Ortadoğu’da yaşam suya muhtaç ve bundan dolayı da yaşamın izleri hâlâ su kenarlarında yeşeriyor. Cerablus’dan başlayarak suyun kontrolünü kim eline alırsa aslında Suriye’nin kontrolünü de o eline alacaktır. Yaşamın anahtarı Fırat aynı zamanda Suriye’nin de anahtarı olacak.
işte bu kritik bölge Cerablus şu an DAEŞ’ın kontrolünde. Başlangıçta DAEŞ, Cerablus’tan Azez’e kadar olan 90 kilometrelik bölümü kontrol altına almıştı. Şu anda ise, Özgür Suriye Ordusu’nun koalisyon güçleri ve Türkiye’den aldığı destek sayesinde, DAEŞ’in kontrol ettiği bölge 70 kilometrelik bir alana dönüştü. PYD ise farklı isim değişiklikleri ile Cerablus’un güneyinden bölgeye ilerlemeye devam ediyor. Türkiye ise hemen güneyinde PKK kontrolünde bir koridor olmasını istemiyor. ikinci Dünya Savaşı’ndaki gibi ‘Berlin’e ABD mi yoksa Sovyetler Birliği mi girecek?’ sorusu çevresinde dönen mücadelenin bir benzeri bugün Cerablus üzerinde yapılıyor.
Bütün aktörlerin yakından takip ettiği bu bölgenin önemi sanırım bir tek Türkiye kamuoyu tarafından anlaşılmadı. Bırakın geçmişte ne olduğunu anlamaya çalışmayı bugün bile olanlarla ilgilenmiyoruz. Bu anlaşılmama durumu da işin açıkçası Hükümet’i bölge ile ilgili çalışmalarını örtülü yapma gayreti içerisine itiyor. Herkesin ilgilendiği ama bizim yüz vermediğimiz toprakların önümüzdeki dönemin anahtarı ve yaşam kilidi olduğu geç anlaşılacak ama o zaman da yeni Lawrence’ların hikâyesini yazacağız.
daha üzerinden 24 saat bile geçmemiş olduğu halde düşmek üzere olan şehir. tahminen %40 kadarı türk askeri ve özgür suriye ordusu kontrolüne geçmiştir. ışid hızlı şekilde geri çekilmektedir.
abd pyd'nin fırat'ın doğusuna geçmesi gerektiği şeklinde uyarısını yapmıştır. bu zamana düzensiz ordulara karşı başarı kazanan pkklıları tankı, uçağı ve topu ile türk ordusuna karşı ne derece cesaret gösterebileceğini zaman gösterecek.
G20 zirvesinden sonra muhtemelen Türkiye'nin ABD ve bazı müttefikleriyle kara harekatı yapacağı, IŞiD kontrolünde bulunan, Suriye'nin kuzeyindeki bölge.
hazır fırsat bulmuşken kimsenin değinmediği bir konuya da parmak basmak istiyorum.
Son zamanlarda Arap-islam dünyasında çokça bahsedilen, fısır fısır, kulaktan kulağa dolaşan ve hadislere dayandırılan bir ahiret senaryosunun da burada vuku bulacağı söyleniyor. Senaryo aşağıdaki gibidir:
Sıhhatinde herhangi bir sıkıntı bulunmayan hadislere göre, "Ahir zamanda Irak'ta, Şam'da (Suriye) ve Yemen'de fitne dolu kanlı savaşlar yaşanacak. buralarda savaş çıktığında siyah bayraklıların bulunduğu Şam tarafında yer almak gerekiyor (Suriye'de IŞiD ve Nusra farklı modellerde olmakla beraber siyah bayrak kullanan iki gruptur)
Senaryo çok çetrefilli, geçişli yoruma açık rivayetlerle dolu olmakla birlikte şu kısmı çok can alıcıdır:
"Beni Asfar veya Rumlar, (rivayetler beni asfarın ruslar ve Avrupalılar olduğunu, rumların da türkler dahil hristiyan dünyası ve bölge halkı için kullanıldığını belirtir) amak'a (Adana-Gaziantep bölgesi/Halep) ve dabık'a (cerablus'taki bir mevki) inmeden kıyamet kopmaz. Rumlar ve beni asfar dabıka vardıklarında karşılarında yeryüzünün en hayırlılarından oluşan müslüman bir ordu bulurlar (ışid kendisine yoruyor bunu).
Şamda bulunan, ama bölük pörçük diğer müslümanlar ise beni asfar ve rumların birleştiğini görünce, hayırlılar ordusunun yanına geçerler.
iki taraf dabıkta (cerablus) bir araya gelince şerliler (beni asfar ve rumlar) müslümanlara: 'sizinle problemimiz yok, bize sadece daha önce bizden olup karşı tarafa geçerek ihanet edenleri verin' derler. (ışid, bunu da çok fazla yabancı, yani daha önce hristiyan olan, ruslar, amerikalılar, avrupalılar ve türklerin kendi bünyesinde yer almasına yoruyor)
müslümanlar teklifi kabul etmez ve savaş çıkar, müslümanların üçte biri ölür ama imanlarında sıkıntı olduğu için niyazi olur, üçte biri ölür ve şehit olur son üçte bir ise savaşı kazanır ve muzaffer olur.
Senaryo bu şekilde, şimdi burada bizimkilerin cerablusa yönelik bir operasyona girmeden bunları da göz önünde bulundurması gerekiyor. aksi takdirde cihad yanlısı binlerce körfezli iş adamının paralarıyla, bu hadislere ve oluşturulan senaryoya inanan binlerce kişi sadece suriyedeki çatışmalarda değil, içeride ve dışarıda Türkiye'yi hedef alması işten bile olmaz.
ışid ve el-kaidenin birleşmesi hatta cihad ettiğini söyleyen diğer bütün savaşçı grupların birleşmesi ve türkiyeyi de diğer avrupa ve batı ülkeleriyle beraber hedef alma ihtimalinden bahsediyoruz.
ben bunu burada düşünüp yazdıysam, herhalde başkaları da düşünmüştür diyorum vesselam...
