Kerestesi çok değerlidir ve bu yüzden kesmekten zevk aldığım ağaçtır.
Not. Üsteki fotolardaki ağaçlar şahsım tarafından çok kısa bir süre sonra kesilecektir bana ağaç kestiğim
için kızan arkadaşlar; bu ağaçların kaç para ettiğini
Bilseniz babanızı bile kesersiniz.
Not 2. O ağaçlar çok yaşlı.
Not 3. Yaşlı ceviz ağacı olan yazarlar mesaj atabilir.
--spoiler--
Bi ceviz ağacının gölgesinde uyumak gibiydi seni sevmek.
Gölgen koyu derdin koyu iyileşmez kalp ömür boyu.
Düşünmeden konuşmak ve geri alamamak gibiyse kaybetmek
Diller susar sussun pişman, hep en kötüyü arıyor insan.
--spoiler--
Cocukken cok kucukken bes mi desem alti mi o zamanlar bu sarkinin cok pahali oldugunu sanirdim cok sacma degil mi ama kulaga cok hos geliyor hala cok severim.
kadıköy ün muhteşem pastane/cafesi olmakla beraber muhteşem çikolata ve pasta çeşitleriyle insanı büyüler. içeri girdiğinizde sağa sola saldırmak istersiniz.
Nazım hikmet gülhane parkında ceviz ağacının altında kız arkadaşıyla buluşmak için randevulaşmıştır. Kız arkadaşını beklerken birden polis gelir ve Nazım polise görünmemek için ceviz ağacına çıkar. Aksilik ya beklediği kız da o an gelir bakar bakar ama Nazımı bulamaz.Nazım ağaçtan ne inebilir ne de seslenebilir. Aranıyor malum o zaman..
Polis gitmek bilmemektedir kız da bekler ama boşa. Ve Nazım Hikmet kağıdı kalemi çıkarır şunları yazar:
Ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında,
ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Nazım'ın yasanın dışında vuk'u bulan düşünceleri yüzünden gene kaçak yaşadığı dönemler. O zamanlar tabi yok şimdiki gibi cep telefonudur, internettir, whatsapptır, bbmdir falan... Haliyle ezbere hareket ediyorlar. Hatta adres tarifleri bile caddelerdeki ağaçlarla yapılıyor ve birbirlerine insanlar "yarın saat birde caddedeki on birinci ağaçta buluşalım" diyorlar.
Velhasıl Nazım'ın, kaçak yaşadığı zamanlardan birinde yakın ve güvendiği bir ahbabı ile haber gönderiyor sevdiceğine "Gülhane Parkı'ndaki ceviz ağacının altında" buluşmak için. Arkadaşı o kadar da güvenilir bir arkadaş olmadığını kanıtlamak istercesine haber ediyor polise. Nazım gidiyor buluşma noktası olan ceviz ağacının altına ve beklerken uzaktan görüyor polislerin geldiğini, tırmanıyor o ceviz ağacına.
Bilenler bilirler Gülhane Parkı, Topkapı Sarayı'nın bahçesidir bir nevi. Konumu, şuala hani biraz düşününce bütün bir boğaza hakim. Ceviz ağacının tepesinde nazım bir manzaraya bakıyor, bir aşağıdaki cümbüşe. Polisler geliyorlar,aranıyorlar ama bulamıyorlar. sevdiceği geliyor, ağlıyor ama bilmiyor nazım hemen başının üzerinde. Bilenler bilirler ceviz ağacı sağlam budaklı, yapraklı bir ağaçtır. Çocukluğum, bağda ceviz dibinde geçti ellerim kapkara... Başlıyor Nazım oracıkta yazmaya şiirini zihnine;
Başım köpük köpük bulut içim dışım deniz
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Budak budak serham serham ihtiyar bir ceviz
Ne sen bunun farkındasın ne polis farkında
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril
Koparıver gözlerinin gülüm yaşını sil
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var
Yüz bin elle dokunurum sana istanbul'a
Yapraklarım gözlerimdir şaşarak bakarım
Yüz bin gözle seyrederim seni istanbul'u
Yüz bin yürek gibi çarpar çarpar yapraklarım
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında
Dedemin zamanında yaklaşık 1000 tane ektiği ağaçtır. Topla topla bitmiyo sözlük ciğerimiz soluyo. O zamanlar Nasıl bi can sıkıntısıysa hızını alamamış rahmetli.
sözlükte, uzun zamandır yazmayan/ silik olduğuna üzüldüğüm en baba yazarlardan birisi. en son 2008 sonlarında yazmış. kesinlikle, yazdıklarıyla çok leziz bir tat bıraktığı kanısındayım.