Gelibolulu Hasan, gemiler rampa eder etmez, elinde yatağanla karşı tarafa atlamış, ancak tek başına kalmıştı. Buna rağmen, düşman denizcilerinin 15ini öldürdü ve kalanlarını da ambar ve kamaralara kilitleyip Cezayire ulaştı. Bu müstesna yiğit, daha sonra devlete büyük hizmetler verecek ve sadrâzamlık makamına kadar yükselecekti.
Gelibolulu Hasan, pazusu kuvvetli, görünüşü heybetli, saçı sakalı gür, cenk ve cidalden korkmaz, ele avuca sığmaz, düşman önünde yırtıcı kaplana benzer, imanı güçlü bir Anadolu yiğidiydi. Denizcilerden pek methini işittiği, kahramanlar diyarı güzel Cezayire gitmek, magrip sularında cenk etmek onun epeydir gönlünde taht kurmuş bir özlemdi. Nihayet kararını verdi, harekete geçti. Şimdi Cezayire yelken açan bir gemide, Akdenizin doyumsuz manzaralarını seyrederek magrip diyarına yol alıyordu.
cez01Aniden önlerine yabancı bandıralı bir gemi çıktı ve kendi gemilerine rampa ediverdi. Hasanın yiğitlik damarları kabarmıştı. Tereddüt etmeksizin düşman gemisinin güvertesine atıldı ve yatağınını sağa sola savurmaya başladı. Ama, aksiliğe bakın; rüzgârın ve dalgaların tesiriyle iki gemi birbirinden ayrılmış, Hasan, öte tarafta yalnız kalmıştı. Yaradana sığınıp çevresini saranlarla boğuştu ve kısa sürede on beş kişiyi öldürdü. Diğer mürettebatı da ambar ve kamaralara kilitlemeyi başararak gemiyi tek başına ele geçirdi. Kâfirlerin dili tutulmuştu. Hasana gelince, kaptan köşkünde zaferini alkışlayacak tayfalarını arıyordu âdeta. Ele geçirdiği gemi, denizin ortasında, tek galip kumandanı ile dolaşmaktaydı
Nihayet Cezayirliler kendisini buldular, gıpta ve hayranlık hâlesiyle çevirerek götürdüler. Yaşı henüz yirmi beşe ulaşmamış bu Anadolu yiğidinin cesaret ve şecaati dalga dalga Cezayire yayıldı. Herkes gelip onu görmek, tanımak, elini öpmek istiyordu. Cezayirliler, usulleri üzere zaptettiği gemiyi Hasana verdiler, bir de kahvehane hediye ettiler. Onu, ülke yönetiminde bir meclis niteliğindeki Dayılar meclisi üyeliğine tayin ettiler.
Gelibolulu Hasan, sonraki yıllarda Cezayirli Gazi Hasan Paşa olarak şöhret bulacak vezirden başkası değildi. Cezayir ocağında geçen yılları dolayısıyla Cezayirli, heybetli görünüşünden Palabıyık, Limni adasını düşmandan kurtardığı için Gazi namlarıyla anılırdı. 18. yüzyılın ikinci yarısında, Osmanlı tarihinin seçkin vezirleri arasında, yeri güç doldurulur bir zattı.
Peki kimdi bu Cezayirli Gazi Hasan Paşa? Şimdi biraz kendisini tanıtmaya çalışalım.
Kasımpaşa Deniz Hastanesi'nin üst başındaki Cezayirli Hasan Paşa Çeşmesi'nin bugünkü hâli. Celî sülüs ile yazılmış kitabesindeki tarih 1781.
Kasımpaşa Deniz Hastanesinin üst başındaki Cezayirli Hasan Paşa Çeşmesinin bugünkü hâli. Celî sülüs ile yazılmış kitabesindeki tarih 1781.
Çocukluğu, Gençliği
Osman Ağanın çocuklanyla birlikte yetişen, Hasan, kavgadan uzak durmayan, gözü pek küçük Hasan; efendisini bıktırmıştı. Ancak, Osman Ağanın hanımı onu çok sever, kendi evlatlanndan ayırmaz ve satılmasına mani olurdu. Hasan 17-18 yaşlarına geldiğinde, Gelibolu delikanlıları arasında nam salmıştı. Osman Ağa, sonunda onu azat ederek, ticaret işlerine yöneltti, ticaret gemileriyle bazı yerlere yolladı.
Hasan, daha sonra, mizacına uygun bir mesleğe, askerliğe girdi, yeniçeri ocağına yazıldı. Karakullukçu olarak, 1738de Belgrad seferine katıldı. Morava ve Hisarcık seferlerinde gayret ve cesaretini isbatladı, şöhret kazandı. Sonra Geliboluya dönerek, eski efendisinin kızı ile evlendi.
Cezayirde
Yukarıda bir nebzecik anlattığımız gibi, maceralı bir yolculuk sonunda Cezayire giden Hasan, kısa süre sonra Tlemsen Beyi oldu. Akdenizi tanıdı, birçok gazada bulundu. Cezayirde dayıların kıskançlık ve nefretine maruz kalıp hayatını tehlikede görünce, ispanya ve Napoli yoluyla istanbula geldi. Cezayir Beylerbeyisi, onun Tlemsen hâzinesinden para alıp kaçtığını istanbula bildirmişti. Mallarına el kondu. Ancak daha sonra bunun iftira olduğu anlaşıldı.
Bahriyede Hizmetleri
Hasan Bey, denizcilikle şöhret bulduğundan, istanbulda Nisan 1761′de kaptan olarak göreve alındı ve emrine bir gemi verildi. 1762de riyâle, 1766da patrone, bir yıl sonra kapudâne oldu. 1768-1774 Osmanlı-Rus savaşında Akdenizde önemli deniz cenklerine katıldı. Ege Denizine kadar gelen Rus donanması ile Koyun Adaları mevkiinde çarpıştı.
cez02Kendi kalyonuna yanaştığı sırada, gemisinin halatlarını kestirdi. 30 cengâver yiğidiyle düşman gemisine atladı. Çarpışmada yaralandı ise de, bunu belli etmedi. Sonra kendi gemisine geçti. Şaşkına dönen Moskoflar, cephaneleri ateşlediler. Hasan Bey, yatağanı ağzında sulara atladı, bir kayıkla kurtuldu. Rus amiralinin ve Hasan Beyin gemileri yanarak battı. Bu arada Çeşme limanına gelen Osmanlı donanması, 6 Temmuz 1770te Ruslar tarafından yakıldı. Hasan Bey, Çanakkale Boğazı na gelerek durumu devlete bildirdi, Boğazı korumaya çalıştı. Kendisine mirimiranlık rütbesi verildi.
Ruslar Çeşme faciasından sonra, 10 Temmuz 1770te Limni adasını işgale çalıştılar. Derhal yardıma gitmesi istenen Hasan Paşa, bulabildiği bin kişi ile harekete geçti. Bunların çoğu dalkılıç, fedai insanlardı. Adaya gizlice çıkılarak, düşman eline geçmek üzere olan kale kurtarıldı. Ruslar, Türklerin 12 bin kişilik bir kuvvetle geldiklerini sanıyorlardı. Limni adasının kurtarılması başarısından ötürü Hasan Paşaya vezirlik ve Gazi unvanı verildi (Ekim 1770). Az sonra Deryakaptanlığı (Kaptan-ı deryalık), ardından Boğaz Seraskerliği görevi tevcih edildi. Hasan, Anadolu valiliği payesiyle Rusçuk Seraskeri olduğunda, III. Mustafanın ölümünü müteakip Kaptan-ı deryalıktan azledildi. Küçük Kaynarca Andlaşmasından sonra, 1774′te ikinci defa Kaptan Paşalığa getirildi. 1789a kadar, 15 yıl bu makamda kaldı. Çeşmede yakılan donanmanın yerine yeni bir donanma kurulmasını gerçekleştirdi. Bahriyede birçok ıslahatı bu dönemde yaptı. Sultan I. Abdülhamidin güvenini kazanmış, nüfuzlu bir vezirdi.
Bir Yelkenli
Bir Yelkenli
Bazı isyancıların Tedibi
Bu arada, bazı eyaletlerde karışıklıklar çıkmıştı. Gazi Hasan Paşa buralara gönderilerek zayıflayan devlet otoritesini yeniden güçlendirdi, isyancıları hizaya getirdi. 1776da Suriyede Tahir Ömer isyanını bastırdı. 1779da Morada Arnavutların fitne ateşini söndürüp, huzur ve sükûnu sağladı. 1779 Kasımında Mora Muhassıllığına getirildi. Fransızların ve Rusların kışkırtmalarıyla Mısırda isyan eden yerli beylerden Murad Bey ibrahimi yola getirmek üzere 1786da Mısıra gönderildi. 1,5 yıl orada kaldı. Mısırda nisbî bir sükûn temin etti.
Rus Cephesinde
1787-1792 Osmanlı-Rus ve Avusturya savaşları dolayısıyla Mısırda fazla kalamayan Hasan Paşa, Rus cephesine memur edildi ve donanma ile Karadenize çıktı. Hâzinenin sıkıntısı dolayısıyla, Sultan I. Abdülhamidin harb yardımı (iane-i harbiyye) talep ve iradesi üzerine, kendi servetinden 12 bin kese akçe altını tereddütsüz çıkarıp devlete verdi, Topkapı Sarayına gönderdi.
Çeşme vakasında Hasan Paşanın Kaptan Paşa bulunmadığına herkes hayıflanırdı. O da, olayı hiç hatırından çıkarmaz, Ruslardan intikam almak isterdi. Bu bakımdan, Rus cephesine tayin edilmesine sevindi ve Özi kalesinin yardımına gitti. 1788de yapılan Yılan Adası muharebesinde Rus donanmasını mağlup etti. Ancak Özinin Ruslar eline geçmesini engelleyemedi. istanbulda aleyhinde yürütülen faaliyetleri ise, eski kölesi Sadrâzam Yusuf Paşa engelledi. I. Abdülhamidin Özinin düşmesi sonucu üzüntüden vefatı üzerine (1789), yeni padişah III. Selim tarafından Anadolu Valiliği ve ismail Seraskerliği görevine getirilerek Kaptan-ı deryalıktan azledildi.
Gazi Hasan Paşanın bir nutku
Cevdet Tarihinde (cilt 4, sayfa 51) yazıldığına göre, Gazi Hasan Paşa, 1787-92 Rusya seferinde, Karadenize gidişinden bir gün önce donanma-yı hümâyûn kaptanlarını yanına çağırıp, kendilerine şöyle hitap etmiştir: Ben(im) nereden geldiğim ve ne yaptığım cümlenizin malûmudur. Lâkin nam alacak ve din ü devlet uğruna can verecek vakitler şimdidir. Niyetim düşmanın hakkından gelmek veyahud ölmektir. Bunun içün bilcümle cariye ve kölelerimi azad edüb her birine hizmetlerine göre mükâfat eyledim. Ve borçlarımı kâmilen edâ eyledim. iyâlimi dahi fi-mâbaad görmeyeceğimi cezm ile veda edüb gidiyorum. Ve eğer sağ kalup da avdet eder isem, bu da Allah teâlâ hazretlerinin bir inayetidir. Sizi öteden berü yoldaş bilirim. Bu defa cümlenizi yanıma celb etmekten garaz, bu niyetimi söylemektir, içinizde cesaret edemeyüp de ölmekten kaçacak var ise, gücenmyüp kendüye derhal izin veririm. Yok eğer cenk üzerinde iken gayretsizlik edüp de hava muhalif idi, askere söz geçiremedim gibi özür ve bahaneler ile emrimi dinlemeyen olur ise, Padişah başı içün bu makûleye aman ve zaman yoktur. Ama gayret ve hizmet edenlere memûlden ziyade mükâfat derkârdır. Bu şurût ile gitmeye razı olan kalsun deyince cümle bahriye kumandanları kalkıp hayat ve mematta beraber olmak üzere yemin ve kasem etmişler ve bu niyet-i hâlisâne ile Karadenize gitmişlerdir.
Sadâreti
Rus cephesindeki Fokşan ve Boza bozgunlarından sonra görevden alınan Kefküde Hasan Paşanın yerine Sadrâzam ve serdar-ı ekrem tayin olundu (3 Aralık 1789). Yeni sultan, yaşı 80′i geçen bu kahramanı adeta ödüllendirmişti. Hasan Paşanın, sadareti sırasında sert ve şedit tedbirler aldığı, hatta kan dökücü olduğu söylenir. Ancak bunlar, şüphesiz devletin hayrı içindi. Nitekim, savaşta ihmali bulunanları şiddetle cezalandırdı. Akkirmanı, karşı koymadan Ruslara veren Tayfur Paşayı idam ettirdi. 3 ay 20 gün süren sadareti hep Rus cephesinde geçti. 30 Mart 1790′da, ordu merkezi Şumnuda Hakkın rahmetine kavuştu. Orada yaptırdığı tekkenin bahçesine gömüldü.
Siyaseti ve Hayratı
Yavru iken kendisine alıştırdığı bir arslanı daima yanında gezdiren Gazi Hasan Paşanın şecaat ve kahramanlığı dillere destandı. imanı sağlam, yöneticiliği fevkalâdeydi. Cesur, gayretli, devlete ve padişahına sadık, sözünü esirgemez, hakikî bir Müslüman idi. Birçok gazadan alnının akıyla çıkmıştı. 18. yüzyılın ikinci yarısındaki en meşhur vezirlerdendi. Eski kölesi ve kapı kethüdası Koca Yusuf Paşayı sadrâzamlık mevkiine tayin ettirecek derecede de nüfuz sahibiydi.
Zengin bir kimse olan Gazi HasanPaşa, servetini hayır işlerinde harcadı. istanbul tersanesinde, Kalyoncular kışlasını ve camiini inşa ettirdi. Midilliye dört saat mesafeden su getirtti, çeşmeler yaptırdı. Baklada çeşme, Vizede cami, hamam, üç çeşme, Midillide Paşa köşkü ve büyük havuz, Çanakkale ve Şumnuda tekke, Çanakkalede bir hisar, Limni, Sakız, istanköy ve Rodos adalarında çeşmeler yaptırdı. Hanımına ait Öküz limanında yalı, Kasımpaşada bir konağı vardı. Çeşme faciasında mahvolan donanmanın yeniden inşası için bütün masrafları kendisi karşılamıştı. Fakirleri, öksüz ve yetimleri, dul kadınları, evlenecek kimsesiz kızları gözetir ve korurdu.
I. Abdülhamid devri bilginlerinden Çâkerî-i Yemeni, Gazi Hasan Paşanın, hatıralarını Gazavât-ı Gazi Hasan Paşa adıyla yazmıştır. Bu eser henüz yazma halindedir.
Tanınmış tarihçimiz Cevdet Paşa da, tarihinde Cezayirli Gazi Hasan Paşanın şahsını ve devlete hizmetlerini övmekte, kadrini yüceltmekte ve ona Vaktinin Hayreddin Paşası (Çandarlılara telmih) nazarıyla bakıldığını anlatmaktadır.
Yazan: Atillâ Çetin
(Tarih ve Medeniyet Dergisi, S. 8, Ekim 1994, s. 58-60.)
KAYNAKLAR
Çikeri, Gazavât-ı Gazi Hasan Paşa, Süleymaniye Külüphanesi, Esad Efendi, no:2419/1.
Cevdet Paşa, Tarih, istanbul, 1309, cilt 3, 4,5.
ismail Hakkı Uzunçarşılı, Cezayirli Gazi Hasan Paşaya Dair, Türkiyat Mecmuası VII-V1II/I, istanbul, 1942.
ismail Hakkı Uzunçarşılı. Osmanlı Tarihi, cilt IV/I.
ismail Hami Danişmend, Osmanlı Tarihi Kronolojisi, cilt 5.
Mahir Aydın, Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Türkiye Diyanet Vakfı islâm Ansiklopedisi, cilt 7, istanbul, 1993.