iyicene yaşlanmış insanlar. hele erdem kişisini bayağı bi çökmüş gördüm. ulan yaşınız kemale erdi, artık laflar ağzınızdan zorlamayla çıkıyor, hala mizah yapmaya çalışıyorunuz, bırakın artık ya, gidin ne bilim biriniz bahçelievlerde emlakçılığa başlasın, diğeriniz de istiklal'de cafe açsın, kahve-tarot falı baksın, yakışmıyor artık size...
geyiğin had safhasını gerçekleştirebilen yapışık arkadaşlar... özellikle, müebbet muhabbet'in bir bölümünde yer verdikleri telefonla katıldığınız yarışmaları ile koparmışlardır... şöyle ki; stüdyodaki bir kara tahtaya telefon tuşları nümerik olarak dizilir. her bir tuşun altına, basınca nasıl tepki verdiği yazılır. sonra izleyici bağlanır. amaç; telefon tuşlarının tepkilerini alması için, kıçından monte edilmiş bir verici kabloyla, siz tuşlara bastıkça, cenk bey'de ona göre stüdyo içinde hareket ettiriyorsunuz. tuşalra basarak, stüdyodaki rastgele konmuş engellere çarpmadan, öbür uçta bekleyen erdem bey'e ulaşmayı, ve öldürücü tuş darbesini atıp, erdem bey'e tokat attırmaya çalışıyoruz. bunu başaran olmamış daha... birisi burnunun dibine kadar getirmiş cenk bey'i, ama tokat tuşu yerine, erdem bey fıkra anlatsın tuşuna basmış eleman... böyle sapık adamlar işte...
sarkıları kendilerine özgü hale getirmekle; "bir adım geride zıplaştık, sonra ortalarda dolaştık, titredik masanın altında, Zorro gelince kaçtık" veya kelimeleri cümle içinde kullanmakla; "kelime: duvar. Cümle: elimde fındık kurDU VAR." tanınan ikili.
asabi bir izleyiciyle şöyle bir diyaloga* giren; gerekli mi, gereksiz mi oldukları henüz anlaşılamayan insan evlatları.
- 1 saattir programınızı izliyorum, sinirim tepeme çıktı aramak zorunda kaldım. sizin yaptığınız espiriler bayağı ve ucuz şeyler.
+ hanımefendi herkes alabilsin diye ucuz yapıyoruz.
yine mi trafik tıkandı
ellerim bağlı kaldı
arabaların arasında sensiz
sense orda bensiz yalnız
sevgilim sana geleceğim
ama önce şu öndekini döveceğim
düt düt çekilsene yolumdan
geçeceğim solundan
yol versene düt düt
düt düt çekil dedim yolumdan
geçeceğim solundan
yol veresene be adam
sana ben ehliyet verenin
adını merak ettim şimdi
sevgilim sana geleceğim
ama önce şu öndekini döveceğim
düt düt çekilsene yolumdan
geçeceğim solundan
yol versene düt düt
düt düt çekil dedim yolumdan
geçeceğim solundan
yol veresene be adam
aman
memur bey şu yolu açın yahu
geçiyor zaman geçiyor
etnik kökenli bazı unsurların
beni etkilemesi sebebiyle
sana kötü sözler söyledim sevgilim
ama küçük ölçekli ticaret odaklarının
üzerimde yarattığı baskı
artık dayanılamayacak bir hale gelmişti
bir trabzandan aşağıya kaymaya çalışan bir kedi gibiydim
ve inan o sözleri sana yüreğimden değil böbreğimden söyledim
yıllar önce zap yaparken elma tvde yaptıkları programa denk gelmiştim. beyaz bir tahtanın önünde bişeyler anlatıyorlardı. tahtada aynen şu yazıyodu: azer bülbülün başkenti neresidir?
şu anda sinek te yaptıkları programlarla -özellikle atasözü ve deyimlerin doğruluğunu araştırdıkları bir program var- keyifli anlar yaşatan ikili. benim bu adamlarla ilgili tesbitim şudur ki, ya seversiniz bunları ya da nefret ederseniz. ama kaale almamanız mümkün değil.
hur fm de program yaparlarken iste bu dedigim insanlardi fekat her guzel sey gibi onlarda kabak tadi vermeye basladi , onlarin degil , alan bunyenin de sorunu olabilir son tahlilde.
en onemli icatlarindan biri de sallama ayran`dir. saygiyla anarim
yıllardır her tür medya'da (ortam manasına erdem bey) dinlendikleri halde bir kez bile "cinsel göndermeli-belden aşağı-bayağı-ucuz-hemmen akla gelen" türden esprilerine rastlanmadı. tırnak içi komiklerinin bozduğu ayarlar nedeniyle algılanmaları güçtür. (kütüpanne ile şönine'nin ellerinden öperiz.)
satel adlı tv kanalından beri takip edilen, bu dunyaya fazla olan insanlar. maden mühendisi oldukları gibi bir şey hatırlıyorum haklarında. bu insan üstü varlıklar ya çok sevilir ya da nefret edilir ve hiçbir şey anlaşılmaz dediklerinden. allah başımızdan eskik etmesindir. bir başyapıtlarıda aşağıdaki gibidir.
(süper babanın müziği)
baba bana anlatsana bir fasarya
hani adamın içini kasar ya
sonra o adam üstüne kusar ya
dil bölümü mezunu insanların daha iyi anlayacağı harika espriler üreten insanlar. zira, esprileri tamamiyle dilbilgisel yapıların deformasyonları ve yeniden kurgulanmaları üzerine kurguludur *...