en iyisini yapmaktır. rahat yaşamaktır. telefonun varsa eğer "aceba mesaj geldi mi? aceba o aradı mı? bu sordu mu bunları düşünmekten çalışmaya fırsat kalmaz. en iyisi telefonsuz yaşamak.
ösym nin sınavlarına son zamanlarda girmiş olanların en azından bir günlüğüne tattığı duygudur. tabi yanında parasız kalmak, saatlerce bilmediğin yerlerde aç susuz kalmak durumunda olmak, sınava giderken saati bile bilememek gibi durumlar da bonustur. *
çok da zor değildir. telefonum bozulduğundan dolayı geçen ay 30 gün telefonsuz dolaştım. ilk birkaç gün saate bakamamak beni zorladı ama onun dışında hiç sorun olmadı. arayanımız yok ki zaten
18 yaşındayken 1 yıl boyunca telefonum olmadı. Çok zor sıkıcı. Bir şey oluyor kimseyi aramıyorsun. Cocuk gibi surekli başkalarından istemeye de utanıyorsun.
(bkz: özgürlük) nerede kaldın diye iki de bir de aramayamayacak baba ve anne.
bugün neden mesaj atmadın diye soramayacak bir sevgili.
gelirken şunu al demeyecek bir abla.
arkadaşlar seni dışarı çağırmak için aradığında
- gelmeyeceğim.
diye cevap verdiğinde küsmeyecek olan arkadaşlar.
(bkz: kafa nereye biz oraya)
Geçen sene telefonum kırılmıştı alacak param da olmadığı için 3 ay boyunca telefonsuz yaşadım. Her gece sabaha kadar pubg mobile oynayan ve bağımlısı olan ben 3 ay boyunca unuttum o zamanlar oyun yüzünden de biraz asosyallik vardı ama o 3 ay kadar mutlu olduğum kadar hiçbir zaman mutlu olmamıştım..
zor günlerdir ama daha içten daha mücadele isteyen günlerdir.
o günlerde 6 arkadaş buluşmaya karar vercekleri zaman ev telefonlarından aranırlardı. çocuk evde olmazdı telefona annesi çıkardı. elemanın annesine not bırakılırdı. arasın denirdi. olmadı buluşma ile ilgili yer ve saat konusunda not bırakılırdı.
yer ve saat belli. kadıköyde eminönü iskelesinin orda saat:14:00'da.
buluşma yerine ilk giden arkadaş ta bir gerginlik başlar acaba herkes gelicek mi? yanlış anlaşılma oldumu saat konusunda. derken arkadaşın biri çıkar gelir. biraz rahatlanmıştır. saat bu sırada tam 14:00'dır.
bakış açısını değiştircek olursak. eleman otobüstedir henüz. 14'e binnmiş buluşma yerine doğru gidiyordur. ondada bir endişe başlar. sanırım yetişemeyeceğim. acaba beni bekliyecekler mi? gitmişlermidir? gittilerse oradan nereye geçmiş olabilirler? gibi endişe verici sorular ardı arkasına gelmeye başlar.
diğer tarafa dönüyoruz...sayı 3'e ulaşmıştır 10 dk. geçmiştir. abi gelcekmi acaba bunlar... gelemicek heralde bi aksilik çıkmış olmalı... trafiktendir heralde 20 dk. daha bekleyelim gelen olmazsa dağılırız...
14:30'da sayı 5'e ulaşmıştır. artık daha fazla beklememeye karar verilir ve gelmeyen arkadaş kafalarda soru işaretleri bırakarak yollarına devam edilir.
bakış açısını değiştirelim....
6. adamımız evden çıkar kadıköy'e buluşma yerine doğru yol alır. ancak evden erken çıktığını düşünür. mağazaları gezmeye başlar... derken mağazanın birinde fazlaca takılmaya başlar, çünkü harikulade bir kız görmüştür. müthiş etkilenmiştir. bir yolunu bulup bu kızı kündeye getirmelidir. kızda boş değildir çocuğa karşı ancak armut piş azıma düş olmaz. çocuk lugatındaki bütün iletişim yollarını ve cümlelerini sarfederek kızdan randevuyu koparır. kız birazdan öğle arasına çıkacaktır ve beraber bişiyler yiyeceklerdir...
işte cep telefonu olmadan yaşamak arkadaşları daha çok merak ettirir. işin içine samimi bir merak girer. buluşmalar daha çetrefilli ancak daha lezzetlidir. gelmeyenin hikayesi heycanla beklenir... daha merak uyandırıcıdır. bazen gerilimdir. kimse gelmiyecekmi yoksa randevu saati değişti bana ulaşamadılar mı evi aradılarsa annem evde yoktu?
çok güzel bir şeydir. cep telefonuyla ulaşmak istediğiniz tek kişi yanınızdaysa, fırlatırsınız bi tarafa. ve bir daha kimse tarafından ulaşılmak istemezsiniz. cep telefonun sizi ne kadar yorduğunu farkedersiniz.