komple kominikasyonu sevmeyen insan ile bağı vardır. insanlara dokunarak, birebir iletişim halinde olmayı seven metabolizmadır. ayrıca gsm operatorlerinin sevmediği, nefret ettiği kitledir.
kesinlikle nokia 8800 kullanan insandır. o özellikler ne lan öyle 3.15 megapixel kamera (fotoğraf mı çekiyor çöpadam mı çiziyor belli değil), 150 gram ağırlık (oha artık yanımızda telefon mu taşıyoruz yoksa civa mı belli değil), metal dış yüzeyi (metalden korksam trene binmezdim ulan!), vs.. insan telefon mu kullanıyor yoksa databank mı belli değil!
özgürlüğünün kısıtlandığını hisseden insanın ani bir kararla cep telefonu kullanmayı bırakması ne rahatlatıcı bir durumdur.
hiç beklemediğiniz bir anda gelen çağrı ya da mesaj bütün planlarınızı alt üst eder, yalnız kalmak istiyorken kalamazsınız bir türlü çünkü telefonun diğer ucunda genelde biri vardır. aynı rahmetli barış manço' nun domates biber patlıcan şarkısının hikayesi gibi.
ayrıca ne fatura-kontör derdiniz, ne sapık derdiniz kalır onsuz hayatınızda...
cep telefonu sevmek için bir neden yok aslında... size ulaşmak isteyen zaten ulaşır.
işin özünde kimse sevmez haybeden bir ağırlık taşıyıp, her an ulaşılabilmeyi ancak hayat şartları bizi buna mecbu etmektedir. arada sırada cep telefonunu evde bırakıp dışarı çıkmak ya da kapatıp evde kitap okuyarak vakit geçirmek iyi gelir. tabi kapatınca bütün işleriniz felç oluyorsa, yapılmaması gerekir. zira 1-2 saatlik rahatlama için yapılan iş, bu sürenin ardından 4-5 saat işleri çözmeye uğraşmakla geçince işin esprisi kaçıyor.
herşeyden sıkıldığı için faturayı telefona ve telefonun ucundakilere kesen insandır. böyleleri kapatır biraz telefonu kafa dinler sonra yine açarlar. *