macerayı seven bir arkadaşımın bana anlattığı hikayedir aslında, adını ben koydum.
bu adam bir bankada gişe görevlisi. ama değişik bi gişe görevlisi böyle nerde eksik varsa oraya gönderiyolar. kıbrıs'taki şubelerden birinde eksik olmuş. bizim elemanı tabi saf bellemişler yapıştırmışlar direk.
neyse bizim saf tası tarağı topluyor antalya'dan gidiyor uçakla. kıbrısa geliyor. pasaport kontrol etme yeri (bunun bi adı varsa söyleyin)'ne geldiğinde çıkarıyor kimliği. kimlik yıpranmış. yazılar falan belli olmuyor tam. görevli diyor:
-bununla giremezsin delikanlı.
+niye pasaport mu lazım ?
-var mı ?
+yok
-o zaman giremezsin.
+niye abi.
-adını bile zar zor okuyorum böyle kabul etmiyoruz.
+napayım şimdi geri mi döneyim türkiye'ye ?
-mecburen.
bu arada arkadaş şaşkın şaşkın bakınırken elinde kimliğini tutmakta olan başka bir adamı ve eşini görmüştür. onun kimliği de yıpranmıştır. ama çift geçmek üzeredir. kimlik kontrolü başka bir görevli tarafından yapılmış onaylanmıştır.
+abi bak onlarınki de yıpranmış.
görevlinin adil davranası tutar ve çiftin kimlik kartlarını alır. bakar ve yıpranmış olduğuna karar verir. çiftle konuşmaya başlar. bu arada çift, arkadaşın onları gösterdiğini görmüştür.
-beyfendi geçemezsiniz. kimliğiniz çok yıpranmış.
+kardeşim ben geçtim bile bak görevli arkadaş izin verdi.
-yetkili benim burda ben geçemezsiniz diyorsam geçemezsiniz. kartınızı değiştirin öyle gelin.
+memur bey bakın biz bal ayına geldik. 2 gün önce düğünümüz oldu lütfen..
biraz daha sürer mücadele. sonunda çiftin erkek olanı bizim arkadaşa dalar. hafif sıyrıklarla atlatır arkadaş. türkiye'ye geri dönüş biletini alır. uçaktayken 2 arka koltukta o çift oturmaktadır.
arkadaşın yanında ise yarı şizofrenik bir adam bulunmaktadır. adam uçak kalktıktan 5 dkk sonra sormaya başlar.
-geldik mi ? nerdeyiz ?
arkadaş cevap verir:
-yok abi denizin üstündeyiz daha.
uçak yan döner bir manevra yapar. ve bizim yarı şizofrenik amca çığlık atmaya saçını başını yolmaya başlar:
+durun napıyorsunuz dağlara çarpıcaz. ben eski pilotum yanlış yapıyorsunuz! şeklinde bağırır.
bizim arkadaş başta donup izlese de bir süre sonra adamın istikrarlı panik haline katılır. yol bitmez. tabiki biter. uçak yere inince bizim şizofren amca ayağa kalkıp alkışlamaya başlar.
neyse bizim arkadaş kimliğini yeniletir ve kıbrısa döner. ilk gününü otelde geçirirken karnı acıkır. bi restoran bulayım diye dışarı çıkar. fakat in cin top atmaktadır. onun değimiyle sokakta sadece "köpekler var" dır. allah allah diyip yürürken arkadaş birden yanına bir polis otosu gelir. bunu bi güzel karga tulumba içeri alırlar.