bedava içki ve seks varmış. bide sürekli ırmaklar akıyormuş ama şaraplı. tabi hiç erkek yorulmayacakmış sürekli güçlü olup her daim seks yapıp yeniden, yeniden arzulayacakmış. kadınların da seks yapsa bile bekareti bir gidip gelecekmiş o yüzden hep bakire kalacaklarmış.
tabi burada huriler normal kadınlar değil, onlar adeta bir seks kölesi ve seks yapma üzerine varlar. sürekli seks yapıp erkeği hoşnut edip zevk dolu bir hayat yaşamalarını sağlayacakmış.
En beğendiğim tasviri Oğuz Atay yapmış; “Cennet, muhallebiden duvarlar demek değildir sayın yetkili! Cennet, insanların birbirlerini dinlemeleri demektir, birbirlerine aldırmaları, birbirlerinin farkında olmaları demektir.”
Temiz su kaynaklarının, bozulmayan bal ve süt ırmaklarının, çeşitli meyveler ve ağaçlarla donatılan yer olduğu kutsal kitabımız Kur'an'da belirtilmiştir.
“Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara içinde ebedi olarak kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve adn cennetlerinde güzel meskenler vaad etmiştir.” (Tevbe Suresi, 72. Ayet).
Cenneti bir mekan olarak hayal edemiyorum. Sadece mutlak huzurun hissedileceğini düşünüyorum. Sonsuz zamanda, var olma çabasından uzaktayız hayalimdeki cennette.
Hayal mi? Net anlatıyorlar ya!
Erkek 20 aslan gücünde olacak. Her erkeğe 60 huri olacak. Bir gecede 20 huri ile birlikte olabilecek takatin olacak. Hurilerin inanılmaz bir beyaz teni olacak.
Herkesin kendince bir şeyler söylemesine vesile olan soru. Oysa kuran'da tarif edilmiştir.
Neyse, ister kuran'ın tarifindeki yer olsun, ister hayal ettiğiniz gibi olsun, gerçek şu ki sıkılırsınız.
Ha derseniz ki Allah öyle bir kafa şekillendirmesi yapacak ki sıkılmayacağız, mutsuz olmayacağız, fesat düşüncelerimizin hepsini terk edeceğiz, melek gibi olacağız, o iş dünyada da mümkün biraz uyuşturucu ile. Sorun şu ki oradaki kafası şekillendirilmiş kişi gerçekten de siz mi olacaksınız? Böylesi mümkün mü?
Hayal ve de yalan dolan bunlar. Boşuna umutlanmayın.
Cennet hayallerin ötesindedir. Bunu herkes böyle bildiğine göre, bu dünyaya gönderilip imtihan halinde iken bile nasıl sıkılmadan yaşıyorsak orada sıkılmaktan bahsetmek çok saçmadır. insanı yaratan Allah bunları düşünmez mi sanıyorsunuz.
Cennet, Dünyada iken, yapmamıza izin verilmeyen şeylerin helal olacağı, yapılan iyiliklerin, karşılık bulacağı bir yer olarak hayal edilir.
Lakin ben yaratılış olarak, her insanın dünyaya eşit şartlarda ve imkanlarla geldiğine inanmıyorum. bazı insanların, kendi seçimleri olmaksızın, doğuştan fıtrat olarak suça ve hataya eğilimli dünyaya geldiklerini düşünüyorum. Bunun tam tersi olarak bazı insanlarda, genetik olarak ağır başlı ve uslu bir yapıda hayata avantajlı olarak başlayabiliyor. Bu iki farklı yaratılış, bazen öyle uç noktalara ulaşıyor ki, ya çok çok iyi bir insan ya da kötünün daha kötüsü bir insan olarak aramıza katılıyorlar. ya çok iyi, ya da çok kötü oldukları için toplum içine adapte edilmeye çalışılırken bile farkında olmadan ailesine, topluma dolaylı yönden zarar verebiliyor.
Bu insanların çoğu, içsel dürtülerini dışarıdan psikolojik ve manevi bir destek alamadan hayatını sürdürmek zorunda kalıyorlar. Bu desteğe ulaşanlar şanslı gibi gözükse de hayat boyu, yaratılışta genetiğine kodlanmış karakterini baskılamak için kendi içlerinde durmadan savaş halinde yaşamak zorunda kalıyorlar. Bu Ömür boyu süren mücadele gün geliyor bir yerlerden çatlak vermeye başlıyor ve insan toplumun onu şekillendirdiği gibi değil yaratıldığı gibi yaşamaya başlıyor. Ve Bu insan böyle yaratıldığı için hem bu dünyada hem öteki dünyada çifte bonusla cezalandırılıyor.
Son olarak şunu söyleyebilirim ki, cennet, bu adaletsiz, vicdanı, merhameti olmayan dünyada yaşayan biz insanların geleceğe dair umutsuzluğuyla, dünyada yaşadığımız tüm olumsuzlukların zıttının hayal edildiği, kendisi hayalden ibaret olan yerden başka bir şey değildir.