Bugün izlediğim bir videoda cennetten daha güzel bir yerin olduğunu öğrendim. Bu yer Allah'ın yanındaki meclistir.
işte bahsedilen yere giden gencin hikayesi:
Hikâye edildiğine göre Zunnun’ül Misri (rehimehullahu) bir gün Mescid-i Haram’a girer. sütunlardan birinin altinda çirilçiplak, yerde yatan hasta bir delikanli görür, delikanli yanik bir sesle inlemektedir. Bundan sonrasini Seyh’in kendisinde dinleyelim:
«Yanıne sokuldum, seiâm verdim ve «ey delikanli. sen kimsin» diye sordum. «ben asik bir garibim» diye cevap verdi. Ne demek istedigini anlamistim, «ben de senin gibiyim» dedim. Bu sirada aglamaya basladi, onun ağlamasi beni de aglatti. Bana «sen de mi agliyorsun» diye sordu, «ben de senin gibiyim» diye karsilik verdim. Bunun üzerine daha yüksek bir sesle aglamaya basladi ve gür yüksek bir nara atti, hemencecik ruhunu teslim etti.
Elbisemi üzerine örttüm, kefen bulmak için yerimden ayrildim, kefen satin alip dönünce onu yerinde bulamadim. Saskinlik içinde «sübhanallah» dedim. Bu sirada kulağima bir ses geldi, söyle diyordu: «Ey Zün-nun! O öyle bir garibdir ki, onu dünyada seytan aradi bulamadi. Malik aradi, bulamadı, cennette Rıdvan aradı, o da bulamadi.» «O nerededir?» diye seslendim. Kulağima su cevap geldi: «Samimi muhabbeti, çok ibadet etmesi ve hatasindan derhal tevbe etmesi sayesinde Muktedir Malik’in (ulu Allah’in) yaninda sadekat koltugundadir.(Zehr-ur Riyaz)
o değil esas soru şudur: bedava yer var mı? el cevap: yok. dünyada bile yaşamak için belki bir gayret gerekir iken misal cennetin ucuz yada bedava olduğunu tahayyül etmek abesle iştigaldir. herkes cenneti ister amma velakin kimse ölmek istemez. sanki dünyada hep kalacakmış hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya devam eder. cennet için calışmaz ama cennetin hayaliyle yaşar. neyin karşılığında cenneti satın aldın? bugün Allah için ne yaptın? hangi fakiri doyurdun? hangi garibi giydirdin? hangi yetimi sevindirdin? hangi öksüze kimsesize çaresize zavallıya yardım ettin? kime sahip çıktın? kime iyilik ettin? kime hayır hasenat yaptın? ne amel işledin? hangi kötülükten kaçtın? ne kadar sabrettin? ne kadar hamdettin? ne kadar şükrettin? Allah'tan razı oldun mu? peki allahı razı edebildin mi? dinini öğrendin mi? cenneti kazanmanın ilk şartının iman olduğunu allahın rızasını kazanmak olduğunu kul hakkına riayet etmek olduğunu güvenilirlik olduğunu ahlak olduğunu adalet olduğunu merhamet olduğunu ibadet olduğunu bilir ama yapmaz. günahları haramları terketmek lazım olduğunu da bilir ama ne haramları ne günahları terkeder. canının her istediğini yapar kafasına göre yaşar nefsine uyar Allah'ı peygamberi dinlemez. zalimlerin cennete giremeyeceği gerçeğini de bilir ama önce kendi nefsine zulmetmekten dahi geri kalmaz. insanoğlu gerçekten çok garip bir varlıktır. hem acelecidir hemde nankördür. üzerindeki en büyük hak sahibinin yaradanı olduğu ve tüm nimetlerin de Allah'tan geldiğini bildiği halde yine ona kulluk etmez dinine uymaz şükretmez. başına gelenlere sabretmez, yaşadığı hayatta ve yaptığı işlerde rızayı ilahiyi aramaz ama hala cenneti bekler otobüs bekler gibi. bekle bekle gelir. öyle yattığın yerden beklerken gelirse haber ver de beraber gidelim o cennete. nasıl bu kadar eminsin? cenneti buldun da daha güzeli kusur kaldı..