yazdıklarının çoğunun hayalinde kurduğu sevgiliye yazdığını, her seferinde acı çekmenin güce ulaşmak olduğunu aile toplantısında dile getirmiş, liseli insanların aşk adına öykülere sahip olmasını sağlayan, yaş ilerledikçe okunduğunda tat alınamayan, yapay anlatımlar sahibi. *
karakteri de kendisi gibi tozlu.oturup da beraber bir sigara yakıp denizi izlerken onunla konuşmak ferahlatıyor insanın yüreğini.daima sıcacık,daima içten ve daima tozlu.derinlerde saklanan ışığı ile karanlığın içinde kalbine tutunuyor son umut olabilme kaygısı ile..
mavi bir nehir akar içimden gözlerine baktığımda, sessiz soluksuz yalnızlığımın o dinmeyen gürültüsü eşliğinde. sana dair ne varsa inkar-iftira, affı gecikmiş, affedilmemiş; hepsini ben üzerime alıyorum. günahlarını sevaplarım sayıyor senin için yanıyorum. bla bla bla....böyle sabaha kadar yazabilirim vala.
Adına aşk koyduğun o büyük boşluğa
ben koca bir hayat sığdırdım...
Beni sevmemene isyan edip kaçmak,
sende aradıklarımı hayatla doldurmaya çalışmak,
ruhumun en büyük yanılgısıydı...
Hayat bana en acımasız yüzünü
sevgini inkar ettiğim zamanlarda gösterdi...
Ve şimdi asıl olmam gereken yerde,
hayata başladığım yerde,
kalbindeyim...
Vazgeçilmez oluşunun sırrı bu işte:
Senin olmadığın yerde ne olduğunu biliyorum...
Cezmi Ersöz
efendim bu adamın kitapları çok sonra geçti elime. ancak fark ettim ki yazdıklarını okuyunca, pek benzeşiyormuş dilimiz üslubumuz. aşk acılarına ayna tutan bir kişidir kendisi.
ali sami alkış, altemur kılıç, esra ceyhan ve tansaş reklamındaki ezik adamla aynı odaya kapatılıp kapısına kilit üzerine kilit vurulası insan. boş durmaz hem, lise eteği giydirdiğimiz esra ceyhana yazılır
rozet atatürkçüsü diye bir $ey var. i$te bu o. demagojik piçliğin alemi yok cezmi, sen ne bu ülkede yazar olabilirsin, ne de her kentin vapur iskelesinden sana el sallayan o güzelim yurdumun sevgiye aç genç kızlarının birkaç mollük hislerine gerçekten yürekten vaveylalarla kar$ılık verip, zefreyi ruhunun en karanlık antrelerinde hissedebilirsin. pragmatist herif.
vakti zamanında ben üniversite 2. sınıftayken bursaya gelmiş bir kitap söyleşisi yapmıştı ve zuhal olcaya olan aşkını itiraf etmişti.. şimdi düşününce o günler hayal gibi.. zuhal olcay'a aşık olduğunu ve nasıl bu kadar zeki ve güzel bir kadının haluk bilginer gibi bir adamla birlikte olduğuna şaşırdığına değinmişti ve bir de zuhal olcay 'ın dayak yediğinden bahsetmişti.Hey gidi Cezmi Ersöz hey zaman geldi geçti boşandılar bile ama sen hala aynı yerdesin .
kitaplarında yazdıklarıyla kendini tekrarlayan kişi. ticari amaçla yazan kişi bu sebeplede yazdıklarında bir samimiyet olamıycak kişi. imza günü için bir kitapçıya çağırıldığında kendisi için 500 ve şiir okurken yanında gitar çalacak kişi için 250 ytl isteyen beni küfür ettirecek kişi, neyse ağzımı bozduracak. ayrıca imzalayacağım kitaplarımı ben getirir ve satarım diyerek kitapçının amacını anlamsızlaştıran kişi.
günümüz kentli , mutsuz , mutsuzluğu mutluluktan daha çok önemseyen ve bundan haz alan kadın tiplerini
kaleme almayı seven sakallı ve peltek bir abimizdir .
çizdiği karakterlerin hepsi umudunu yitirmiş kişilerdir de 1995 ten beri hep mi mutsusuz ve hep mi terkedildik hep mi yatağımızın ucunda kalakaldık be cezmi abi ?
bu kısır döndü seni de kısır etmedi mi eeee be cezmi abi ??? şöyle çiçekli böcekli şeylere el atsan da biz de kurtulsak sen de ...
yıllardır her hafta leman alıp mümkün olduğunca okunmayan yer bırakmama rağmen kendisinin yazıları tarafımdan bir kez bile okunmamıştır. yazıları vasıfsız isci ye çok kasvetli gelmektedir. nihat genç gibi esip gürleyen yazarlar onun daha çok hoşuna gitmektedir.
okursunuz okursunuz, ve sonunda şöyle dersiniz: ee?
her cümlesi bir diğerine benzer.
bir kitabını okuduysanız, diğerlerini de okumuş kadar olursunuz.
çok merak ediyorsanız, seçmeniz gereken kitabı en ince olanıdır.
tamamen oradan buradan çalıntılarla, birşeyler yazmaya çalışan, göbekli insan. kimsenin günahını almak istemem ama, gay olduğu kulislerde yankılanıyor.