"bu kez reklamlarıyla bir olmuştu günümüzün insanı. sırtlarında taşıdıkları ürünlerin imajı doğrultusunda giyiniyor, konuşuyor, sevişiyorlar, günlük gerçek hayatlarında reklam dünyasının plastik mutluluğunu yaşıyorlardı."
gunduz vassaf ın yarattıgı hayal urunu karakterler ve onların eylemleri ile; gunumuz eglence anlayısını, magazinsel dunyayı, endustrilesmiş ve siyasalasmıs futbol piyasasını, yozlasmıs medyayı, evlilik ve cinsellik kavramlarını ele aldıgı, elestrilerini arka arka sıraladıgı leziz kitap. kullandıgı ironik dil de cabasıdır. guldururken dusundurmek eyleminin tam anlamıyla gerceklestigi bir eserdir bu.
cehenneme övgüyü okuduktan sonra büyük bir istekle ve merakla sarılınan fakat daha ilk bölümünden itibaren artık yalnızca cehenneme övgü hatrına bitirilmeye çalışılan kitap.
gelişen yeniyüzyılın zevklerini, eğlencelerini, 68 kuşağı maceralarını anlatırken eleştirmektedir. yerden yere vurduğu kapitalizmi kendi çıkarları için nasıl kullandığını anlatıyor gündüz vassaf bu kitabında.
modern toplumu ve bu toplumu oluşturan etkenleri ele alıyor gündüz abimiz bu kitapta. aslında genel itibari ile cehenneme övgü gibi bir kitapla beklentileri yükseltmiş olmasaydı gayet de güzel bir kitap olabilirdi cennetin dibi ama cehenneme övgü ile yükselmiş olan beklenti eşliğinde okumaya kalkışırsanız "vasat" demek için dahi fazla kötü kalacaktır kitap.
bana sorarsanız gündüz abinin kitaplarını, çerez niyetine okumak en güzelidir derim. böyle hani kafanızda türlü düşünce, olmadık hayallere karışmış haldeyken ve ağır bir romanın sayfalarını çevirebilecek o cesareti kendinizde bulamadığınız zamanlarda açıp okuyun bu adamın kitaplarını ve o zaman bakın nasıl da dikkatinizi bambaşka şeylere nasıl çekip de sizin için bir kurtarıcı olma görevini üstleniyor o kitaplar.
cennetin dibi de böyleydi işte. hani kitapta hiçbir medya patronunun dahi medya üzerinde sahip olamayacağı etkiye reklam müdürlerinin sahip olabildikleri gerçeği acıdır ama gerçektir de. düşünsenize bir reklamcı basın mensubu daha yakın geçmişte "hayyam garipoğlu" ile olan ticari ilişkilerine paralel olarak "cem garipoğlu'nu aklama" veya yaptığı vahşeti küçümseme kampanyasına girişmedi mi? örneği biraz daha büyütüp, perspektifi genişletince anlaşılıyor acı gerçek.
kitaptaki çelik ve duygu hadisesi ise toplumsal ahlakın ve kültürün sevki noktasında ortaya çıkabilecek sıkıntılar üzerine bir manifesto gibi resmen.
değişik tecrübeler ve enteresan denemeler okumak babında okunası bir gündüz vassaf kitabı. her görüşüne katılmıyorsunuz tabii ki, ama ufkunuzu açıyor ve ilgi ve merakla okunuyor.