fantastik yobaz beyanatlarındandır. Ses, seslerin algılanması, seslerin beyinde anlamlandırılması hepsi maddi yani dünyevidir. Cennet ise madde üstüdür ve insan idrakinin bugün için dışındadır. bugün birçok aklı selim din alimine sorsanız cenneti yapılmış olan tasvirlerin sadece devrin insanlarında cennet algısının mükafatlandırıcılığını beyinlerinde oluşturmak için sembolik şekilde yapıldığından bahsederler. Bizim sike sürülecek aklı olmayan yobaz ise arapça gibi bir dili arapseviciliğiyle cennet dili yapar.
size bir sır vereyim mi öyle bir yer yok ütopyalar gerçek değildir bu arada arapça bok gibi bir dil ağzında bir avuç dolusu çamur varmış gibi hırıltıyla konuşmanın hem insan kulağına hemde gırtlağına eziyet olduğu kanısındayım.
daha da tuhafı cennet ve cehenneme gitmeden önce arapça sorular sorulacak olması. arapça bilen müslüman sayısı 250 milyon bile değil. neyse arapça bilmeyen müslümanlar düşünsün bunu soruları cevaplayamayacaklar.
Elest gününde ilah bizlere Rab halinde tecelli etti,ilk öğretmen Rabbimiz ve bizlere bütün ilimleri Rabça öğretti ve genlerimize bu bilgileri bıraktı.Şeytan ise gen kapılarına oturarak aslımızı ve bildiklerimizi bize unutturdu.Ayrıca
Cennet meallerde anlatıldığı gibi, insanların su ve şarap fışkırtma oyunu oynadığı bir mahal değildir. Orası cennet kadınlarıyla oynaşıp, zebercet koltuklara oturup keyif çatılacak bir makam da değildir. Allahü Teâlâ insanlara böyle basit şeyler vaat etmedi. Onun vaadi;Nur suresi 35 :bir batında (Şen’de – yahut da bir Amâ’dan yayılma) 16 defa ayrı ayrı yaratılarak, zeytinin içinden yağının çıkması gibi olgunlaşarak, nurani bir fanus içerisinde ebedi Ruha bağlanarak, Allahü Teâlâ’ya isim olma şerefini kazanmaktır. Cennet-i Alâ bu hali kazanmaktır
Sanırım bu cennet de konuşulan dil tartışmasının çıkış kaynağı harf devrimine karşı muhalefet, imam hatip okulları ile tarikat cemaat elinde milyonlarca çocuk ve bunların eğitimi ile ortaya çıkan milyonlarca dolarlık kazanç ile kamu da toplumda pay makam din eğitimi vb etrafında meydana gelen bir savunma argümanı.
Neyse, konumuza dönersek asıl komik olan bu söylem içinde olan insanların akıl ve ruh dünyalarında ki cennet tasviri çok komik.
Bu insanlara bakıp acıma duygusu geliyor.
Şöyle ki;
Malûmunuz, AB ülkeleri (Avrupa'da) içinde örn: Hollanda isveç gibi, Amerika gibi ülkelerde artık vatandaşlık işlemleri sırasında işiniz olması, eviniz olması vb yanında en önemlisi dil bilmeniz ki bu en az a2 seviyesinde bir düzey olmalı.
Dili bilmeniz yeter mi?
Asla, bir de kültür olarak bilmek, uyum adaptasyon vb kriterleri var.
Kısacası türbanlı ninja gibi veya dinim islâm deyip Fundamental bir Ortodoks ya da Yahudi gibi çarşaf ile vatandaşlık sürecinde mülakatlara gittiğinizde istihbarat birimlerinin veya silah enerji gıda yazılım teknoloji şirketlerinin referansları elinizde yoksa vatandaşlık almanız sıradan bir insan için hayal olur.
işte, medeniyet gelişmişlik özgürlük refah açısından bilinç altında bireysel olarak yeryüzünde cennet olarak tanımlayacak ülke olarak Batı görüldüğü için adamların kafasında ki cennet tasviri de Avrupa gibi, girişinde dil bilmeyen giremez yazılı cennet tasviri.
Zaten insanların cennet tasvirlerini incelediğimiz zaman coğrafya yaşam kriterlerinin izlerini çok görürüz.
Cennet tasviri:
Bir Eskimo için; devamlı t-shirt ile gezdiği hamak da açık havada uyuduğu sıcak iklim.
Çölde ki bedevi için; ırmakların aktığı yeşil bir alan.
Sözlük de tek el ile entry giren abaza için; bikinili kızların arz-ı endam ettiği Miami plajları.
Aç insan için; türlü yiyeceklerin olduğu bir mekân.
Savaşta ömrü geçen insan için; barış ve kardeşliğin olduğu bir ortam...
Bu tür tartışmalarda ne kadar zavallı olduğunuzu belli ettiğinizin farkında mısınız?
Hiç olmaz ise cennet için biraz saygınız varsa "hele bir girelim de, konuşmasam da olur" deyin zavallılar sizi.
bazı gerzeklerin sokratesten önce allah olduğunu düşündüklerini gösteren durum. işte bu zihniyet hz.nuh un oğlunu cep telefonuyla aradığını söyleyen zihniyet ile aynı.