insanları ebedi yaşam'a ve üstün bir güce: tanrıya inandırmak amacıyla kurgulanan mekan.
fantastik senaryoya göre, tanrı'ya inananların- o'na ibadet edenlerin ödülü, güzellikleri, nimetleri ve insanlara vereceği mutluluklar sayıp bitirilemeyen cennettir.
allah, o'na inananlara hiçbir gözün göremediği, kulağın duymadığı,
hiçbir insanın kalbine doğamayan nimetler hazırlamıştır.
orada tuğlalar altındandır.
elbiseler de ipekten!
cennet'te çirkin, tiksindirici hiçbir şey,
kıskançlık, nefret, gıybet, sıkıntı, hastalık
ve ölüm yoktur.
insanlar hep genç kalacaklardır.
müminler cennet'te allah'ı da göreceklerdir!
insanların gerçekten gitmek isteyeceğine pek emin olmadığım mekan. düşünsenize cennette milyonlarca, milyarlarca yıl geçiyor. bence çoğu kişi sonunda kendini öldürmek isteyecektir. çünkü sonsuzluk aynı zamanda anlamsızdır. sonsuzlukta anlam yoktur, yaşamanın anlamı yoktur.
bence bu dünyanın sistemi en güzeli. birileri doğuyor, birileri ölüyor. sürekli sıfırdan başlanıyor hayata. hatta şu 70 yıllık ömürden bile sıkılanlar var. bir de düşünün sonsuzluğu. hiçbir anlamı yok. biz ailemizi, arkadaşlarımızı burada çok seviyoruz çünkü zamanımızın kısıtlı olduğunu biliyoruz. eğer cennette onlara kavuşursak orada bu şekilde seveceğimizi hiç zannetmiyorum. milyarlarca yıl birlikte yaşadıktan sonra "eh yeter be git başımdan" moduna gireriz herhalde.
ayrıca ölümden sonra yok oluş olduğuna da inanmıyorum. farklı bir forma geçeceğiz ama adını tam olarak koyamıyorum. belki bir tür reenkarnasyon, belki de farklı bir boyut. ama cennet bence arzulanır bir sonuç değil. bana sorarsan ben öldükten sonra bütün evren hakkında bilgelik isterdim.
dünya görülen nimetlerin en güzeli ile bile kiyaslanamicak derecede güzelliklerin bulunduğu ahiret sonrası yaşam için hazirlanmış mekan.Tanım olarak böyle bir güzelliği dünya hayatında kimse görmediği için varsayılan tahminlerin bile yeterli olamaz.
hayallerden olusacaktir.belki gorduklerimiz cok gercekci olacak ama her sey hayal olacak.neden mi?
cunku dunyada cogu kisi hem sevip hem sevilmektedir ama cogu kisi de sevip sevilmeyi beklemektedir.herhangi birisi karsiliksiz olarak birisini seviyorsa ve eger cennete inaniyorsa onun en buyuk dilegi cennette beraber olmaktir.iyi de sevdigi kisinin ondan haberi bile yok.nasil olacak?sirf o istiyor diye sevilen kisi hic bilmedigi ve sevmedigi birisiyle sonsuza kadar sonsuzlukta mi kalacak?
hayir.karsiliksiz seven kisi sevdigi kisiyi hayal olarak gorecek.dusunsenize cennette kac kisi winona ryder in hayaliyle,brad pitt in hayaliyle,finlandiya nin hayaliyle,sucuklu yumurtanin hayaliyle gercekmis gibi yasayacak.
ben (eger cennete gidersem) bu yazdiklarimi hatirlamayacagim ve siz de tabi ki.cunku insan sonsuza kadar yasayacagi seyin hayal oldugunu bilirse mutluluklar diyarinda mutlulugu yakalayamaz.
mazosistleri ve depresifleri dusunemiyorum bile...
cennet ve cehennem aslında o kadar insan uydurması oldugu belli bir yerki bunu betimlenmesinden bile anlayabiliriz. Cehennemde ateşte yanacaksın. Cennette sular olacak, her şey bol olacak istedigini alacaksın sonsuza kadar mutlu yaşayacaksın.Dünyada elde edilmesi zor ve edilemeyen şeyler genelde vaat edilmiş. Annemin küçükken anlattıgı masal degil mi bu? Evet, ölmek çok kötü ve sonra bir şey olmadıgını bilmek insanı gerçekten çok korkutuyor. işte ben bu yüzden cennete inanıyorum. Cennet ve Cehennemin olmadıgını düşünüyorum ama kalbin olmasını gerçekten istiyor. Eger bir gün cennette olursak bu yazıyı okuyanlar beni bulsun(orda bulması kolay olur heralde ) ve göt etsin gerçekten mutluluk duyacagım.
acaba cennetin amacı bu dünyada dişini sıkıp, ötede alem yapmak mıdır? bu mudur yani? diye hep sorarım da cevap alamam. en son neden alkol kullanmadığını sorduğum bir arkadaşım " ben cennette şarap içeceğim" diyerek beni bu sorulara itmiştir. siz gerçekten bu dünyada yapamadıklarınızı cennette yapmak için mi inanıyorsunuz? birine tecavüz etmeme sebebiniz huri ile yatmak, paraya rağbet etmeme sebebiniz cennette köşk verilmesi mi? cennette şarap bedava diye mi içmiyorsunuz?
öncelikle güzel bir kız ismi,
sonra ise gereksiz tartışmaların kaynağı bu aralar. Cennette huriler mi var, baldan ırmaklar mı var? daha bir sürü soru.
bu soruların anlamsızlığını az sonra kanıtlayacağım *.
bir kere bir insan cennetin varlığına ya inanıyordur ya da inanmıyordur, cennet güzelleştikçe ona inanan sayısı artacak diye bir şey yok.
ikincisi ise bir insan cennete inanıyorsa, mazoşist değilse * cennete gitmek ister. başka alternatifi yoktur. cennette huri de olsa olmasa da cehennemden iyi olacağı kesindir. o zaman neden hala bunlar tartışılıyor, bilemiyorum. cennete inanan insanlar cennete nasıl gideceklerini tartışsa ya.
karne hediyesi konusunda annesiyle tartışmaktan tüm notlarını zayıf getiren çocuğa benzemese ya. *
hakkında düşündüğümde ister istemez beni ikilemler içinde bırakan kavram.
şimdi diyelim ki ali ve ayşe diye iki müslüman var, ikisi de namazdır, oruçtur islamın beş şartını yerine getiren, çevrelerindeki insanlara yardım eden, dışarıdan bakıldığında pek bir yanlışı olmayan sıradan insanlar. ikisi de doğal olarak öldükten sonra cennete gideceklerini öngörüyorlar. ancak; ali ayşe'ye göre affedilmez bir günah işliyor, karısını aldatıyor. kendisine sorulduğunda ikinci kadına kocalık görevi ve maddi olarak iyilikte bulunduğunu söylüyor. ayşe ise bunun ali'nin karısına ve çocuklarına verebileceği en büyük zarar olduğunu düşünüyor.
önemli olan konu değil, mesele ayşe'nin bütün kalbiyle ali'nin cehenneme gidecek olduğuna inanması. eğer ayşe'nin cennete gideceğini varsayarsak, bu durumda ali cennete gidemez. çünkü ali'nin de bulunduğu bir cennet ayşe için cennet olmaz. bunun yanında, ayşe'nin ölümden sonraki akıbeti ile fazla ilgilenmese de, ali öldüğünde kendisinin cennete gideceğine inanmakta.
şimdi özetlersek, elimizde cennete girmenin temel koşullarını karşılayan iki insan var. birinin cennete cennet diyebilmesi için diğerinin cehenneme gitmesi gerekli. sonrası için aklıma bir kaç seçenek geliyor.
hem ali hem ayşe cennete gider, birbirlerinden uzak bir mekana yerleştirilirler. eğer ayşe ali'ye ne olduğunu öğrenmeyi istemezse ikisi de sonsuza kadar mutlu yaşar. ayşe bunu merak edecek olursa mutluluğunu korumak adına kendisine yalan söylenerek ali'nin cehenneme gittiği söylenebilir. cennette yalan var mı?
diyelim ki yalan var; islamiyette beyaz yalan diye bir kavram söz konusu. o zaman ayşe ali'yi gözleriyle görmeyi talep edebilir. 'cehennemdekileri görmek yasak' gibi bir yanıtla ayşe'nin talebi reddedilebilir, fakat cennette yasak olur mu?
küçük bir çocukken aklıma hayatla ilgili bir soru takılmıştı. şimdi hatırlamadığım bu soruyu anneanneme sormuştum, o da bilememişti. "neyse ölünce allah'a sorarım" diye kendimi teselli ettiğimde ise anneannemden "bakalım o zaman hatırlayabilecek misin?" gibi bir yanıt almıştım. aynı şey ali ve ayşe için de geçerli olabilir. ayşe öldüğünde ali'yi unutur, mutluluğunu sağlamak için bir düzenleme yapmaya lüzum kalmaz. fakat unutmanın sınırı cidden beni rahatsız ediyor. bir bitkiden daha mutlu ne olabilir? sıfır düşünce, yaşamak için temel ihtiyaçlarını karşıla, mutlu mesut yaşasın. bal akan ırmakları, hurileri, günde 35 saat bilgisayar oynama hayallerimizi unutursak ne olacak cennette? belki de cenneteki huzurun kaynağı yeşillikleri insanlar oluşturacak.
buraya kadar pek de cennetle bağdaşmayan nefret üzerinden yazdım. tam tersi sevgi de var. gene ali ve ayşe'den devam edelim. bu sefer ayşe ali'ye aşık olsun. hayattaki tek amacı bu dünyada kavuşamadığı ali ile öbür dünyada birlikte olmak. ve ali de tahmin edliebileceği üzere başka birini seviyor, onunla olmak istiyor. ilk örneğimde yazdığım çözümler buna da uygulanabilir. ali öldükten sonra aslında ayşe'yi ne kadar sevdiğini farkedebilir veya ayşe'ye ali unutturulabilir.
veyahut; bütün bunların hepsi yapılır. ilk örnekteki ayşe cennete gider. onun cennetinde bir ali cehennemde yanmaktadır, ama bu ali resim gibi, robot gibi bir şeydir. sırf ayşe için konmuştur oraya. gerçek ali de başka bir cennette kendi mutluluğunu yaşamaktadır. ikinci örnekte aynı robot ali ayşenin yanında olur, sonsuza dek onu mutlu eder.
bu yazı istediğimden fazla uzun oldu. demek istediğim, yaşarken kurduğumuz cennet hayallerinin öldükten sonra gerçekleştirilmesinin tam dürüst bir yaklaşımla mümkün olamayabileceğiydi.
geçenlerde türkmaxta yayınlanan düz, sıkıcı izlemekten zevk alınamayacak bir film.
--spoiler--
aa bunu yapmak istemiyor.aa yalnız kalmak istemiyor.baba beni götür gibi repliklerle ilerlerken film kanal değişilir geri dönüldüğünde ise aaa kobay olarak kullanılmış.nihayet akıl sağlıgına kavuşmaya başlamış dokturun evine yerleşmiştir.dörtlü takıldıktan sonra eve dönerler.aa sehpa üzerinde duran çerçeveyi ters çevirir.doktorun odasına gider ve öpüşmeye başlarlar.*
--spoiler--
insanlar oraya gidememe endişesiyle veya gidebilme arzusuyla değil de insaniyet gereği ibadetlerini yapmış olsalardı bu dünya da cennetten farksız olurdu.
cennette yaşamak üzere yaratılmıştık ve cennet bize hizmet etmek için düzenlenmişti. sonra yazgımız değiştirildi; cennetin yazgısında bir değişiklik oldu mu, bu hiç bir yerde belirtilmiyor.
(bkz: franz kafka)