Bugün arkadaşım dedi ki, tanrı içimizdeki günahı alacak ve cennette insanlar, ben ve o yaşayacağız. Ben onunla ne yapacağım ki? Denk değiliz. Hahahahah. Ona dedim ki günah halinde olmak insan olmanın bir niteliği. Tanrı insandan günahı alırsa insan insan olma niteliğinden eksilmez mi? insandan başka bir varlık haline gelir? Belki tanrı bizi böyle kendine denkleştirecek. Sence neden bunu yapmak istiyor? Bizi çok sevdiğindenmiş. Tanrı’nın bizi sevdiğini nasıl bilebiliriz? insan insanı sever ama tanrı bu nitelikte midir? Tanrı bizi çok seviyor çünkü oğlunu günahlarımız için gönderdi. Neden bunu yaptı ne iyileşti ve ne değişti? Tanrı oğlunu boşuna katlettirdi. Bence tanrı bizi sevmiyor çünkü insansı nitelikte değil. Eğer varsa umrunda değilizdir.
Her ne kadar insan, her şeyi elde etse de bir süre sonra sıkılmaya başlar. Sonra orası insana cennet olmamaya başlar. Galiba insanın sıkılma duygusunun olmadığı bir yer cennet.
sıkıcı bir yerdir. içerisinde her istediğini yapabileceğin söylenir ama yapılmıyormuş aslında. ben orklara karşı insanlar olan bir savaş senaryosunda gerçek bir oyun deneyimi yaşamak istiyordum. ama cennette savaş olmadığı için bu istediğim yerine getirilmiyormuş. seviş seviş nereye kadar be kardeşim.
Beynim çok rasyonel hayal edemiyor. insanın olduğu yerde nasıl mutluluk olabilir ki. Kesin bir kaos çıkar. Yalnız da sıkıcı olur. Bilmiyorum. Hayal edemiyorum. Çok mantıksız. insan cennet üzerine düşünemiyor bile. Böyle bir şey yok.
Cennet, Dünyada iken, yapmamıza izin verilmeyen şeylerin helal olacağı, yapılan iyiliklerin, karşılık bulacağı bir yer olarak hayal edilir.
Lakin ben yaratılış olarak, her insanın dünyaya eşit şartlarda ve imkanlarla geldiğine inanmıyorum. bazı insanların, kendi seçimleri olmaksızın, doğuştan fıtrat olarak suça ve hataya eğilimli dünyaya geldiklerini düşünüyorum. Bunun tam tersi olarak bazı insanlarda, genetik olarak ağır başlı ve uslu bir yapıda hayata avantajlı olarak başlayabiliyor. Bu iki farklı yaratılış, bazen öyle uç noktalara ulaşıyor ki, ya çok çok iyi bir insan ya da kötünün daha kötüsü bir insan olarak aramıza katılıyorlar. ya çok iyi, ya da çok kötü oldukları için toplum içine adapte edilmeye çalışılırken bile farkında olmadan ailesine, topluma dolaylı yönden zarar verebiliyor.
Bu insanların çoğu, içsel dürtülerini dışarıdan psikolojik ve manevi bir destek alamadan hayatını sürdürmek zorunda kalıyorlar. Bu desteğe ulaşanlar şanslı gibi gözükse de hayat boyu, yaratılışta genetiğine kodlanmış karakterini baskılamak için kendi içlerinde durmadan savaş halinde yaşamak zorunda kalıyorlar. Bu Ömür boyu süren mücadele gün geliyor bir yerlerden çatlak vermeye başlıyor ve insan toplumun onu şekillendirdiği gibi değil yaratıldığı gibi yaşamaya başlıyor. Ve Bu insan böyle yaratıldığı için hem bu dünyada hem öteki dünyada çifte bonusla cezalandırılıyor.
Son olarak şunu söyleyebilirim ki, cennet, bu adaletsiz, vicdanı, merhameti olmayan dünyada yaşayan biz insanların geleceğe dair umutsuzluğuyla, dünyada yaşadığımız tüm olumsuzlukların zıttının hayal edildiği, kendisi hayalden ibaret olan yerden başka bir şey değildir.
Cennet hayallerin ötesindedir. Bunu herkes böyle bildiğine göre, bu dünyaya gönderilip imtihan halinde iken bile nasıl sıkılmadan yaşıyorsak orada sıkılmaktan bahsetmek çok saçmadır. insanı yaratan Allah bunları düşünmez mi sanıyorsunuz.
Herkesin kendince bir şeyler söylemesine vesile olan soru. Oysa kuran'da tarif edilmiştir.
Neyse, ister kuran'ın tarifindeki yer olsun, ister hayal ettiğiniz gibi olsun, gerçek şu ki sıkılırsınız.
Ha derseniz ki Allah öyle bir kafa şekillendirmesi yapacak ki sıkılmayacağız, mutsuz olmayacağız, fesat düşüncelerimizin hepsini terk edeceğiz, melek gibi olacağız, o iş dünyada da mümkün biraz uyuşturucu ile. Sorun şu ki oradaki kafası şekillendirilmiş kişi gerçekten de siz mi olacaksınız? Böylesi mümkün mü?
Hayal ve de yalan dolan bunlar. Boşuna umutlanmayın.
Hayal mi? Net anlatıyorlar ya!
Erkek 20 aslan gücünde olacak. Her erkeğe 60 huri olacak. Bir gecede 20 huri ile birlikte olabilecek takatin olacak. Hurilerin inanılmaz bir beyaz teni olacak.