oğuz atay tutunamayanları yazarken
cemil meriç çınardı.
dallarına bakardı hüzünle,
tutunamayanların göz yaşıydı.
geleni gideni çoktu
ama
yalnızdı cemil meriç.
insanları
başıboş
ve
avare
ve
üç yüz altmış derece
sonsuzluğun dairesinde
dönerken pejmurde,
merkeziydi bahtı kara bu ülkenin
noktaların görmediği.
görmüyordu
insanlar ne kadar
uzakta,
o
fikrin kabrinde
ağlıyordu
her gece.
o kadar
kelime
cümle
nafile.
şimdi elimizde
tuttuğumuz
tutunduğumuz
sahifeler
mazimize dair
kandiller.
Kitaba harcadığımız parayı, atlar için harcadığımız la kıyaslarsak, yerin dibine girmemiz gerekmez mi? kitap sevene kitap delisi diyoruz, kimseye at delisi dediğimiz yok.
her dudakta aynı rezil şikayet, yaşanmaz bu memlekette 'niçin' vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaşanmazlaştıranlardır. bu ülke kitabında, en sevdiğim alıntıdır.
bu ülke'si, insanı dumura uğratan mütefekkir. sağa ''okumuyorlar'' diye yüklenir, sola da ''kafayı batılılaşma ile bozdular, halbuki bir millet ancak özündeki kimlikle yükselir'' diye çatar. kitabı, osmanlı'daki garplılaşma sevdalısı intelijansı gafletle suçlarken başlar, günümüz aydınına verdiği ayarla biter. bir irşad kitabı gibidir cemil meriç'in bu ülke'si.
hakiki bir muhafazakâr, hakiki bir mütefekkir. muhafazakâr partilerin hiçbirinin onun adını anmaması, bıraktığı yığınla mesajdan faydalanmaması, entelektüel bir hareket oluşturamaması pek acıdır. solun da kendi seçtiği yazarlardan başkasını okumaya asla tahammülü olmadığından, belki cemil meriç'e bile 'faşist' deyip kitabını yakmış olabilirler, orasını da bilmiyoruz.
üstatların üstadı... ikiden fazla yorum çıkarılır her sözünden. okuyun, okutun kafanız almıyor gibi gelir başlarda sonra kendine has havasıyla bağımlılık yaratır üslubu...
''Biterek ölmek güzel şey, başlamadan ölmek korkunç.''
Kalbi var kitapların, onları bir kerhane sermayesi gibi hasin parmaklarınla mıncıkladın mı senin oldular sanıyorsun.
Gaflet. Senin olan, sadece on dakikalık tenleri. Konusmaz seninle kitap, o bir basamak değildir, sırtına basıp ikbale
tırmanamazsın Tırmanmaya tırmanırsın ama, Kapitolden Tar-peaya fırlatılmak için.
-; Kahrını çekeceksin kitabın, hizmetinde bulunacaksın. Senelerce, senelerce hiçbir sey beklemeden diz çöküp
emirlerini dinleyeceksin... Adam vardır, Aristoyu Atina kerhanelerinin adresini sormak için, kösebasmda bekler-. Adam
vardır, kenef süpürtür Venüse. Ve kitabı, ağzına kadaf ruhla dolu kutsal bir emanet olarak değil, maddi refahına
hizmet edecek bir hüddam olarak görür.
''Kaçta kaçın benim? Kanımda kafamda sen varsın. Sesin yetmiyor bana. Seni bütün olarak seviyorum; etinle, iskeletinle, rüyalarınla ve yalnız benim olarak.
Doğrudan tarafım, ezilenlerden tarafım. Hakkından mahrum edilenlerden tarafım. Tarafsız olmak bu demektir aslında. Yoksa, hiçbir şey tarafsız değildir. Yalandır tarafsızlık ve bir yerde namussuzluktur. Nasıl tarafsız olunabilir? Birbirinin boğazına sarılmış bir dünyada, insanın insanı öldürdüğü dünyada tarafsızlık ne demek? Mazlumların yanındayım elbette. Zalimlerin yanında değilim hiçbir zaman.
Cemil Meriç
Bu gençlik irfansız yetiştiği için Batının her türlü hastalığına açıktır. Eğer biz dinimizi, edebiyatımızı, irfanımızı bilseydik böyle olmazdı. Evvela kendi düşüncemizi bilmemiz lazımdır. Her şeyi bilmek mecburiyetindeyiz. Bugünkü gençliğin kendi değerlerini bilmesi lazımdır. Gençlik meselesi diye bir şey yoktur. Kafası boş bırakılan, irfansız yetişen bir gençlik vardır; bunların kabahatlisi kendisi değildir. Eğitim metodundan ileri geliyor. Batının oyuncağı olan birtakım insanların uzun zamandan beri uyguladıkları metottan (aslında metotsuzluktan) dolayı gençlerimiz böyle olmuştur.
görme duyusunu kaybettiği halde okumaktan ve yazmaktan vazgeçmeyen ve bu yönüyle beni etkileyen muhteşem bi yazar okumaya olan açlığı hiç bitmemiş harika bir adam.