cennet kutsal,yüce ve her insanın işine gelen bir kavramdır fakat zihniyeti bozuk kimseler tarafından sanki bir kerhaneymiş gibi anlatılıp adına leke sürülmektedir.cennet var ise kimin oraya gideceğini ve orada neler olduğunu sizi gibi benim gibi dallamalar bilemez ancak ve ancak allah bilebilir bunu.
Kur'an'da cevabı mevcut olan sorudur.
Dünyadaki kocalarını, şarap ırmaklarından içip, huri ve gılmanlarla alem yaparken izlemenin verdiği muhteşem tatmin duygusu.
Siz ne sanmıştınız bacılar?
yiyip yiyip kilo almayacaklar. daha ne olsun ? yaşlanma ,selülit , kırışıklık yok. ağda , regl ağrısı yok. depresyon yok ama diledikleri kadar nutella gömebilecekler.
kadınların isterse dini nikahta boşama hakkı olduğunu "evlilik zarar görmesin" diye 21.yy da açıklayan din adamları, onu da kıyamete yakın ancak açıklarlar dediğim sorunsal.
Erkeklere huri kızlara bisey yok kocaları yeter mantığındansa huri dediginiz kavram bir hizmetkar olabilir. Kadınada erkeğede hizmet eden cinsiyetsiz bir varlık yani. seks evli çifler arasında ve bekarlarda orda evlenirse burdaki gibi.bir sorun kalmazdı. Yani bizim bildigimiz düzeni allahın kurduğuna inanmıyorum. Düşününce çok saçma geliyor.
huri, temiz hizmetkar anlamına gelir, bakire fahişe değil. allah'ın cenneti kerane değil ya. huri meselesi kuran'ın yaziya geçirilmesinden 200 yıl sonra ortaya çıkmış bir düşünce.
sokrates'ten filan dem vuranların, "efendim sen (veya din) çocukken ölene hizmetçiliği uygun görüyorsun" dediğimi iddia etmesine vesile olan mevzudur.
bilmiyorsan öğren: dinen çocukların cennetteki durumu çok tartışmalı bir mevzudur. "hizmetçilik" sadece bazı alimlere göre, gayr-ı müslim çocukları için uygun görülen bir cennet halidir. doğrudan diğer cennetlikler gibi cennetlik olacaklarını veya ruhlarının yok olacağını söyleyenler ve daha başka alternatifleri dile getirenler de var...
dolayısıyla dinin ne dediğinin çok açık olmadığı bir konuda "din şunu demiştir" demem mümkün değil...
ama "sen dedin" diyorum ki dedin... eleştirilerim ise aynen geçerlidir.
bilgi ve biyolojik ilerlemenin arzuları ve dolayısıyla karakterin kendisini şekillendirdiğini anlayamayanlar olaya halâ salt kendi sığ dünyalarından bakmakta ısrar etmektedirler.
cennette bir kişinin diğer kişiden daha rahat hissedeceği gibi bir sav ortaya koyamayacağımız bu kadar net bir şekilde ortadayken halâ "sen nereden biliyorsun" triplerine girerek ve güya daha insancıl olduğunu vurgulamaya çalışarak "kimse hizmetçi olmamalılıdır" demeye getirmekteler konuyu.
esasında ancak analitik bir düşünce ile bildikçe sorumluluğun, arzuların ve sorunların arttığını, bu durumda daha da fazla riskle imtihanın büyüdüğünü anlayabilen bir kişi sığır olmaktan kurtulabilecektir, gerisi yavan bir düşünceyle yaşamaya devam edebilir ve "ha demek sen (veya bu din) çocukken ölene hizmetçiliği uygun görüyorsun" diye aşırı sığ argümanlar üretebilirler.
bu gibi kişilere sokrates'ın savunmasını okutsanız "benca hiç iyi savunamamış çok aptal biri bencaaa ehehieh" diye yavanlıklarına devam ederler.
Neden sorunsal oluyorki erkeklerin nasıl arzuları varsa kadınlarında var.aşın bunları allah kadınları hele anneleri çok sever kafanızı yormayın size kalsa töre cinayetinide cennete götürmeye kalkarsınız.
kimisinin üç yaşındaki çocuğun nasıl hizmetçilik yapacağını anlatmasına vesile olan mevzudur.
yahu üç yaşında çocuk neyin hizmetini yapacak? hadi diyelim ki, bazı rivayetlere uygun olarak, cennette dünyamızdaki 30 - 33 yaşa tekabül edecek şekilde halk edilsin. aklı üç yaşında mı olacak? olmayacaksa o akıl neyle doldurulacak? bilinci, hizmetçilik etmenin, hizmet edilmekten daha sıkıntılı bir şey olacağını anlamaya yetmeyecek mi?
ne yazık ki böyle bir konuda bile klasik bir yandaş taktiğiyle karşı karşıya kalıyoruz! mealen "efendim halka tepeden bakıyorlar" demeye getiriyorlar!.. niye ki sözde hizmetçiliği aşağılamışım!.. yahu aşağılamak başka şeydir, durum tespiti başka şey... evet, bir hizmetçiye sorarsan, elbette ki hizmet edilenin yerinde olmak ister. bu gerçeğin şunu bunu aşağı görmekle ne alakası var?
kimileri, bilgi ve biyolojik ilerlemenin artışıyla arzuların arttığını halâ farkedemediği için sadece zırvalarlar. kanaatkarlığın, bilgi ve arzuya dayalı olduğunu anlamaları bir aptal için biraz zaman alabilir. tefekkür şart.
çocukken ölene hizmetçiliği uygun görecekse, bu senin hizmetçiliği "alt kademe" görmenden dolayı "hizmetçi olan kişiyi" kötü hissettirecek değildir muhtemelen.. misal şuan tartıştığımız konuyu 3 yaşındaki çocuk anlamıyorsa, öldükten sonra da sonsuza kadar da bu konuyu hiçbir zaman anlamamış şekilde yaşayacaktır. o halde o çocuk kral olmayı veya hizmetçilikten kurtulmayı da arzulamayacaktır çünkü bulunduğu konum itibariyle sıkıntı duymayacaktır. neyse, mal olana ne kadar anlatırsan anlat... tolstoy der ki "can sıkıntısı; arzular için arzu." velhasıl bu mükemmel tanım dünyevi bir tanımdır.
bu arada cennetteki hurilerin "şişir şişir patlat" diye bir özelliği olduğu hangi kitapta yazıyormuş ben de merak ettim.
cennette seks yokmuş?! oğlum hurilerin kızlık zarının her ilişki sonrasında şişir şişir patlat hesabı yenilendiğini yazan kitap hangisiydi? ben mi karıştırıyorum acaba. neyse konumuza geri dönelim,
kimisine göre, sınav kağıdı kendi ellerinde olmayan sebeplerle bittiği için, sınavı veremeyen bebeklere hizmetçiliğin düştüğü bir cennetin sorunsalıdır. ilginç bir adalet anlayışı...
erkeklere vaadedilen kadınlar seks amaçlı değil, görüntü ve muhabbet güzelliğidir.
kadınlar için de otomatik olarak aynı şey vaadedilmiş olur.
cennette seks yoktur, olması zaten mantık hatası olur. zira dünyada oluşumuzun sebebi islam'a göre ilk günah olan ve cennette yasak olan sekstir.
bunun dışında bir de "hizmetçi" sıfatında olanlar vardır ki sanırım bunlar çocukken-bebekken ölenlerdir (dişi ve erkek) ve belki imtihandan muaf olan diğerleridir (otistikler, deliler vs.)**.
