-chaotic good nasıl?
+iyi, bıyık bıraktı kendisi.
-nasıl? Bir dakika hani şu senin arkadaşın olan, evine gittiğimizde bize yemek yapan kişiden bahsediyoruz dimi?
+evet.
-oh! O, bıyıklı!
Şeklinde insanı her seferinde şaşırtan kişidir. Arkadaşları tarafından ona verilen bir nick sandığım isminin, nüfusundaki adı olduğunu öğrendiğimde de ağzım bir süreliğine açık kalmıştı. Uzak mavi'ye dönüşen Groovity'in solistidir. Gelecekte, iki çocuk babası olacaktır. Uludağ sözlüğe sempati duyup üye olmamın sebeplerinden biri; yazdığı entryleridir. Tanıştığımız gün, yemeklerini yeme şerefine ulaşmış olduğum, milkshake yapacağına söz vermiş sevecen yazardır. Tam bir beyefendidir. Selam olsun.
bakmayın şimdi deve gibi olmasına, ben onu ilk tanıdığımda boyu yarım metre ya var ya yoktu. sekiz yaşında dağılmakta olan bir aileyi kurtardı, on yaşında deprem mağdurları için, dört okulda yardım kampanyası organize etti, kocaeli'ne gidip bir bir ufacık elleriyle yaralar sardı. onbir yaşında, hastalık sebebiyle elden ayaktan kesilen ve vefasız insanların eski bir mendil gibi bir kenara attığı büyükanaanneye hergün çorbalar pişirip götürdü, bir gün gık etmeden.
yeminle söylüyorum, onunla övünmek için anlatmıyorum bunları, başka bir şey bu.
bazı denyolar söylüyor, kalbi hastaymış, ani ölüm riski taşıyormuş.
ne değişir?!
umrunda değil ki onun. bütün eşşek kuzenler toplanıp euro disney'e giderken biz, "büyükanaanne hasta, onunla kalacağım" demiş bir çocuğun kalbi nasıl hasta olur?!
nilüfer ablan demiş: "sesinde bir burukluk, ellerin soğuk, boğazında düğüm düğüm kelimeler, erkekler ağlamaz."
kaçırma gözlerini ne olur benden.
ben çok özeniyorum oğlum sana!
herkesin imkansız diye baktığı bir hadiseyi, sen pat diye yapıverirken,
sevince destan yazmandan,
hayata karşı duruşundan,
sadakatinden, keyiflerinden, tek başına yaşayabilmenden, ilkelerinden ödün vermemenden, yaşamdan keyif almayı bilmenden feyz alıyorum!
sen şarkı söylerken sanki jeff buckley'le kahve içiyor gibi hissediyorum.
yanında bir rüya görür gibi oluyorum, kendimden geçiyorum. sarhoş oluyorum, nezaketinden kendimi ingiliz asilzadesi gibi hissediyor, mantığından kendimi aristo'nun ablası gibi hayal ediyorum. gözlerinin içinde aşkı, kararlılığı, umudunu görünce yemin ederim boğuluyorum. gülümsemende kayboluyorum.
bazen kara sevda dinlerken aklıma o kıvır kıvır sapsarı saçlı, tosun gibi üç yaşındaki bebeklik halin geliyor, oturup sabaha kadar hüngür hüngür ağlıyorum.
bu yazıma burak'dan bir alıntıyla son vermeden önce, sana ne kadar taptığımı, seninle yaşadığım her anı bir mucize olarak gördüğümü, şu hayatın bana verdiği en güzel armağan olduğunu, seni gururla izlediğimi, çocuğumun sana birazcık bile benzemesi için her gece dua ettiğimi, ilk erkeğim olduğunu ve son erkeğim olacağını, damarlarımda akan kanımdan onur duyma sebebim olduğunu, hatırlatır, artık kıvırcık olmayan saçlarından özlemle öperim bir tanem. özgür kal!
bırak zaman aksın! mahkumuz inan!
uyuyalım artık, çok yorgunum inan!
yalnız şarkıcı!
sarhoşuz ölene kadar, sen hiç korkma burada kal! *
kendisiyle yüz yüze pek konuşamasakta efendi, adam gibi bir adama benziyor. ilerki günlerde daha muhabbetli bir zirvede, dinlemek ve dinlenmek ümidiyle...
cool bir kişilik olduğunu bugün zirvede tespit ettiğim yazar. bir ara taklit yeteneğini de sergiledi. süperdi. * her ne kadar konuşamasak da, kısmet diğer zirvelere artık. *
zirve'ye rubniac kişisi ile katılan, insanlık onurunu ön planda tutan asil duruşu ile her daim takdir ettiğim güzel insan. onun bir yerlerde var oldugunu bile bilmek huzur verici.
gece işimin gücümün arasında oturup sözlüğe daldığım anda attığı özel mesaj ile yüzümü bir anda güldüren, beni sevindiren, iyi dileklerimi kazanan yazar.
emre belözoğlu hakkında yazdığı (#4007520) nolu entrysini ayakta alkışladığım yazar. okurken bir ara sandalyenin üzerine çıktım ''iyi ki kırmızı kart görmüş lan!'' dedim. o derece...
--spoiler--
şimdi "iyi ki" diyorum ben sana. iyi ki o kırmızı kartı görmüşsün. iyi ki o maçı izlediğimde spiker senin adını söylemiyor. iyi ki dokunamadın o kupaya. iyi ki gitmişsin ki görmemişiz seni elinde süper kupamızla.
"inşallah galatasaray'a gol atarım" demişsin emre.
ağzına sağlık.
yalnız bil ki, bir süreliğine seni örnek alarak büyümüş arda'lar, murat'lar, aydın'lar senden gol yemeyeceklerdir. yeseler bile onlar asıl golü atanlardır. emin ol.
--spoiler--