Bundan 11 sene evvel umut saçlım kiraz kokulu oğlumun cesedine baktım. saçlarını okşayıp, yanaklarına ellerine mekruh buseler kondurdum... Sonracığıma iki üzüm mevsimi evvel hemşiremi gördüm, acıları sönmüş, dudağında tatlı ama hayatta kalma isteği burukluğunda bir tebessüm gördüm... Geçiyor sonra gördüklerin, sene-i devriye ederken zaman anılar renkler kazanıyor.
Elini tutarken son nefesini veren bir yaşlı nene vardı. Kapı komşumdu. Elinden çekilen kanı hissetmiştim, kuru bir dal gibi kalmıştı eli son nefesini verirken. Ve tek gözünden yaş akmıştı. ilginç ve üzücü bir deneyimdi. Ölülerden korkmam, sağ olanlar daha tehlikeli.
Yanımdan bir hışımla geçen motorlu 6 kişinin 2 dakika sonra paramparça olmuş cesetlerini sağda solda görmüştüm.
Biraz duraksayıp frene basmasam trafik olan şeritten yandaki şerite geçen ben olsaydım şimdi bu yazıyı göremeyecektiniz.
ilk defa vahşet ne imiş o zaman idrak ettim.
asayiş jandarmaydım. bir ihbar geldi. intihar vakası. kendini asmış 30lu yaşlarda bir kadın. gittik olay yerine. olay yeri inceleme gelmiş tabi, foto çekiyorlar. biz bakıyoruz arkada öyle. kadını poşetledik işleri bitince.
genç bir kadındı, beyaz tenliydi. çıplaktı. ağzı açık ve kasılmıştı. sanırım can çekişirken öyle kaldı. gözleri yarı açıktı. ama boş bakıyordu. çomarlar laf dinlemeye çalışırken boş boş bakarlar ya anlamsız. öyleydi. sanırım zihin kendini kapatınca gözler boş bakıyor.