Yatağımız olacak ,hafif kokuyla dolu,
Divanımız olacak ,bir mezar gibi derin;
Bizim için açılmış, en güzel iklimlerin
O garip çiçekleri süsleyecek konsolu.
Son sıcaklıklarını sarfederek hovarda,
Birer ulu meşale olacak kalplerimiz;
Çifte ışıklarından gidip gelecek bir iz
ikimizin ruhunda, o ikiz aynalarda.
Pembe, lahuti mavi bir akşam saatinde,
Veda´la dolu, uzun bir hıçkırık halinde
Yanacak aramızda bir tek şimşeğin feri;
Nihayet kapıları biraz aralayarak,
Sadık ve şen bir melek gelip uyandıracak
Buğulu aynaları ve ölmüş alevleri
ilk çalışması " fleurs de mal " (kötülük çiçekleri) adlı eseri, bir skandala neden olmuştur ve sansür kurulu tarafından genel ahlak kurallarına aykırı bulunarak yargılanmıştır. ama buna rağmen çok etkili olmuştur. rimbaud ve verlaine'de sembolik ekole yol açmıştır.
jean paul sartre, ünlü kitabı baudelaire'de şöyle diyor: "baudelaire'in o ünlü açıklığı, bir geri alma çabasından başka bir şey değildir. söz konusu olan kendi üstüne kapanmak ve -görme bir sahip olma olduğuna göre de- kendi kendini görmektir. ama kendi kendini görebilmek için iki olmak gerekir. baudelaire ellerini ve kollarını görür, çünkü göz elden ayrıdır; ama göz kendi kendini göremez, duyar kendini, yaşar; ama kendi değerini ölçebilmek için gerekli uzaklığı alamayacaktır."
Sen, hür adam, seveceksin denizi her zaman;
Deniz aynandır senin, kendini seyredersin
Bakarken, akıp giden dalgaların ardından.
Sen de o kadar acı bir girdaba benzersin.
Haz duyarsın sulardaki aksine dalmaktan;
Gözlerinden, kollarından öpersin ve kalbin
Kendi derdini duyup avunur çoğu zaman,
O azgın, o vahşi haykırışında denizin.
Kendi âleminizdesinizdir ikiniz de.
Kimse bilmez, ey ruh, uçurumlarını senin;
Sırlarınız daima, daima içinizde;
Ey deniz, nerde senin o iç hazinelerin?
Ama işte gene de binlerce yıldan beri
Cenkleşir durursunuz, duymadan acı, keder;
Ne kadar seversiniz çırpınmayı, ölmeyi,
Ey hırslarına gem vurulamayan kardeşler!
Saygıya değer üç varlık vardır: rahip, savaşçı ve şair. Bilmek, öldürmek ve yaratmak. Öteki insanlar yontulabilir ve işe koşulabilir insanlardır. Ahır için, yani meslek dediğimiz şeyleri yapmak için yaratılmışlardır.
Başyapıtı ;Les Fluers du Mal için Baudelaire, şöyle der: Bu korkunç kitaba bütün düşünce ve yüreğimi, bütün dinimi, bütün tiksintimi koydum.
(bkz: Les Fleurs du Mal)
Hem bıçağım hem de yara,Hem yanağım hem de tokat,Hem kurbanım hem de cellat,Ezen ve ezilen çarkta
Bir sanatçı ancak iki niteliğini hiç bir biçimde göz ardı etmiyorsa sanatçıdır. Bu iki nitelik , aynı anda hem kendisi hem de bir başkası olabilme gücüdür.
Eserleri hakkında bilgi verecek olursak başlıca yapıtları;
Les Fleurs du Mal (Kötülük Çiçekleri)
Les Épaves (Enkaz/Yıkım)
Le Spleen de Paris (Paris Sıkıntısı)
insan ruhuna kadar kök salmış Kötülük Çiceklerinin, Paris Sıkıntısının yaratıcısı olmasının ötesinde, insanlık hallerinden ve kişilik çatışmalarından bir sanat eseri yaratan gerçek bir artist, şair, yazar, düşünür. Mısralarında kendini; "Kralı gibiyim yağmurlu bir ülkenin / Zengin, ama güçsüz, genç, yine de çok geçkin." diye tanımlayan; tanrısını da seven, şeytanını da. Oedipus kompleksi yaşayan ve bunun sonucu annesine karşı olan düşkünlüğü cinsel bir eğilimi olarak nitelenmese de ona duyduğu sahiplenme ve şefkat içgüdüsüyle günah işlediğini düşünen ve beyaz tenli kadınlarla beraber olamayan bir şair. Yaşam sınırlarını sıkıntı, melankoli, tedirginlik ve boğuntu ile belirleyen kişilik. Rimbaud'nun deyimiyle "Görülmeyeni gören gerçek bir bilici, ozanlar kralı, gerçek bir tanrı. Şairlerin tanrısı."
sevgilisine lethe diye seslenerek şu dizeleri kaleme almış;
göğsüme gel,sen acıma bilmez,sağır can,
tapılası kaplan,aldırışsız ifrit,gel;
gönül ister ki titrek ellerim tel tel,
derin yelenin içine dalsın zaman zaman;
senin rayihanla dolu eteklerine
acılı başım gömülüp kalsın isterim,
yok olup giden sevgimin koklasam derim
tatlı küf kokusunu derinden derine.
ölümden daha tatlı bir uykuya varsam!
uyuyuversem!benim neyime yaşamak
yüreğim titremeden,bakır gibi parlak,
pürüzsüz tenini öpüşlerimle sarsam.
dingin hıçkırıklarımı boğup yutacak
tek yer senin kucağının uçurumudur;
ağzında hep o yaman unutuş durur
ve öpüşlerinden lethe boşanır ancak.
yazgıma ki bütün zevkim oldu şimdiden,
boyun eğeceğim sonuna dek saygılı;
uysal kurban;işlenmemiş suçtan yargılı,
işkencesi coşkusuyla daha artan ben,
kurtulurum elbet çektiğim bu azaptan,
nepentesler baldıranlar emerek bütün
o güzelim uçlarından dimdik ğöğsünün,
ki altında yürek olmadı hiçbir zaman
gündüz vassaf'ın cehenneme övgü'sünde ''şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz. ama sarhoş olun...'' alıntısı ile kendisine selam gönderdiği yazardır.
eserlerinin konusunu oluşturan bohem duygusunu yaşadığı bohema ötesindeki hayat tarzından konu edinen usta bir yazar. cahit sıtkı tarancı ve üstat ahmet hamdi tanpınarı etkileyerek sembolist akımı adına eserler vermesini sağlayan fransız yazar.