tüm büyük alimlere olan saygımı onlarda insan durumuna düşürmüş olan kuran yorumudur. açıklamak gerekirse:
nebe suresinin 31-34 ayetlerinde cennet bahçelerinden bahsetmektedir. diyaneti güvenilir kaynak olarak görüp oradan alırsak karşımıza şu çıkıyor "Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır."
tüm alimler meallerinde aynı şeyi yazarken bir kelimeye gelip takılmışlar ve herkes kendince yorum yapmaya başlamış. o kelimede "ve kevaıbe" işte dananın kuyruğunun koptuğu noktada burası.
arapçanın en büyük özelliği bir kelimenin birden fazla anlamının olması. örnek vermek gerekirse hurma aynı zamanda kadın da demektir. arabistanda taksiye binip "hurma pazarına götür beni" derseniz "kadın satılan yere götür" demiş olursunuz. o yüzden cümlenize dikkat etmek zorundasınızdır. konumuza geri dönersek bu "kevaıbe" kelimesinin de birden çok anlamı vardır. bunlardan biride "yeni gelişmeye başlamış göğüstür". bir diğeri ise "yeni çıkmaya büyümeye başlamış üzüm tanesidir." benim büyük dindar alimlerim ise bu ayeti "tanrı bize meme vaad ediyor" diyerek erkek kafasıyla sanki bu din sadece erkeklere gönderilmiş gibi yorumlayıp kitaplarına yazmışlardır. bir allahın kuluda demiyorki "yav kardeşim cennetteki meyve bahçelerinden bahsederken konu birden niye memeye dönüyor sonra tekrar bahçelerden devam ediyor" diye. herkes o büyük bir alim deyip kopyala yapıştır yapıp günümüze kadar kuranı böyle anlatmaya çalışmışlardır.