Cok agir bir turkce ile yazar. okumasi anlasilmasi icin elde birde sozluk bulundurmak gerekir. Ziya gokalp ve nihal atsiz gibi isimlerin onderlik ettigi turkculuk fikrine karsidir. Hatta ziya gokalp'e " avrupa'da yedigini turkiye'de kusan biri" seklinde yakistirma yapmistir.
"Adam vardır kanat süpürtür Venüs'e... ve kitabı ağzına kadar ruhla dolu kutsal bir emanet değil, maddi refahına hizmet edecek bir hüddam olarak görür." cemil meriç.
sözlük oluşturmaya çok önem vermiş, bugünleri görseydi çok sevinecek olan insandır.
Tüm eserlerini okudum. Yazar iddialarda bulunur ama kanıtlamaz. Yaşar Kemal için "sıradan bir köy romancısı" der.
Ama neden, niçin,nasıl yoktur.Ya da ben görmedim en azından.
kıtaplarını anlamak ıcın buyuk caba sarfettıgım,fıkırlerının gercekten kıymetlı oldugunu dusundugum ınsan.keske gozlerını kaybetmeseydı de bızlere daha fazla eser bırakabılseydı.
"Dil musikidir... Musikilerin en mânâlısı, en az müphemi, ama musiki. Her kelime, bir kelimeler dünyasının anahtarıdır; meçhule açılan bir kapı, her kelime. Meçhule, yani rüyalara, hatıralara, anlatılmayanlara, anlatılamayacaklara. Mağaralarından süzülür şuur-altının, şuurun yedi kat göğünden dökülür. Kelime küfür, kelime dua, kelime büyü. Zihnin bu esrarlı meyvesini asırlar besler, asırlar olgunlaştırır." Diyen yazar.
"altın toprak altında dır ve büyük çabalar sarfedilerek ona ulaşılır bunun içinde bilgi kitaplarda saklıdır"diyen büyük yazar.özellikle bu ülke de yaptığı sağ ve sol kesim tespitleri mükemmeldir.söylenmesi gerekenleri bütün inceliğiyle söylemiştir.gözlerini erken yaşta kaybetmesi onun okuma hevesini kesmek bir yana daha fazla ateşlemiş ve yazımsal gücü doruk noktasına ulaşmıştır.betimleme ve benzetmeleri harikuladedir.okunsundur.nihat genç cemil meriç için "bir nesle ben büyüyünce aydın olacağım dedirtmiş adamdır"der
Düşünenlerin düşündüklerini düşünerek, bizleri düşündüren büyük münekkid... Okumuş, yazmış ve tenkid etmiştir... Kitaplarını okuyanlar bilir, genel olarak kendi fikirlerini belirtmez, kim ne düşünmüş bunları bize öğretir... Sağ'ın sembol ismi olmasından mütevellit fazlasıyla abartılmıştır... Kızı Ümit Meriç babası için o bir köprüdür, artık geçilmesi ve çok daha ilerilere gidilmesi gerekmektedir demiştir... Bu sözler yanıltmasın, kesinlikle okunması ve örnek alınması gereken bir fikir serüvenine sahiptir...
batılılaşmak bize ne kazandırıyor? şahsiyetsizlik, erimek, yokolmak.. benimsediğimiz bir idam hükmüdür. avrupalılar için doğululaşmak diye birşey tasavvur edebilir miyiz? batı benim anti-tezimdir..
Mağaradakiler ve Bu ülke adlarındaki eserlerini okuduğum değerli mütefekkir. Kitaplarından not aldığımm bir kaç yazı;
"mektuplarını üzülerek okudum. sen ki son liman, son ümit, son dost, ilk ve son sevgilisin
sen ki yıldızım, sen ki annem, sen ki çocuğumsun... acılarımla hırçınlaştığına üzüldüm istıraplarım çokmu çirkin, çokmu çocukça? onları sendenmi gizleyeceğim? sahneye maskeyle çıkmak! ben aktör değilim. sesinin tonunda minnacık bi soğuyuş hissettiğim an yokumacılarımın kaynağı sensin, evet ama hayatımın kaynağı da sensin, senin için ve seninle yaşıyorum. sen uçuruma yuvarlanırken tutunulan dal, sen vaha, sen bütün hayal kırıklıklarımın dudaklarında ümidleştiği kadın." lamia hanıma yazdığı mektuptan.
batı karşısındaki durumumuz, efendisinin ilaçlarını çalıp içen uşağın durumudur"
sağı ve solu aşağıdaki gibi tanımlayan yazar;
"sol, geniş kalabalıkların refahını, ışığa kavuşturulmasını, fizik ve moral kalkınmasını ister. sabırsızdır, gençtir. zafer uğrunda birçok fedakarlıkları göze alır. tecrübesizdir. devrimin ve büyük reformların bütün haksızlıklara son vereceğine inanır.
sağ, sayıya değil değere önem verir. daha önce kazanılmış hakların devamını ister. kalabalıkları yok sayar, vesayet bulundurulmalarına taraftardır. yerleşmiş kuvvetlerle oynanmasına razı olmaz, karamsardır. devrimlerin faydadan çok zarar getireceğine inanırlar.
insan, bazı bahislerde sağdır, bazılarında sol. bu itibarla bu kelimeleri aşmak lazım.
Journal adlı kitabında Lamia'sına yazdığı mektuplardan alıntı yapılıp sevgiliye söylendiği takdirde sevgilinin iki dakika içersinde suya yelkenleri indirmesi muhtemeldir.
"o kadar yalnızdım ki karanlıktan şeytanın eli uzansa sıkardım" sözünü sarfetmiş sağ cenahın yegane adamı. büyük bir yazar. jurnalleri okumaya değen kişi..
ayrıca bir mahkemede
bana komunist dediler ve ben henüz bir işçinin nasırlı elini bile tutmamışken... diye bir söz söylediği rivayet olunur.
sevdiğim, acıdığım, hayranlık duyduğum, her kitabını defalarca okuduğum, türkiye'nin yetiştirdiği en büyük düşünürlerdendir.çok zaman düşünmüşümdür acaba hayatının en güzel çağında kaybetmeseydi gözlerini böyle etkileyici bir dile sahip olur muydu diye.meramını böyle saldırgan ve zehirleyen bir dille saçabilir miydi kalemle.
onda en çok sevdiğim yönlerden biri de kabaran bir deniz gibi tedirgin eden küstahlığıdır.cemil meriç küstahtır, cemil meriç mağrur'dur.ama asla bayağı ya da aptal olmamıştır.
cemil meriç ve iç burkan hikayesi.kör olması yetmiyormuş gibi pençesinde kıvrandığı yoksulluğu,imkansızlıkları, onu deli eden ailesi, türk edebiyatının vurdumduymazlığı.
"Bu zavallı satırların hiçbir okuyucusu olmasa bile. Denize atılan bir şişe onlar. Belki dalgalar asırlarca sonra aşina bir ele tevdi edecek onları..."
cemil meriç-jurnal
türkiye'de aydın vasfına haiz ender kişilerden biri. belkide bu ülkede en çok okuyan ve gerçekten okuyan insan o idi. kendisini şöyle tarif etmekte:
kimim ben? kendini türk irfanına adamış bir kültür işçisi.