E harfini telaffuz şeklinden dolayı kendisini dinlerken sürekli irkiliyorum, rahatsız rahatsız kıpırdanıyorum. Ne güzel ses, ne güzel müzik, ne güzel sözler beyefendinin bir "zaten" deyişiyle geri plana itiliyor. Üzücü.
Edit: 4 sene önce kızın biriyle e'leri açık söylediği için alenen dalga geçtikten sonra ben de o şekilde konuşmaya başlamıştım. Düzeltene kadar canım çıktı. Bu entryden sonra da öyle bir şey gelirse başıma vururum kafamı duvarlara.
geçmiş günlerimde hayatımın ironik pişmanlığını da yaşatmıştır aynı zamanda. vakti zamanında kadıköy'den bir arkadaş kafası güzel arayıp "lan istanbul'a gelsene, cenk falan var içiyoruz" dediğinde kast ettiği kişinin cenk taner olduğunu 2 3 gün sonra gönderdiği fotoğraftan anlamıştım. "cenk taner var gel" dese gerçi yine gidemezdim, kim deniz kenarında ılık esen bir rüzgarın altında yudumlanan birayı bırakıp gider lan. oradan kalkıp gitseydim, yüzüme tükürmez miydi kaptan?
kumdur.
insülindir.
dipten ve derindendir.
aşk ve paradır.
doğdum ben memlekettedir
içinde içindekiler vardır.
yoldan çıkmış şarkılardır.
izin vermedi yalnızlıkdır.
andıran otudur.
özgür olduğunda marmaradır
ne zaman gitti tren diye soran.
herşey siyaha giderken yollara düşendir.
henüz onlar bunları bilmiyor diyendir.
maria'ya şarkılar yazan
tut beni düşmeden diyendir
--spoiler--
Bir çocuk vurulmuşsa yeryüzünde; tüm okullar kapansın,bütün bankalar batsın,maaşlı din adamları istifa etsin,hükümetler devrilsin,değmez...
--spoiler--
her şarkısında huzur bulmanın mümkün olduğu, değeri pek bilinmeyen kadiköy insanı. hemen hemen her şarkısında da dile getirir zaten kadiköy'ü. konuşur gibi şarkı sözleri vardır. gecenin sessizliğini bozmayan, güzelleştirenlerden.
son izmir konserinde işte güneş 'in sözlerini unutmuş, dinleyicisinin bozuntuya vermeyip sazı eline almasına gülümsemiş, özellikle dinleyicisiyle mükemmel bir bağı olan ve sıcak göz temasını harika yansıtan güzel ve derin kadıköy insanı.
izmir'e çok gelmemesiyle ve hep kadıköy'de sahne almasıyla ilgili dert yanan dinleyicisine kadıköy evimiz derken ki mahçup halini de unutamıyoruz efendim.
bir de her nesnesinin yoğun bir uğraş sonucu çıkan kalite bir iş olduğunu düşünmekle beraber izin vermedi yalnızlık albümünün artık türkiye'de aşılamayacak albümler top 3'te falan olduğunu zikretmek gerek. hakikaten baştan sona nefes aldırmayan bir başyapıt zira.
bakalım ilerleyen zaman diliminde bu albümü aşabilecek mi üstat?
edit: konserde suda balık olsak şarkısını yirmi kere isteyip çaldıran arkadaşın ısrarına ve sevgisine kendimce şapka çıkardım. evet mükemmeldir de ben kendi adıma şimdi biz buyuz 'la noktanın şimdilik koyulduğunu düşünüyorum.
nitekim ağzımdan baklayı çıkarayayım, şu şarkıyı yazmak göğe selam çakmak isterdim:
''çok yaşamışta yorulmuş gibi, yaşamadan yaşadık her yerde
tek oyun vardı şehirde, oynardık kendi kentimize.
derin tutkulara düşmemek: buydu hayattan anladığımız.
ama ne varsa düşenlerde var, varmış meğer.
yasal uyarılar, sağlığa zararlı sigaralar arasında,
bunca yıl oturupta her yerini bilmediğim sokaklarda aradım seni.
artmadım da azaldım sanki,
bir bomba daha sallamışlar uzaktaki dostlara
artmadık da eksildik bu ara.
kafelerde, liselerde, sokaklarda avunduk aşklarla, şarkılarla
yeminliydik onlar gibi olmamaya, dostlarla zamanla solmamaya
kimimiz küfür etti, kimimiz bakıp geçti, kimimiz mola aldı bu oyunda.
kaptan gitti, hava bozdu, herkes sandallara!
hem o, hem şu olamazsın, biraz huzur bulamazsın
ama seversin konuşmayı, çünkü konuşmak bedava
meydanlar boş olunca, isteseydin yapardın ama yapmadın.
şu farklı ama aynı yollarda, göz göze gelip susanlar.
oysa ne kadar benziyorduk birbirimize: aldandığımız şeylerle.
aslında birer fincan sohbet şehrin soğuğunda hepsi bu.
en iyi dostlarımız ölülerdi nedense,
insanlar ki çoğu anlamaz sözden.
üzme kendini, biz bize yaşar gideriz, yeter ki vazgeçme.
artık ne oyuz, artık ne şuyuz,
şimdi biz buyuz, bu.''
özellikle en iyi dostlarımız ölülerdi nedense ve insanlar ki çoğu anlamaz sözden kısmıyla uçuş tamamlanmıştır kaptan.
ortalama bir cenk taner dinleyicisi entelektüeldir, dünya meseleleriyle haşır neşirdir, turgut uyar sever, edebiyatla ve felsefeyle arası iyidir, yalnızlığa kıymet bindirmiştir, gülümsemeyi ve günlük dertleri önemser, beatles dinler, tek kişiyim ben hala şarkısını hep bir ağızdan okur, suda balık olsak şarkısıyla suda balık olur, şiirleri önemli sözleri keşfettikçe mutlu olur ki o da bilir mutluluğun yeni keşifler de yattığını.
gülümsemenin çok yakıştığı derin adam. felsefik, sanatsal,duygusal, duyarlı,melankolik, fazlaca edebi rüzgarlı deniz kıyısı insanı...
her yaptığı iş yoğun heyecan veren...
Sözcükleri bitmez. Konuşacak bir şeyleri vardır her daim. Sanatçıdır neticesinde topluma düşündüklerini ulaştırır. Sonuç itibariyle fikir adamıdır. Hem yazar, hem müzisyen olmak klasında biri olmakla birlikte uzak doğuyu sever. Kadıköysüz yapamaz, gürültüyü sevmez. Sakindir. Bruce springsteen klasındadır. Lakin bu ülkedeki zihniyetten dolayı o mertebeye ulaşamamıştır. Ulaşmaması da yerinde olmuştur. Uçsuz bucaksız azınlık çevresinde onu rahatsız etse de o bundan hiç şikayet etmemiştir. Plak çağından gelme abimizdir neticede. Üzerine ansiklopedik şeyler de yazılabilir. Kadıköy insanı diye bitirmek yerinde olacaktır. " Kent Ozanı" yakıştırması da hayranların ve toplumun yakıştırmasıdır. " Sakin sular,derin akar" der Kaptan...