yaklaşık on gün önce moda sahnesi'ndeki konserine gittiğim tevazu sahibi bağlama sanatçısı. en mutlu anınızda bile sesi duyulursa insanı kırk yetimle damın deliğinde kalmış hissi uyandırır. sağolasın abi.
Şu derenin ardı ceviz ağacı
O yar da bulunur gönül ilacı da gönül ilacı
Zalim annen seni bana vermezse
Sen bana ağabey de ben sana bacı da ben sana bacı.
bir kırmızı buğday,bir incecikten kar yağar söylüyor, dünya bulutların altında bir yerlerde kalıyor.
pek bi esprisi yokmuş gibi geliyor düşününce.
ama söylerken kendisi için de dünya bulutların altında bir yerlerde kalıyor olmalı ki, bu kadar duru, bu kadar su gibi olabiliyor o türküler.
türkü söylerken kendini yormayan, dinleyeni hiç yormayan sanatçı.
gerçekten bir sanatçı.
insanın ruhunu ehlileştiriyor, başka bir yerden baktırıyor ve hep o yerde kalmak istiyorsunuz.
Hele kırmızı buğday..nasıl bu kadar sakin ve altüst edercesine söylenebilir.
cengiz kardeşimle bir konser sonrası iş yerlerimden birini ziyaret etmesi vesilesiyle tanıştık. ne yalan söyleyeyim kendini tanıttığında, hususi şekilde türkü dinlemediğimden olsa gerek, tanıyamamıştım. ne kendisini ne de müziğini bilmiyor idim. lakin sonrasında, tanış olunca, açtım eserlerini ve her dinleyişte daha da arttı hayranlığım.
cengiz kardeşim zaten adamdır, insandır! karakteriyle ayrı, eserleri ve yorumculuğuyla ayrı hayranlık uyandırır bende. kendisini sözlük vesilesiyle hatırlamak da mutlu etti beni. yolun açık olsun cengiz kardeşim, çok değerlisin.