neymiş şarap varmış, meyve varmış, su akıyormuş, ne bileyim huriler falan. insan bir sorguluyor, şöyle son model bir arabayla son hız gidemeyeceksem, güzel bir film izleyemeyeceksem, artık kıyamete kadar en son teknoloji nasıl olursa o teknolojideki süper gerçekçi bilgisayar oyunlarını oynayamayacaksam, mesela kitap okuyamayacaksam, ne yapayım öyle cenneti?
bir fransız müslüman şarap sevmezmişmiş.
bu ne lan?
sanki diğer müslümanlar şarap seviyor da.
şahsen daha tadına bakmadım.
çünkü yasak. he içen vardır. içiyor ve; "günah ama ne yapalım usta?" diyorsa, onlar da benim kardeşimdir.
eğer "günah değil" derse kafir olur mazallah. ama günahını bilsin, günahkar olur. belki yüce hakk'ın merhametine kavuşur.
neyse konuyu saptırmayalım.
bakın size tefsirin önemini bir kere daha açıklayacağım.
arap edebiyatından zerre anlamayan gavatlar, cennetteki şarabı bizim bildiğimiz "kavaklıdere" ile aynı sanıyorlar.
şarabın kökü; şe,re,be harfleridir.
şerbet kelimesinden gelir.
kitabımız'da geçen şarap, aşk şarabıdır. "aşk şarabı" deyince de hemen şehvet gelmesin aklınıza fesatçılar.
onu içen muhabbet ile dolar.
kevser sarhoşuyum, meyhane değil
hiçbir zevk böylesi şahane değil. Kays gibi Leyla'yı nefsane değil,
Efsane görüştür senden sonrası.
yani allah'a karşı beslenen muhabbet.
muhabbetten hasıl oldu muhammed.
muhammed'siz muhabbet ne hasıl.
mevlana'ya "aşk nedir?" demişler. "yaşa da gör" demiş.
tarifi mümkün değil.
o yüzden buna karşı çıkanlar sonsuza kadar anlamayacaktır bizleri.
bir yonca baki'nin gül destesinden
bir yudum saki'nin sır testisinden
yüce mevlana'nın "gel" bestesinden
feyz alış veriştir, senden sonrası..
verilmiş olan vaadlere ulaşmak konusunda sıkıntı çekmeyenler açısından tartışma konusu edilebilecek vaadlerdir.
aslında bazen düşünmüyor değilim; cennette cehennemde dünya da. mesala somali de yaşayanlar , türlü savaşlara tanıklık edenler ve türlü acımasız işkencelere maruz kalanlar. neyse aşağıda yazanları bir okuyun siz bakim.
--spoiler--
cennette sizi yoğun bir mesai bekliyor ve orası yan gelip yatma yeri değil.
+cennette bekar kişi kalmayacaktır.
+cennetliklerin en alt derecesine 72 kadın verilecektir.
+mümin günde 100 bakire ile cinsi münasebette bulunacaktır.
+cennette kadınlar cinsi münasebette bulunduktan sonra yine bakire olacaklardır.
şimdi elbette, ben bunlarla nasıl başederim diye kaygıya düşeceksiniz.
+cennetlik erkeğe 100 erkek kuvveti verilecektir.
+cennete girenler 33 yaşına döndürülecektir.
+cennetlik erkekler cennete vücutları kılsız, yüzleri sakalsız gözleri de sürmeli olarak gireceklerdir.
bu derin bilgiler, beyoğlu belediye başkanının babası imam ve hatip ali riza demircan ın islama göre cinsel hayat adlı eserinden derlenmiştir.
--spoiler--
bildigim kadarıyla fular takmayanı, türkçede karşılıgı olan ingilizce kelimeleri ısrarla ingilizce telaffuz etmeyenleri, güldügü anda sandalyesinden düşüp ekrana tükürmeyeni cennete almıyorlarmış..
dolayısıyla benim sikimde degil vaatler.. mına koyayım kim takar ölümsüzlügü cenneti falanı filanı.. hem hiç kimse aç kalmayacakmış eşitlik falan saçma şeyler, olsa şöyle bir entellektüel derinlik tamam ben de müslüman olacam ama nerde..
hurilerle izledigim filmi okudugum kitabı tartışmayacaksam ben neyleyeyim cenneti..
muhammed'in hangi karısıyla yatacağına kadar ayrıntı içeren bir kitapta, "ne var canım ayrıntıya mı girilecek, iyi ve kötü olduğu belirtilmiş" denince komik duruyor.
açılan başlık, insanoğlunun düşüncelerinde ne kadar sığ olduğunu tespit ediyor. senin aklın ne kadar ki cenneti hayal edebilesin ? cennet insanların hayallerinin çok ötesinde bir oluşumdur !
bunların hepsi semboldür. elinizde ki kitap bir rus klasiği değil ki sayfalarca "betimleme den betimlemeye" koşsun dursun. söylenen şey kısaca cennetin iyi ve güzel cehennemin kötü ve çirkin olduğu.
insanın beyninin sığ olduğunun göstergesidir. marş basmadığından yakıt hep içerde dönüp duruyor ve aynı fikirlere gark olmuş şekilde zırvalayıp duruyor.
cennet tasvirleri yüzeysel olmakla beraber kişini tüm isteklerinin karşılanabilecek olması bakımından düşünürsek sığ olduğunu söylemek mümkün değildir. bu sadece bu sözü söyleyen kişinin hayal gücünün sığ olduğunu gösterir.
cennet vaatlerinin hayal gücü, yaratıcılığı ve edebi yeteniği düşük birinin elinden çıktığını göstermektedir. cennette vaad edilen hiç bir şey bu dünyadan bağımsız değildir. tamamen bu dünyadaki öğeler kullanılarak oluşturulmuş bir cennet tasviri vardır. insanlığı şaşkınlığa sürükleyen, gözlerinin fal taşı gibi açılmasını sağlayacak hiç bir vaat ve yeni bir şey olmadığı gibi, dünyada istenen arzulanan ama bir türlü elde edilemeyen şeyler vaat edilmiştir.
bunların başında cinsel ihtiyaçların sonsuz tatminini sağlayacak olan (huriler), pis boğaz bir varlık olan insanın nefsini gözünü doyurmaya yarayacak olan yiyecekler gelmektedir.
sözüm ona dünyada her türlü zevki tatmış sayısız kadınla beraber olmuş, dünyanın her tarafını gezmiş, her türlü yiyeceğin tadına bakmış olan bir adam bu dünyada cenneti yaşamıştır zaten. tek eksiği ölümsüzlüğün keşfedilememesidir. herkesin bu imkana sahip olamayacağı için şu adamın yaşadığı hayat bunu elde edemeyenlere vaat edilmiştir.
cennette insanı asıl cezbeden şey ise sonsuzluktur. insanın aklının almadığı tek şey de budur zaten.
bütün ömrünü cennete gitmek için harcayan, bunun uğruna didinen savaşan bir insanın, cennet hakkındaki bu kadar az bilgiyle yetinmesi şaşırtıcıdır.