"kadın küçük bir mahlûk mudur, adi midir, fani bir zevk vasıtası mıdır? evet. o halde koklar
geçersin. o halde manastıra çekilirsin. o halde homoseksüel olursun. böyle pespaye bir
yaratığa ikbalini, servetini borçlu olmak, adiliğin ta kendisi. erkek, erkekle boğuşmalı. kadın
tanrıyı mı temsil eder, hayatın manası mıdır? o halde ondan yalnız onu isteyeceksin. kadın
bunların her ikisi de olabilir. aynı zamanda her ikisi de. bakacaksın. paros mermeri kadar
güzel bir göğüste, bir hizmetçi kız kalbi taşıyorsa, yüzüne tükürür uzaklaşırsın.
uzaklaşamazsan öldürürsün. onu öldüremezsen kendini öldürürsün. kadın basamak olmaz.
en kirlisi en molozu, en kaşalotu bile."
"Tarih, Tanzimattan başlayarak tepeden tırnağa değiştirilmelidir. Tarih kitapları Haçlıların en büyük zaferidir." diyen, âmâ olmasına rağmen geleceği hepimizin çok çok üstünde gören 20. Yüzyılın tek yerli mütefekkiri.
“Ama ben bu kadar acıyı sen de başkalarına benzeyesin diye çekmedim. Sana kırgın değilim, yalnız attığın her yanlış adım dünyamın bir sütununu deviriyor. Dünyamın, yani senin dünyanın. Hafızanda çatık kaşlı bir hatıra olarak yaşamak istemezdim. Sana dayanabilsem harabeler içinde yeni bir kale kurabilirdim kendimize. Olmadı. Olmuyor. Bu kitapların da, fedakarlıkların da kimseye faydası yok. sen de koş, sen de düş, sen de yaralan. Kalbimin duracağı bahtiyar güne kadar seninle beraber yaralanmaktan başka ne yapabilirim?” -Jurnal
Yaşadığı zaman dilimi ve coğrafya dolayısıyla, Doğulu doğup batılı olmaya zorlanan her mütefekkirin hissettiği sancıları çekmiştir fakat bu sancıları onun kadar etkileyici dile getirenine rastlamak pek zordur. bu ülke, sınırları net bir şekilde belirlenmiş ezberci eğitime tabi tutulan her cumhuriyet gencinin okuması gereken bir kitaptır bana kalırsa. Cemil Meriç, keskin tutuculuğuna rağmen dünyaya farklı pencerelerden bakabilmeyi sağlar.
Hira dağı'nın evlatları birbirlerini öldürüp olimpos dağı'nın çocuklarına gavur demeye devam edecektir ve hira dağı'nın evlatları kendi ülkelerini terk edip olimpos dağı'nın çocuklarının ülkelerini arzulayıp oralara göç etmeye çalışacaktır.
insanı verem edebilme potansiyeli yüksek olan yazar/düşünür(?).
Yani ne diyeyim, güzel güzel okuyorum bu ülke'yi, alâkalı alâkasız islam medeniyeti şöyleydi, Osmanlı böyleydi, medeniyet kötüdür diye araya girip duruyor, sinir bozucu bir hâl alıyor bir süre sonra bu. Ona buna sallıyor: "Yunan edebiyatı fuhuş edebiyatıdır, Roma da onun şakirdidir." diyor, tüm avrupalı yazarları, düşünürleri komik sayılabilecek şekilde eleştiriyor, ağır hakaretlerde de bulunuyor; sonra dönüp "montesquieu bize böyle böyle demiş, tanısaydı öyle demezdi." diyor. Gericiliği eleştiriyor, sonra eski düzene, Osmanlı'ya sayfalarca övgüler yığıyor, Said nursi'yi öve öve bitiremiyor. islamiyet'i eşitlik, özgürlük dini olarak tanıtıyor, iki paragraf sonra "kitap sahibi kavimler islamiyet'in üstünlüğünü kabul edecek, bu bir nevi misafirlik ama himaye edilenlerin hakları daha az olmalı." diye saçma sapan cümleler kuruyor, laiklikle dalga geçiyor. Dönüyor arada yahudilere laf atıyor, isa'ya sallıyor, "insanlığın tarihi neden isa'yla başlasın?" diye garip garip söylemlerde bulunuyor.
Bilgisine bir lafım yok fakat iki üç aforizma parçalamış diye yere göğe sığdıramadığımız bir diğer yazarımız kendisi oluyor galiba.
Komik.
Not: Cemil meriç'i üstat belleyenlere hayatlarında başarılar diliyorum, zor iş.