"Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü; hem akıl çağıydı hem aptallık, hem inanç devriydi hem de kuşku. Aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi; hem umut baharı hem de umutsuzluk kışıydı... hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu."
Romanları tamamlanmış halde tek kitap olarak değil yazdıkça fasikül fasikül yayınlamıştır. ingiltere'de bu nedenle romanların konuları o dönem hep gündem olmuştur. Bu fasikül fasikül basmak yamulmuyorsam genel bir adetti yazarlar tarafında. Belki de yayıncılar böyle istiyordu. Ufak cüzi miktarlara alınabilen bu fasiküller daha ticariydi sanırım..
iki şehrin hikayesi eseriyle nirvanaya ulaşan ingiliz edebiyatı denince akla ilk gelen yazar ve eleştirmen. Eserlerinde toplumun değişimini sık sık eleştirdiğini, insanların güce ve paraya ulaşınca çok çabuk değiştiğine değindiğini görebiliriz.
Dickens sanayi devriminin toplum üzerindeki yıkıcı etkisini, köyden kente göç eden insanların sonradan görgüsüzleştiğini net biçimde vurgulamıştır (bkz: büyük umutlar).
--spoiler--
Bu dünyada bir diğerinin yükünü hafifleten hiç kimse faydasız değildir.
--spoiler--
Toplumcu kimliğiyle Eserlerinde ezilmişliği ele alması itibariyle Solcu; romanlarında her şeyi kaderle açıklaması ve olayları büyük tesadüflere dayanması itibariyle de biraz dindar olduğunu düşündüğüm toplumcu yazar.
acilen iki şehrin hikayesini okumam gerekiyormuş gibi hissediyorum. iki haftadır her yerde konusu yada kendisi geçiyor. bana herşey iki şehrin hikayesini çağrıştırıyor. bak bugün de burada charles dickens.
şüphesiz okunması gereken kitap jcma'yı tekrar buldu.
Lisede yazılı için okuduğum “iki şehrin insanları” kitabının yazarıdır. Fransız ihtilalcini ayrıntılarıyla beraber güzel anlatan bir kitap Ve yazardır.
Dickens'la aynı dönemde yaşamış "kıskançlar", Dickens için de "edebi dili zayıf, sırf para için yazıyor, çok avam, halkın anlayacağı dilden yazdığı için basit" gibi onlarca saçma sapan eleştiri getirmişler, ama şu anda klasikleri, okullarda başyapıt olarak okutuluyor.
paris'te olduğunda ve acıklı başyapıtları üzerinde çalışmadığı zamanlarda Paris Morgunda vakit geçirmeyi tercih ederken, Paris’te değilse Thames Nehri’nde görev yapan polislerle birlikte intihar edenlerin cansız bedenlerini aramak gibi hobileri olduğu söylenen ingiliz yazar.