che dünyanın her yanındaki mazlumlar için savaşırken öldü. şimdi mısır'a ırak'a suriye'ye barış getirdiğini iddia eden abd bolivya'ya da sözde barış getirmek için che'yi katletti. bu bir gerçek. çünkü bizzat abd che'nin ölüsünün fotografını çekip dünya aleme teşhir etti. ancak che'nin rus ya da çin çıkarlarına hizmet ettiğine dair bir tek delil yok.
sidik yarıştıracağım diye sloganlarla konusan yalancı abd maşası ergenler dışında che düşmanı olacak kadar geri zekalı kimse yoktur.
Che'nin hiç bir hali bizim milletimizi bağlamaz. Ne Che'le nede düşmanları ile organik bir bağımız olmadığı için negatif veya pozitif bir değer almamız saçma. Gençlerin onu örnek olması ne kadar çok geri zekalıca bir tutumdur. Bunu engellemek içinse Che'yi karalamakta çok saçma bir tutumdur.
Bizim Che'den de, Fidel'den de devirdikleri Batista'dan da öğrenebileceğimiz tek şey hayatlarından tecrübeler çıkartıp düştükleri yanlışlara düşmemek ve/veya yaptıkları doğruları değerlendirerek kendi amaçlarımıza pratikler oluşturmaktır. Yoksa hiç birinin örnek alınacak ve izinden gidilecek bir yanı da tarafı da yoktur. Bize kültürel mirasımızı bırakan ata dedelerimiz bizlere örnek olacak bir çok meselenin üstünden başarı ile gelmişlerdir.
Che'nin bizimle organik bir bağı olmadığı gibi inandıklarının da Latin Amerika, Orta Amerika veya Karayipler ile de bir bağı yoktur. Latin Amerikalılar Bolivarın çocuklarıdır öyle de kalmalarını temenni ediyorum.
Cradle of filth da çok boktan bir grup mesela? Mesela leydi gaga da çok sikik bir şarkıcı parçası!
Bir sözlük yazarı şu muhabbeti yapsa anlarım. Mesela lisedeki ülkücüyle liseli kıvılcım tartışırken bir diğeri bir diğerine şunu söylese yine anlarım. Derim ki o çapta o derinlik doğal veya muhabbet işte.
Ama koskoca sakallı bıyıklı dedesin amk! Kürsü vermişler konuş diye bunu mu buldun konuşacak? Bu kadar mı derinliğin ve bakış açın.
che elbette bir eşkiya değil, büyük bir sosyalist liderdir. halkçı yapısı ve özgürlüğe olan tutkusu takdire şayandır. ancak yine de küba füze krizinin sorumlularından biri olarak gördüğüm için pek kolay affedemeyeceğim kendisini, zira marksist olmayan bir dünyanın yok olmasını yeğlemiştir.
"Bir Lâtin Amerikalı olsaydım, elbette Arjantin'den Meksika ve Küba'ya kadar bütün Lâtin Amerika'yı birleştirmek gibi Pan-Lâtin bir millîyetçi sosyalist düşünceyi benimseyen Che Guevera'yı sever, kahramânım olarak görürdüm. Cesâreti ve savaşçılığını takdîr eder, hayrân olurdum. Ama bir Lâtin Amerikalı değil, Türk'üm...
Bir militarist ya da diktatöryal düşünceli biri olsaydım, düşmânlarına karşı aşırı derecede sert olan, katliâmın gerekliği bir şey olduğunu savunan, hukûku aptalca bulan, toplumun askerî hiyerarşiye göre düzenlenmesini savunan, özgür basının burjuva ve kapitalist işi olduğunu söyleyen, zencîleri aşağılayan, eşcinsellerin toplama kamplarında çalıştırılması gerektiğini savunan Che Guevera'yı sever, değerli bir kişi olarak görerek, takdîr ederim... Ama bir militarist ya da dikta yanlısı değil, özgürlükçü biriyim...
Bir sosyalist olsaydım, 19. yüzyıldan beri Lâtin Amerika'yı, 20. yüzyıldan beri de dünyâyı sömüren Amerikan emperyalizmi ve kapitalizme karşı mücâdele eden, BM toplantısında dünyâ liderlerinin yüzüne karşı haykıran, Angola'da yerli halk ve yeri komünistlerle berâber sömürgeci Avrupalılara karşı savaşan, dünyâ enternasyonaline inanan Marksist Che Guevera'ya hayrân olur, elbette idolüm olarak görürdüm. Ama bir sosyalist değil, bir Türkçü'yüm...
Bununla birlikte kendisini seven ve hayrân olanlar açısından da sevdikleri kişinin kim olduğunu bilmelerini tavsîye ederim..."