(bkz: #25383347)
temelli gittiyse üzmüş yazar.
kendisine tavsiyem burayı* benim gibi mesaj fasilitesi olarak kullanması yönünde. yıllar içerisinde ben bu şekilde evrildim. sol frame falan siklemiyorum son birkaç senedir.
giriyorum, bakıyorum eskilerden yazan çizen, mesaj atan var mı bi kontrol ediyorum. yazacağım birşey varsa da yazıyorum yine. işim bitince de ctrl+f4 ile uzaklaşıyorum. sol frame'miş bokmuş püsürmüş hiç kasmıyorum.
fosildaş ve muhabbetşinas yazarlarla yegane iletişim kanalımız burası.
ne whatsapp, ne msn, icq vs vs o bağlamda.
zikirmatik bir yaşam biçimidir.(#25195852) sadece dini amellerin aleti değildir. nabayım parmakla mı sayayım sizi uçakta? çaktırmadan zikirmatikle sayıyorum sizi, sevin bence beni koruyun kollayın yızık.
illa ki bir duygu durumu olacaksa bu aşk mı olmalı sayın yazarlar yapmayın derinleşin biraz. Mesele aşk değil! Değerli bir duydu durumu diyelim, nasıl muhafaza edersiniz diyorum.
Şans diye bir şey yoktur. Uygun koşulların doğru zamanda bir araya gelmesi ile denkleşen durumlara kalkıp şans diyor insanoğlu, daha fazla açardım da üşeniyorum şu an. Bunun benimle şöyle bir alakası var ki; doğru zamanda uygun koşullarda bir güzellilk yakaladım lakin o güzelliği nasıl muhafaza edeceğimi bilmiyorum.
yine bir singapur uçuşu, malezya yollarina duşmüşüm. 11 - 15 saat yolculuk, bu tur yolculuklar heyecanli oluyordu. Her yolculuk bir macera tadında geciyordu. bir de arada turbulansa giriyor heyecan falan oluyor sampanyalar..nasıl zevkli nasıl zevkli.
uyku da tutmuyor tabi yol sırasında, telefonla oynuyorum falan, thy'nin wifi özelliği de var, her geçtiğimiz ülke de check-in oluyorum eğleniyorum buz lu bademler falan... sonra şarjım bitiyor, uçaktaki priz'e takıyorum. yok çalısmiyor.
ben şimdi kalan saatlerde ne yapacağım diyorum. Gidiyorum kabin amirine benim emaneti şarj etmesi için açıyorum perdeyi allah'ım orda bir kız görüyorum, elinde permatik yok canım diyorum. sonra gülüyorum. yerime gidiyorum. Megersem tavuk kanatların kalan tüylerini kesiyorlarmis. Hic hoş değildi.
sonra burda ceylina ile sohbet ederken, konu oraya geliyor. Allahım o kız nasıl boyle bir ise kalkisti dedim. Ceylina olur öyle dedi sonra dedim bana başka hostes bul. kendisiyle ilk kontuarda buluşmak istiyorum.
yine bir uzak doğu uçuşu, çin yollarına düşmüşüm. 11 - 12 saat yolculuk, uçağın inişi ve kalkışı dışında pek de sevmiyorum yolculuğu, bir de arada türbülansa giriyor heyecan falan oluyor. yoksa o yolculuk çekilmez. beni uyku da tutmuyor tabi yol sırasında, telefonla oynuyorum falan, thy'nin wifi özelliği de var, her geçtiğimiz ülke de check-in oluyorum eğleniyorum aklım sıra. sonra şarjım bitiyor, uçaktaki priz'e takıyorum. yok çalışmıyor.
ben şimdi kalan 7 saatte napacağım ya diye kendi kendime söyleniyorum. kocaman ekran gözümü alıyor, onu açmak istemiyorum. sonra kalkıyorum, gidiyorum kabin görevlisi arkadaşların olduğu yere, perdeyi açıyorum ühü şarjım bitti ya benim diyorum. saolsunlar acıyorlar bana da telefonumu şarja takıyorlar.
allah'ım orda bir kız görüyorum, elinde gri zikirmatik. yok canım diyorum. sonra gülüyorum. yerime gidiyorum. oturup arkadaki arkadaşa çok güzel bir kız gördüm, bak ben uyursam kesin bak, parmağına zikirmatik takılı diyorum.
sonra burda ceylina ile sohbet ederken, konu oraya geliyor. allah'ım o kız işte. arkasından dedikodusunu yaptığım kız, valla dünya çok küçük. kendisiyle ilk olarak 10.000 feet'te tanıştım, şimdi reelde görüşmek istiyorum. ilk uçuşumda. *
güzel sohbetiyle değil 12 saat, 24 saat bile uçarım.
38 sevgiliyi kim kaybetmiş ki biz bulalım * her efsaneye inanmayın, kariyer yapıcaz diye göklerde dolanınca yerde yakışıklı bir adam görünce ayağımız burkulur olmuş, vah ki ne vah.. Uçuşan saçlarım gözünüze girsin.