kutsal kitabımız böyle bir şeyi kabul eder hemde bildiğimiz şarap yani başka bir şey değil ama insanlar kabul etmez bunu, neden kabul etmediklerini anlamakta zor değil !
sonsuz mutluluğa ulaşmak için, fedakarlık gerekir. Şarap burda günah, burda haram. Cennette olmasına gerek yok. Huri yalnızca 250 gram değildir. Estetik denen bir şey var. Burdaki günahlar, yasaklar orada da yasak olacak diye bir şey yok. Sonsuz mutluluk dedik. Şarap ve kadın mutluluk vermez mi?
Marx'ın Das Kapital'de devrimden sonra herkesin "Patron" olacağını vaadetmesi gibidir.
Eger bir insan, zihninin mevcut donanımıyla bir uhrevi yaşam alanı hayal ederse ancak bu kadar olur.
Üstelik bunun kutsal kitapta geçmesi ayrı bir problem.
Bir cennet öyle bir yer olmalıdırki; bir insan kendi bilgi birikimiyle orayı bir türlü tarif edememelidir. Ama bakıyoruz ayet sıradan dünyevi zevklerle, yiyecek ve içeceklerle tarif ediyor orayı ki bunlar Allah'ın kelamıdır.*
Eğer bir insan dünyevi hayatında bu zevkleri, lezzetleri zaten doyasıya tattıysa ona cennette ne verilecek peki? He şöyle denilebilir, cennet bir şekilde tasvir edilmeliydi insanlar kavrayabilsin diye de bildikleri şeylere benzetildi cennet nimetleri. Fakat fikrimce bir tanrı bu kadar pragmatik düşünmez.
görüleceği üzere ilgili ayette "min hamrin" deniyor ki "hamr" şaraptır. "efendim cennet şarabı şöyledir, cennet sütü böyledir" gibi lafların hiçbir manası yok. sonuçta aynı ayette süt akan nehir de vaat edilmiş, şarap akan nehir de... ikisi aynı şey olsaydı ayrı ayrı sayılmazlardı elbette.
hadi cennet sütünün ve şarabının dünyadakilerden farklı olduğunu kabul edelim. farklılarsa da ayrı ayrı anlamlarını ortadan kaldıracak kadar farklı olamazlar elbette. cennet sütü ve şarabı dünyadakilerden daha lezzetli olabilir ama allah'ın vaadinin yerine gelmesi için sonuçta cennet sütünün bir nevi süt, cennet şarabının da bir nevi şarap olması icap eder. alkolsüz şarap da olmayacağına göre...