigi gibi dileyen de kendi halinde takilabiliyor. Harita ve dozimetre veriyorlar. Kaybolunca da rehber gelip sizi buluyor. Zaten santralin 30 km otesinde geziyorsunuz. Bazi yerlerde radyasyon orani dusukken, bazi yerlerde cok yuksekti. Bize bir seylere dokunmamamizi ve yere oturmamamizi soylediler. Toplamda 3 kisi gittik ve kelle basi otel dahil 450 dolar tuttu.
yaşanan bir olayın (her ne kadar rusyanın gerçeği yansıtmadığı iddiası olsa da) muazzam bir şekilde canlandırılmış olması ve bu olayın ülkemize sıçraması ile bizi ilgilendirdiği için daha da dikkatimi çekmesi sonucu bugün başladığım ve hiç kalkmadan bitirdiğim dizi.
son 2 seneye kadar çay içmeyen biriydim, keşke içmemeye devam etseydim dedim izledikten sonra. yaz aylarında ailece karadeniz sahillerine kendimizi salıyoruz ama bu diziyi izledikten sonra aynı şevkle karadenize girermiyiz bilmiyorum. çok etkilendim sanırım ki radyasyon ölçüm cihazı temin etmenin arayışına girdim.
burada ki beğenmeyen kesimi de anlamış değilim. belgesel tadında olmuş bir diziyi bile abuk subuk bahanelerle karalamaya çalışıyorlar ama siz onlara aldırış etmeyin. izleyin, izlettirin ki herkes chernobyl faciasının ciddiyetini bilsin.