Ortada bir doğru yok ama yaşadığımız bu şeylerin doğru olmadığı açık, biz bu yalanı daha doğrusu illüzyonu doğru ve gerçek kabul etmek için çaba gösteriyoruz. Cesare pavese için yaşamın tanımı bu.
Edebiyat dünyasının seçkin üreticilerinden. Yalnızlık hususunda o değin kalmıştır ki "sabaha dek ayna karşısında yalnız hissetmemek için oturuyorum." bile demiştir.
Bu yazar da otel odasında intihar ritüelini çıplak ayaklarını uzatıp ilaç içerek gerçekleştirmiştir.
kafkanın italyan versiyonu haliyle daha iyi versiyonu. çirkin olmanın acısını bütün hayatı boyunca yaşamış ve sonunda pes etmiş insan. kendisini hemingway' den bi tık fazla steinbeck' ten bi tık az severim.
teknik olarak kendisinden daha iyi ve kendisi kadar değer görmeyen hatta kendi vatandaşı olan bir çok yazar okudum. şiir sevmediğim, gerçekçi gelmediği için o perspektiften değerlendirmiyorum belirtmek isterim ayrıca. kendisi biraz gariptir, gariplik de insanlara uzaktan hoş gözükür. anlayamadığın zaman. nasıl bir insan olduğunu tahmin edebiliyorum, yani birisini tanır gibi bir tahmin. söylemek istediklerini doğrudan vermemiştir okuyucularına. genellikle kadınlarla ilgili düşünceleri biraz ön plana çıkarılır, olması da olağan. ona karşı söyleyebileceğim tek bir şey de bununla alakalı olabilir. o da kendisini ve düşüncelerini kadınlardan biraz daha sıyırabilmesini isteme arzusuyla alakalı. inanılmaz yaratıcı ve fantastik hikayeler verebilirdi.
"asıl başarısız insan, büyük işleri gerçekleştiremeyen değil, -bunu kim başarmıştır ki- bir yuva kurmak, bir dostluğu, bir kadınla mutlu bir ilişkiyi sürdürmek, ekmek parasını kazanmak gibi küçük şeylerde başarısızlık gösteren insandır. Başarısızlığın en acısı budur."
demiş, kendi tanımına göre "başarısız" bir insan. yaşama uğraşı adı altındaki günlükleri kesinlikle okunmalı.
Kadınlar konusunda yaşadıkları ve onların ruhuna taktığı acılar, daha doğrusu kelepçeler bakımından kısmen kendimi bulduğum italyan yazar. Ama en önemli farkımız şu; o acılar beni öldürmedi. Aksine egomu öyle bir harladı ki bu olan bitene gülüp bakabiliyorum ve sürekli kendime kızıyorum nasıl izin vermişim diye. Tek sıkıntımsa bir daha asla o kadar saf bir şekilde mutlu olamayacak olmam. kendisiyle 2 duble devirmek isterdim. Kim bilir belki başka zaman...
20. yüzyılın en özgün ve en başarılı italyan yazarlarından birisidir.
Kendisi anti-faşistlerden birisidir.Her zaman faşizme karşı savaştı.Zaman zaman tutuklansada sonunda serbest kaldı.
Birçok önemli ödül aldı ve geleceğin en parlak yazarları arasında gösteriliyordu daha 40 yaşındayken ama o farklı bir yol çizdi.
Birazcık eserlerine bakacaksak Yalnız Kadınlar Arasında ,Ağustosta Tatil,Yoldaş en önemli eserleri arasında gösterilir.Yoldaş'ı okumanızı öneririm.
Edebi kariyerinin doruğunda olmasına rağmen özel hayatı karışıktı. Sonu olmayan aşk ilişkileri onu bunaltmıştı. Ödülü aldıktan sonra Torino'daki bir otel odasında bütün özel kâğıtlarını yok edip, 21 adet uyku hapı alarak intihar etti.
intiharından önceki gün, “Artık sabahı da kaplıyor acı.” diye kısa bir not düştükten sonra 27 Mayıs'ta günlüğüne şunları yazmıştır:
" ’48-’49′daki mutluluğumun hesabı görüldü. Bu soylu mutluluğun gerisinde şu vardı: Güçsüzlüğüm ve hiçbirşeye bağlanmayışım. Şimdi, kendime göre, girdabın içine girdim; güçsüzlüğümü seyrediyor, onu iliklerimde hissediyorum, beni ezen siyasal sorumluluğu yüklenemiyorum. Bunun tek çözümü var: intihar. " Cesare Pavese – 27 Mayıs 1950
kadınlar kendilerini güçsüz olana bir ödül, güçlü olana bir eşya gibi sunarlar. Demiş. Bu lafa rağmen böyle davranıp bu herifi haklı çıkaran kadınlara da diyecek laf yok.
1935-50 yılları arasındaki günlüklerini Yaşama Uğraşı adlı eserinde birleştirmiştir. Bilhassa öyküleri muhteşemdir. Ayrıca Calvino ile yakın dostluğundan dolayı 2x sevdiğim italyan.
günlükleri mutlaka okunası yazar. yaşama uğraşı adı ile kitaplaştırılmıştır. umutsuz bir aşık, melankolik bir romantiktir. okudukça içinize işleyen bir acısı vardır.
zaten sonunda intihar etmiştir.
"yeryüzünün en büyük azabı, bir şeyler var etme gücünüz var iken birşey başaramamaktır" demiştir.
okuyun efendim bu abimizi.
intihar edesiniz gelir.
Bu sözlükte ilk kez yazar olduğumda başka bir hesaptan anın görüntüsü başlığına koyduğum kitabın sahibi... Yıllarca düşünüp anlam veremediğiniz duyguları tek cümlede önünüze seren, nasıl oluyorsa sanatından ve güzelliğinden hiçbir şey kaybetmeyen adam. Çocukluğumdan beri, belki de Antoine Doinel kadar çelişkilerimin ve ruh bölünmelerimin karakterime etkisini en yakından izlemiş, defalarca parçalanmama şahit olmuş ve zaman zaman edebi kariyerime gölge düşüreceği için sinirlendiğim; yine acımasız zamanın monotonuyla ve yıllar, çok uzun yıllar, lisanlar, milletler, savaşlar, insanlar ve sevgililerle ayrı düştüğüm sayılı dostlarımdan biri, ruh eşim... Pavese ki ekmeğini yiyen Türk yazar taifesinin anlatısından çok uzak, kavraması zor ve bir o kadar şaşırtıcı insan. Kendi ölümüne sebep olan yazın tutkusu, nasıl oluyor, sizi hayata bağlayabiliyor...
"intiharı düşünen biri için en kötü şey kendini öldürmesi değil, bunu düşünüp yapmamasıdır. intihar düşüncesine, bir alışkanlık haline gelen intihar düşüncesine yol açan manevi çöküntü kadar aşağılık bir şey yoktur. Sorumluluk, vicdan, irade gelişigüzel yüzüp durur bu ölü denizde, sulara gömülse bile rastgele bir akıntıyla yeniden ortaya çıkar.
Asıl başarısız insan, büyük işleri gerçekleştiremeyen değil, bunu kim başarmıştır ki bir yuva kurmak, bir dostluğu, bir kadınla mutlu bir ilişkiyi sürdürmek, ekmek parasını kazanmak gibi küçük şeylerde başarısızlık gösteren insandır. Başarısızlığın en acısı budur."
tezer özlünün "Yaşamın ucuna yolculuk" kitabı ile uzun zamandır aradığım bir avrupa gezi rotası ayarlamış oldum
,son durak pavese olucak
önce prag'da kafka'nın mezarı ziyaret edilecek
sonra italya'ya geçilip pavese'in büyüdüğü şehir olan st. stefano belbo'da mısır tarlalarına doya doya bakılacak
sonra trento'ya geçilicek ve Hotel Roma'da 305 numaralı oda kiralanacak,pavese bu odada intihar etmiştir , 22 uyku ilacı almış ve "artık yazmak yok ,eylem" yazıp sonsuz uykuya dalmıştır, bu oda ziyarete olduğu gibi kullanıma da açıktır ve herhangi bir fiyat farkı da yoktur ,
'' '48-'49 daki mutluluğumun hesabı görüldü. bu soylu mutluluğun gerisinde şu vardı: güçsüzlüğüm ve hiçbir şeye bağlanmayışım. şimdi, kendime göre, girdabın içine girdim; güçsüzlüğümü seyrediyor, onu iliklerimde hissediyorum, beni ezen siyasal sorumluluğu yüklenemiyorum. bunun tek çözümü var: intihar. "
sözlerini yazarak 65 yıl önce bugün intihar eden yazar.
"...günün tüm izleri, yamaçlar, ağaçlar, üzüm bağları, tepeler üzerinde renksiz ve ölüydü ve yaşam yalnız rüzgar, yalnız gökyüzü, yalnız yapraklar ve yalnız hiçti."
""all is the same
times has gone by
some day you come
some day you'll die.
some one has died
long time ago."