Kadın sevdiği adama sorar: ' Neden Ağlıyorsun? ' Adam cevap verir: ' Seni sevemediğim için.'
işte bu yüzden bir kez daha iyi ki varsın diyorum sana.
Senin de beni sevmeni elbette çok isterim. Belki de inanmayacaksın ama, olmasa da olur. Çünkü yıllarca sevgimin öyle çok düşmanı, öyle çok muhafızı vardı ki, ben seninle onları aştım, inan varolman bile yeterli ve seni seviyor olmak bile büyük bir nimet benim için.
Ve şunu bil ki bu sevgime asla çoklarının yaptığı gibi yeteneksizliklerimi, kusurlarımı, yalnızlık korkumu, başarısızlıklarımı yüklemiyorum. Eğer öyle olsaydı, yitirmekten ölesiye korkar, seni kör bir tutkuyla sahiplenirdim.
Oysa seni bir dine bağlanır gibi değil, kendi özgürlüğümü sever gibi seviyorum.
aşk acısı sürecinde okundukça yanıp yanıp en nihayetinde insanın dirilmesini sağlayabilir belki ama özbenlik sevgisi açısından bazı sıkıntılar var şiirlerinin anlam derinliğinde. ama yürekten yazdığı için güzeldir tabi.
Allah senin dalgın sevgindir.
Kanını bırakır yüzüne,
bir gülü sana sevgili yapar...
Geceni böler,
kalbine çok eski bir aşkı üfler...
Sesini fısıltıyla okşar,
arzunu parlatır her sabah
kulağına aşk dolu rüzgârlar gönderir...
Allah kaderindir senin
kalbini korur, hayatına rağmen...
Meğer çoktan dökülmüş
aynalardan sırlar,
çoktan yayılmış kanser kokusu
apartman boşluklarına
ve karanlık pencerelerde
eski bir çığlık gibi yaşıyormuş kadınlar...
Yoksa der miydim anneme
küstah bir şaşkınlıkla,
bırak artık bu beklemeleri, diye
çünkü güzel günler geride kaldı,
beklenen o güzel günler
O da biliyordu oysa
bahtsız kadınlar kabilesinde
ölümün sıradan günlere paylaştırıldığını,
felaketlerin basit sezgilerle farkedilip
yürek ağrılarını dindirdiğini.
Nitekim vazgeçmişti artık
ipekli kumaşlar dikip
sakat süvariyi beklemekten...
Konuştuk uzun uzun
-balolar, danslar, şenlikler ve
Cumhuriyet...
Sonra başını açmasını söyledim ona
durdu... düşündü...
ve karanlık anlamları bırakarak ardından
incecik bir yalnızlık gibi sokaklara çıktı,
hatırladı kendini... ürperdi...
Akşamdı... Bizim gibi adamlar haber verdi
ölüsünün Mercan Karakolu'nda bekletildiğini.
Başörtüsünü ve amelelere Harb-ı Umumiyi anlatan
sakat süvariyi kahveden aldım.
Ne babamın polislere anlattığı
dokunaklı anılar,
ne de kirli deniz kokan saçları tanık oldu ölümüne...
Onun ölümü ne kanser, ne kocası, ne komşular...
Ölümü, elimde buruşturduğum bu başörtü
bu baş... bu örtü...
bu baş... bu örtü...
bu baş... bu örtü...
'içime gir ama sigaranı söndürme' adlı kitabın yazarıdır. sosyalisttir. genelde yazılarında ezikliğini ve dışlanmışlığını anlatıp durur. okuyucuyu da sonu hiçbir yere bağlanmayan sıkıcı yazılarıyla boğar.
çıkardığı kitaplarda, sözlerinde olduğu kadar başarılı olamayan yazar. Ara sıra liseli olduğunu düşündürtse de gündemde kalabilen yazarlardan. Çok fazla karamsardır.
lise zamanlarında düş sokağı sakinleriyle kanka olup, hayatımıza giren, üniversite zamanlarında araları açılan, 25 li yaşlara gelincede tamamen yolları ayrılan, durduk yere bunalıma girmenize yardımcı olan insan.
Biliyorum konuşacak bir şeyimiz yok
Ama gözlerini al gel
Elindeki yarayı, suskunluğunu, acemiliğini
Beni birisi severse inanmam
Seni birisi severse utanırsın
Bilmediğin bir hastalığa acımak için bile olsa gel
Biliyorum, konuşacak bir şeyimiz yok
Ama ıstırabım sende, mutlaka al da gel
yine seninle geldi hayat kitabındaki şu satırları sevdiğim kişi ;
Ne tuhaf bir şey seni sevmek.
Şimdiye dek hiç sevmediğim,
hiç güvenmediğim kendimi sevmek gibi bir şey.
Seni sevmek,
yıllar sonra onca yoldan,
onca insandan,
onca yalnızlıktan sonra kendime dönmek gibi bir şey.
Seni sevmek kokumla barışmak gibi bir şey.
Bir tek seni tanıyorum aslında ben.
Bir tek seni.
Dinliyorum anlat hadi.
Demek sonsuza dek kaçamıyormuş insan kendisinden.
içime gir ama sigaranı söndürme diye bir kitabı vardı. aldım ve ölürsem beni seninle ararlar şimdi nin yanına kaldırdım ne anlattığı hakkında hiç bir fikrim olmamakla beraber hangi ruh haliyle kitaplarına bu isimleri koyduğunu merak ettiğim adam. sonradan sapıttı zaten cuma namazından çıkmaz oldu gitti anarşist ruhu filan neyse. okuduğum kitapları iyiydi isimleri de daha naifti okumadıklarımın yanında.
Kimi sevsem, onun hep uzakta bir sevdiği vardı, unutamadığı ilk aşkı ya da onu terk edip giden sevgilisi... Kimi derinden sevsem, o bir başkasını derinden hatırlardı. Öylesine çok sevdim ki onları, başkalarına duydukları sevgiyi anlatmalarını, sessizce, içim acıyla kanayarak dinledim. Beni yitirmekten hiç korkmadılar; çünkü onlara göre fazla iyiydim; bu yüzden ilk anda vazgeçilebilirdi benden.
Beni terk edenlerden tek isteğim olurdu. 'Ne olur, bir daha beni aramayın! Çünkü, Ben kolay unutamıyorum. Çünkü ben size duyduğum o akıl dışı aşk yüzünden keder bahçemi dağıtıyorum. Çocukluğumun o güzel bahçesini.' Böyle derdim onlara ama yine de ararlardı beni...
Soluksuz ve umutsuz kaldıkları bir gece mutlaka akıllarına ben gelirdim... O, yedek sevgili! ..