sözlükten uçurulmuş yazar. atılmış uludağ sözlük'ten. cennetten kovulduğu gibi buradan da şutlanmış. uçmuş, bitmiş, kül olmuş. yani yok artık kendisi bu zeminde. bitti. olmadığından kendisine yöneltilen iddiaların gerçek ya da gerçek dışı olduğu konusunda yorum yapamaz artık, bunlara ilişkin bir açıklama getiremez. çünkü adamın cevap verme hakkı yok. adam suskunluğa mahkum, sessizliğe mecbur. dilsiz bu ortamda.
her yazarın gidişi bir eksikliktir. her gidiş bir kayıptır. uçurulan yazarlar elbet bu sözlüğün bir parçasıdır. yüzüne söylemediğimiz, yüreğine haykıramadığınız bir yazarın arkasından asla konuşmayın, ki delillendiremediğiniz iddialar savurmayın. iddia sahibi mutlak iddiasını belgelemekle yükümlüdür. bunu yapmazsa düşeceği çukur hep bellidir. (bkz: müfteri)
öyle de abicim daha ne skime adamın arkasından desteksiz ve mesnetsiz atıp tutuyorsunuz? madem bu kadar kin duyguluydunuz da o halde cennetten kovulan henüz buradayken ve cevap hakkı varken niçin kuyruk acınızı yüzüne karşı yansıtmadınız, ne diye susup sözlükten gönderilmesini sinsice beklediniz?
bu mudur yazarlık etiğiniz, insanlığınız?
bu mudur aq adamlığınız, erdeminiz, faziletiniz, terbiyeniz?
gece vakti çöken o his işte evet o his cennetten kovulanın entrylerini arzuluyordu. o kadar keyifliydi ki burnu sızlıyordu arama butonuna -cennetten kovulan.. ismini yazarken. üçüncü nesil silik yazısıyla beyninden vurulmuşa döndü.
sözlüğün menfaatini düşünen moderatörlerin işi olduğunu sanmıyorum. gerçi hoş, cennetten kovulan zaten ağır geliyordu sözlüğe. artık kitaplarından takip ederiz biz onu.
dokuz koy hikayesi... kovulan kovandir aslinda.
" ne haliniz varsa gorun ulan...!"
araf`ta yer var kardesim, her yere hakim ve denize nazir... yolun acik olsun...
moderasyona "salakça bir hareket bu yaptığınız" ve "bu sözlükten bir halt olmaz" dediğimden çaylaktım uzun süredir. gidişinde burada olsaydım bir şeyler yazardım. hatta feci bir ayaklanma da başlatırdım. lise yıllarımı anımsatan kalitedeki yazarların varlığı sahiden sözlüğü b.k etti. neyse sonuçta dönmüş burada. yapacak bir şey de yok. bilmesi gereken tek şey; eğer burada olsaydım kesinlikle bu olayı görmemezlikten gelmezdim.
cennetten kovulduğu gün, bugün işte. doğduğunda kovulmuştu, iyi de olmuş hani.
yanımda olmadığı zamanlarda bile, arayıp ağlayabildiğim nadir insanlardan. iyi ki var. bir yıl daha geçti gitti ömrümüzün kalanından. artık yapılması gereken sadece takvim yapraklarının koparılmaması...
onun bir etkisi olmayacak ama, hiçbir şey yapmamaktan iyidir heralde.
gidişinin kimseyi enterese etmediği yazar;
biz sana dedik değil mi aldanma ehihihi süper yazıyosun abi lere diye. hepsi samimi içten olabilir. neyi değiştirir. en güzel satırlarını mavi mürekkeple yazmak varken uçucu siyaha mahkum oluyorsun burada.
kinyas ve kayra dan fazla etkilenen yazardır. bir ara onlardan biri olduğunu düşündüm. hatta kitabın yazarı bile olabilir diye düşündüm. çok temiz kalpli biri. tüm güzellikleri hak ediyor.
YAĞMURDAN iKi DAMLA, KULAKLARINDA KÜPE..
TENiN SABAH GÜNEŞiNDE BUĞDAY RENGi..
GÖZLERiNDE KIVRANAN DERiN SiYAHi iSTEK,
BiRAZ EĞ BAŞINI, HAFiFÇE GÜLÜMSE, OLDU..
IŞIK UYGUN, HARiKA BiR FOTOĞRAF OLACAK BU,
BiR DE FONDA ŞU CÜZZAMLI AŞK TUTKUN OLMASA..
AH KURUMUŞ DENiZ TOPRAĞINDA;
KILÇIĞI ALINMIŞ AŞIK çocuk,
YiNE DE SEViYORUZ SENi, SAKIN KIPIRDAMA.. **
gidişinin üzerine birkaç kelam edelim sevgili dostumuzun.
kendisiyle çok sık olmayan mesajlaşmalar ve ankara'ya geldiğinde benim 1453 farklı iş ve sorunumun üst üste gelmesi sebebiyle görüşememiş olmamız dışında bir ilişkim, irtibatım, yakınlığım yok, ama iki çift kelam etmezsem de ayıbı benim olur.
öncelikle şunu söyleyeyim, ben cennetten kovulan'ın tarzını sevmem, hatta hiç sevmem. üzerine yazdığı; aşkı, insanı, hayatı çözümlemesi ilgimi çekmiyor, belki kendi hayatımda ben de bunu yapıyorum ama çok başka bir anlayışla, bambaşka bir tarzda. ben üslubunu bile sevmem cennetten kovulan'ın. mamafih bir üslubu haiz oluşu da bittabi takdire şayan, amin.
yanlış anlaşılmasın, bir yazar olarak kötüdür demiyorum, elbette iyi bir yazar, fanatikleri bile var, biliyorum. e zaten iyi yazarın böylesi bir çelişkisi vardır, ya çok sevilirsin ya hiç.
entry'e şöyle bir baktım da herife direk sövmüşüm gibi, yok o tahmin ediyordur benim zaten çok normal bi tip olmadığımı, hoşuna bile gitmiştir.
ve son olarak kitabını alıcam mutlaka. ama okumam. okursam da bi başını, bi sonunu okurum, tamam.
cennetin kapısında görüşürüz.(sen kovulurken, ben giriyor olacağım. beklerim senin çıkmanı, sonra girerim, metro hesabı, bilinçli vatandaş hesabı, eyvallah hesabı, getirir misin hesabı).
edit: arkadaş üslup ve hatta yazı hırsızı çıktı. sikseler para verip almam kitabını falan, direk çalarım.