konferanslarda, panellerde her daim karşılaşılabilen heyecanlı tiplerin vazgeçilmez alışkanlığıdır. bu tipler soruyu panelden saatler önce kafasında kurar, cevabını bilir veya bir yerden öğrenir, sonra da panelde önlere oturur. soru kısmına geçildiğinde panelin yöneticisi daha sözünü bitirmeden elini kaldırır, adam sözünü bitirmese de elini indirmez ki sıra başkasına geçmesin, soru güme gitmesin ve büyük bir mutlulukla soruyu sorar. cevabı bildiği için ayrı bir haz içindedir zira cevap beklediği formatta gelmezse itirazı hazırdır. ancak cevaba yaptığı her düzeltme ile yanıtı bildiğine dair kendini biraz daha ele verir ve sonunda sorduğu soruyu kendi cevaplar. neden soru sordukları halen anlaşılamamaktadır.
(bkz: kendin pişir kendin ye)
bazı insan modelleri bu soruyu sırf "ben biliyorum" havalarına girmek için sorar. soru sorar, cevap verilir, ondan sonra soruyu soran zat, alır sazı eline "aslında şunun için sormuştum" diyerek başlar ikinci konferansı vermeye. bunlar maçlara alınmayan taraftar misali fişlenmeli ve konferans, sempozyum vs yerlere alınmamalıdır.
(bkz: muhabbete başlama yöntemi) dir. bildiğin konu hakkında soru sorarsın, doğru, yanlış veya hiç cevap alamazsın akabinde sanki konu hakkındaki fikirlerini söylüyormuş gibi anlatmaya başlar, onada fikirlerini sorarsın böylelikle onun hangi şekilde mantık yürüttüğünü ölçmüş ve ölçüyormuş gibi sanarsın.
...
-250'de kiraya verdim mi hacı..ne etti?
-280.
-120'de faturaları say.
-400.
-100'de yol parası.
-500.
-yiyecek içecek için de desen ki hadi 100.
-e 600. gördün işte kalmıyor ki elde avuçta..
-abi sen de matematik biliyorsun ben de bu hikayenin sonunu biliyorum ama böyle oluyor işte.
kendini göstermek için, uzun bir açıklamanın ardından saçma sapan bir şey soruyorsa gıcık edici bir durumdur, özellikle bir eğitim veya konferans ın sonunda bu şahsiyet yüzünden orada tıkılı kalınıyorsa, katli vaciptir.