charles bukowski şiirleri

entry15 galeri0
    1.
  1. düz yazı tarzında gibidir, ama manası şiir gibi şiirlerdir. bazen çok kısa yazar işi orda bitiriverir. bazen de anlatır anlatır anlatır, sanki bir öykü anlatır gibi. son kelimeye ve cümleye gelindiğinde ise anlarsınız boşuna okumadığınızı, orda çeker bombanın pimini. ve dağıtır sizi.
    0 ...
  2. 2.
  3. Tiklerim tutmuş çarşafın altında
    güneş ışığıyla tekrar yüzleşmek
    harbiden
    berbat bir
    şey
    neon ışıkları yanıp da
    çıplak kızlar barın
    üstünde
    hırpalayan müzikle dansettiğinde
    şehri daha çok
    seviyorum
    çarşafın altında düşünüyorum
    tarih
    sinirlerimi
    yıpratıyor
    insanlığın en hatırlanası derdi
    güneş ışığıyla tekrar
    yüzleşme cesaretidir
    aşk iki yabancının tanışmasıyla
    başlar.
    dünyayı sevmek
    imkansız.
    yatakta kalıp
    uyumayı
    yeğlerim
    serseme dönmüşüm
    günlerle sokaklar ve yıllarla
    çarşafı
    boynuma çekiyorum
    kıçımı duvara
    veriyorum
    sabahlardan kimsenin etmediği kadar
    nefret
    ediyorum. charles bukowski
    2 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. 5.
  7. adeta sözlük yazarları için yazdığı bir şiir de mevcuttur;

    nothing is as efective as defeat

    her zaman kücük bir
    not defteri tası yanında
    nereye gidersen
    dedi
    ve cok icme,icmek
    duyarlılıgı yok eder,
    okuma günlerine katıl,nabzını kaydet bir yerlere
    okuduklarını anla,yasa,unutma..
    kalabalık düsündügünden daha
    zeki
    olabilir
    ve bir seyler yazdıgında yollama hemen,
    cekmecene koy iki haftalıgına.
    sonra cıkar ve bak,yenile,
    tekrar tekrar yenile
    ve not defterini
    basucuna koy yatarken,
    geceleri
    bir seyler
    gelebilir aklına
    not almazssan
    kaybolabilir o
    düsünceler
    harcanır
    ve icme.her aptal icebilir.
    harflerin adamıyız biz
    unutma
    yazamayan insanlar,
    ki digerleride öyle:
    konusurlar..
    1 ...
  8. 6.
  9. kediler, köpekler ve cinsel karakterlerle dolu şiirlerdir. * *
    1 ...
  10. 7.
  11. En iyilerimizin sonu genellikle kendi ellerinden olur
    sırf uzaklaşmak için,
    ve geride kalanlar
    birinin onlardan
    uzaklaşmayı neden isteyebileceğini
    bir türlü tam olarak anlayamazlar.

    (bkz: etki ve tepki)
    1 ...
  12. 8.
  13. Ortalama insanda
    Herhangi bir günde herhangi bir orduya
    yetecek kadar ihanet,
    nefret, şiddet
    ve saçmalık vardır.
    Ve cinayet konusunda en becerikliler
    Cinayet karşıtı vaaz verenlerdir
    Ve nefreti en iyi becerenler
    Sevmeyi vaaz edenlerdir
    Ve son olarak
    Savaşı en iyi becerenler
    Barış vaazı verenlerdir

    Tanrıyı vaaz edenlerin
    Tanrıya ihtiyacı var
    Barış vaaz edenlerin
    Huzuru yok
    Sevgiye vaaz edenler sevgisizdir
    Vaaz edenlerden sakının
    Bilmişlerden sakının.
    Durmadan kitap okuyanlardan sakının
    Yoksulluktan nefret edenlerden
    Ya da gurur duyanlardan sakının
    Övgü göstermekte hızlı davrananlardan sakının
    Karşılığında övgü beklerler

    Sansürlemekte hızlı davrananlardan sakının
    Bilmedikleri şeylerden korkarlar

    Sürekli kalabalıkları arayanlardan sakının;
    Tek başlarına bir hiçtirler

    Ortalama erkekten
    Ortalama kadından
    Sakının
    Sevgilerinden sakının

    Sevgileri vasattır,
    Vasatı aranır dururlar
    Ama nefretleri dahiyanedir
    Nefretleri seni beni
    Herkesi öldürebilecek kadar dahiyanedir.

    Yalnızlığı istemezler
    Yalnızlığı anlamazlar
    Kendilerinden farklı her şeyi
    Yok etmeye çalışırlar

    Sanat yaratamadıklarından
    Sanatı anlayamazlar
    Yaratma başarısızlıklarını
    Dünyanın beceriksizliğine yorarlar

    Kendileri tam sevemedikleri için
    Senin sevginin eksik olduğuna inanır
    Ve senden nefret ederler

    Ve nefretleri
    Parlak bir elmas
    Bir bıçak
    Bir dağ
    Bir kaplan
    Bir baldıran otu gibi
    Mükemmeldir

    En Usta Oldukları
    Sanattır nefret!
    *
    2 ...
  14. 9.
  15. it dalaşı...

    Kalbinle giriştiğin bir haksız mücadele bu.
    Kendi yüzüne attığın pençedir aşkın mührü.
    Tut ki yaralısın, iyileşmeyecek kadar, çaresiz.
    Uzaktaki kar tanelerine tutunmak için yarışır mı serçeler.
    Özlemenin imkansızlık olduğunu bile bile.

    Durmadan meşgul çalan bir telefonun ucundasın
    Bileklerin yanlış ibreye ayarlı: Tam 12-den vuruldun!
    Hedef tahtasının bile -artık yeter dediği andır,
    Kursağında suskunluk, senin o soylu suskunluğun,
    kimbilir hangi kayıp haritayı çıldırtır.

    Çarpışmayan hiçbir tanrı kalmadı bu hikayede.
    Yaşadığımız atlatma habere sıradan bir başlık uyduracak kadar cakalıyız.
    Darmadağın ayak izlerime bakıp da nasıl biteceğini hesaplama bu yolun.
    Kalbimle it dalaşındayız, hiçbir atlas kucak açmıyor içimdeki ülkeye.
    Ölüme yıllardır küs olmasam bir akrebe sevda büyüteceğim.

    içimden geçen her şeyin günlüğü tutuldu.
    Rahat olabilirsiniz, size de yer var bu oyunda.
    Taburu yanlış patikaya süren acemi bir rütbeliydim.
    Hepimiz o coğrafyanın ortasında kaybolduk.
    Şimdi falcıların önünde tek sıra hizadayız.
    Bizim için açılıyor sinek, papaz, kız,
    aşk, ayrılık, unutma mecburiyeti,
    semalar üstü inatlaştığımız tanrı.

    Durulduk sonunda, morfine uğramış zır deli kadar özgürüz.
    Biletimiz kesildi, cehenneme kadar bütün yollar açık.
    Varsa sıratın üstünde de sürüp gider bu it dalaşı.
    Bir ağızdan çekilen yuhlara da katlanırız.
    Kıyamete ne kaldı aşk bittikten sonra?

    Ömür mü? Yük kervanıdır, geçtiği her adımda biraz daha derinleşir iz,
    Gökyüzüne darılıp kalır anılara yetişemeyen o evcil akbaba.
    0 ...
  16. 10.
  17. nettirler.

    "tanrı aşkı yarattığında çoğu insana yaramadı
    tanrı köpekleri yarattığında köpeklere yaramadı
    tanrı bitkileri yarattığında eh işte idare ederdi
    tanrı nefreti yarattığında standart bir hizmete kavuştuk
    tanrı beni yarattığında beni yaratmış oldu
    tanrı maymunu yarattığında uyuyordu
    zürafayı yarattığında sarhoştu
    uyuşturucuları yarattığında kafası kıyaktı
    ve intiharı yarattığında bunalımdaydı

    senin yatakta uzanmış halini yarattığında
    ne yaptığını biliyordu
    sarhoştu ve kafası kıyaktı
    ve sonra dağları ve denizi ve ateşi
    aynı anda yarattı

    bazı hataları oldu
    ama senin yatakta uzanmış halini yarattığında
    tüm kutsal evren' in üzerine boşaldı.
    "
    charles bukowski
    2 ...
  18. 11.
  19. hayır, kazanamayız
    mümkün değil.
    kazanamayacağımıza karar verdim.
    bir an için kazanabileceğimizi sanmıştık.
    ama sadece bir an için..
    şimdi biliyorum ki kazanamayız.
    hareketsiz dursakta kazanamayız,
    koşsakta.
    doğru davransak kazanamayız,
    hata yapsak kazanamayız.
    başka biri kazanacak..

    o yüzden;
    başka biri orada ve bizde buradayız.
    0 ...
  20. 12.
  21. bir sürü delikanlıya dostça öğütler

    tibet'e git
    deveye bin
    incili oku
    ayakkabılarını maviye boya
    sakal bırak
    kağıttan bir kanoyla dolaş dünyayı
    the saturday evening post'a abone ol
    çiğnerken sadece sol tarafını kullan ağzının
    tek bacaklı bi kadınla evlen
    ve düz bir usturayla traş ol
    ve kadının koluna adını kazı
    benzinle fırçala dişlerini
    bütün gün uyu ve gece ağaçlara tırman
    keşiş ol
    viski ile bira iç
    kafanı suyun altında tut
    ve keman çal
    pembe mum ışığında göbek at
    köpeğini öldür
    belediye başkanlığına aday ol
    bir varilin içinde yaşa
    baltayla kafanı yar
    yağmurda lale ek

    ama şiir yazma!
    0 ...
  22. 13.
  23. gerizekalı

    fikir bana ilk geldiğinde
    on bir yaşındaydım
    sanıyorum:
    geri zekalı olacağım.

    mahellede bir kaç tane
    vardı
    herkesin ''geri zekalı'' dediği
    tiplerden.

    aşağılanmalarına rağmen
    hayatları oldukça
    rahattı:
    bir şey beklenmıyordu
    onlardan.

    kendimi köşe başlarında
    ellerim cebime
    salyalarım akmış olarak
    hayal ettim.

    kimse rahatsız
    etmezdi.

    planımı uygulamaya
    soktum.

    ilk olarak
    okul bahçesinde fark edildim.
    erkek öğrenciler
    benimle alay edip
    sataşmaya başladılar.

    babam bile farkına varmıştı:
    ''allahın cezası bir gerizekalı gibi
    davranıyorsun!''

    öğretmenlerimden biri fark etti
    uzun ipek bacaklı
    bayan gredis.

    dersten sonra sınıfta kalmamı
    istedi benden.

    ''neyin var hanrk?
    bana söyleyebilirsin...?''

    kollarını
    boynuma doladı
    ben de ona
    yaslandım.

    ''söyle henry,
    korkma...''

    tek kelıme
    etmedim.

    ''burda istediğin kadar
    kalabilirsin, henry,
    konusman gerekmıyor...''

    beni anlımdan
    öptü
    ve ben uzanıp
    usulca ipek bacaklarından
    birine dokundum.

    şuh kadındı
    bayan gredis.

    hemen her gün
    yanına gidiyordum
    okuldan sonra

    ve herkes benden
    nefret ediyordu
    ama los angeles kentinte
    benim yaşadığım sertleşmeleri
    yaşamış on bir yaşında bir
    çocuk daha olduğunu
    sanmıyorum.
    0 ...
  24. 14.
  25. cahil cesareti sergilemek dediğimiz hadisenin vuku bulmasını sağlayan şiirlerdir. "bunu ben de yazarım" diye galeyana gelen hiç bukowski kitabı okumamış insancıklar tanıdım. bukowski'ye kadar süregelen alışılagelmiş şiir yapısını, şiirin gizemli olması gerektiği zırvasını, anlaşılmayan şiirlerin rağbet görmesi saçmalığını değiştiren tipte güçlü şiirlerdir Bukowski şiirleri. vuruculuğu tezatta ya da gizemde aramamış, yalın, doğal, düz ve akışkan biçimde suratımıza suratımıza yumruğunu indirmiştir büyük usta:

    "kendi
    yangınımızı
    başlatır
    başkalarını
    suçlarız."
    *
    0 ...
  26. 15.
  27. bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama ben ondan güçlüyüm, kal,
    diyorum ona, kimsenin
    seni görmesine izin veremem.

    bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama viski döküyorum üstüne
    sigara dumanına
    boğuyorum,
    fahişeler, barmenler ve
    bakkal çırakları hiçbir zaman
    bilmiyorlar onun orada
    olduğunu.

    bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama ben ondan güçlüyüm,
    yat lan aşağı, diyorum ona,
    ocağıma incir dikmek mi
    niyetin? avrupa'daki kitap
    satışlarını sabote etmek mi?

    bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama zekiyim, sadece
    geceleri izin veriyorum çıkmasına,
    herkes yattıktan sonra.
    orada olduğunu biliyorum, derim
    ona, kederlenme
    artık.

    sonra yerine koyarım yine
    ama hafifçe öter
    tamamen ölmesine de izin
    vermiyorum
    ve birlikte uyuyoruz
    gizli antlaşmamızla
    ve insanı ağlatacak kadar
    güzel, ama ben
    ağlamam, ya
    siz?
    Birde videosu vardir ki tadindan yenmez.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük