Atatürk düşmanlarının %90'ı şöyledir: atatürk dönemine desteksiz sallayan, adalet bekçiliğine soyunan, ülkedeki her sorunu 23-50 arasındaki döneme bağlayan,menderes'in tutarsızlıklarına ses etmeyen, geçmişte Fettoş'a tapan, osmanlı'daki kundaktaki çocuğun boğdurulmasını bile onaylayan ve bugünkü haksızlıklara alkış tutan bir insan tipidir.
valla hoca darılmasın pek ciddiye alınacak adam değilmiş.
ayrıca resmi tarih komple yalan demekle iyi tarihçi olunuyorsa, ben de dinozorlar yoktu bizi uzaylılar ışınladı demekle iyi bilim adamı olabilirim veya bigbang falan yok hz.adem durduğu yerde seccadesiyle gökten bıdı bıdı indi demekle iyi ilahiyatçı olabilirim.
burda aramızda tek bir fark olur. ben saçmalıyorumdur, o da aslen saçmalasa da yök başkanlığına oynuyordur.
hepsi bu.
edit: ulan bak aklıma ne geldi... yıllığı 40 bin liradan üniversite okuyacaksın ve bu adamı sana reva görecekler. transkript mi alırsın, sabaha mı bırakırsın?
ilkokul 1'den askerlikteki acemi birliği "ders"lerine kadar beyni atatürkçülükle yıkanmış insanlara çok ters gelen gerçekleri ifade edebilen gerçek bir akademisyen.
gerçekleri değil de ezberletilen şablonları dinleyip "rahatlamak" isteyenler bu vatandaşı izlesin: http://www.uludagsozluk.com/k/orhan-%C3%A7eki%C3%A7/
Birazcık izan sahibiyseniz zaten aradaki farkı farkedersiniz.
mustafa kemal atatürk hakkında pek olumlu düşüncelere sahip olmayan prof. fena tarihçi değil ama mesele atatürk olunca içindekileri kusan isim. bu ve vb konularda kalemini ve dilini bu kadar bilemesine gerek yok.
vicdanı var kafası çalışıyor hocanın.. bizde düşen biraz dinleyip istifade etmek. tabi dinlemek içinde o kafanın omuzların üzerinde duruyor olması lazım.
kafanın yerine bir büst taşıyor isen başka. sana nato mermer nato kafa derler.
saklanan tarihi açıkça ortaya koyan bir tarihçidir. kemalistler sevmez bu değerli insanı çünkü duymak istemedikleri şeyi söylemektedir cemil koçak. mustafa kemalin bir mangayı yönetemeyecek kadar beceriksiz biri olduğunu söylecek kadar radikaldir kendileri.
Ne söylediğini bilmeyen çılgın profesörlerden biri. Arkadaş, profesör oldun diye uç noktalarda yaşayıp, uç tespitler yapmak zorunda mısın ?
Konuşmasında bir kez olsun Mustafa Kemal ya da Atatürk dememiştir. Bu da olaya nasıl art niyet ve ön yargı ile yaklaştığının kanıtıdır. Bu durumu '' Tarih o gün ki oldukları görevle yazılır '' diyerek açıklamıştır. Ama Atatürk'ün kendi lideri olmadığını da belli etmiştir.
Üstelik ortaya attığı iddiaları ne ile kanıtladığı da belirsizdir. Anfiler de ders veren profesör kimliğine ve ben ne söylesem zaten inanırlar ( ki zaten bu saçmalıklara inanmaya hazır binlerce haim var aramızda ) düşüncesine dayanarak sözlerine devam etmiştir.
'' Aslında Çanakkale Savaşının galibi Türk milleti değil Almanlardır. ''
Pes artık.
Bu adam* son olarak bu sözüyle de içinde bir Türk düşmanlığı beslediğini göstermiştir.
Dip not: Tüm bunlar olurken hala buralarda '' atatürk'ü sevmek zorunda bırakılan bir millet.'' gibi başlıklar açılıyor. Ulan bunu yapmak suç olsaydı bu adam asılır ve bunun gibi binlercesi sırada beklerdi idamı için. Hala daha O'nu kötü göstermek için elinizden geeni yapıyorsunuz.
Ama bu millet bu vatanı kurtarıp yeniden kuranları hiç bir zaman unutmayacaktır.
atatürk'ü sevip sevmemek, fikirlerine katılıp katılmamak öznel bir konudur, kişinin dünya görüşü ve kendi değerlendirmelerine bağlıdır. atatürk kimilerine göre hayli yakışıklı bir insanken bazıları onu çirkin de bulabilir. ancak kalkıp atatürk siyah saçlı, siyah gözlü bir insandı derseniz zırvalamış olursunuz. tıpkı bu örnek gibi siz kalkıp ta atatürk hakkında cemil koçak'ın aşağıda alıntıladığım sözlerini ederseniz ahali sizin bilim adamı kimliğinizden şüphe etmez,bir de akli melekelerinizi sorgular.
yer sabancı üniversitesi,tarih 23 ekim 2010, konuşmacı cemil koçak:
yarbay mustafa'nın ( bu mustafa kemal oluyor ) çanakkale zaferiyle uzak,yakın bir ilgisi yoktur.zafer alman general liman von sanders'e aittir. istanbul hükümeti ve alman general yarbay mustafa'yı 5-10 kişiyi bile yönetmekten aciz bularak gözden uzak kalsın diye gelibolu'ya göndermişti.yarbay mustafa döneminin en yeteneksiz askeriydi.tesadüfler ve şansı yaver gitmeseydi emekli olup kahve köşelerinde sürünüp gidecekti.
ya ilginç olmak istiyor ya da aklını kaybetmiş dediğim sözde bilim adamı.
Bir tarihçide vuku bulması gereken hasletlere, günümüzde en yeterli derecede sahip olan tarihçilerimizden biridir.
Özellikle yakın tarih üzerinde çalışmaktadır. Resmi ideolojoyi hırpalamakta üzerine yoktur.
yükselen değer.
gazetecilik oku üzerine siyaset bilim yüksek lisansı yap bir şekilde tarihçiyim diye ortalarda gez
veriyorlar gazı buna bu da sallıyor. lan yemişim sizin tarihçiliğinizi.
parası neyse ben vereyim de benim tarihimi de yazsın!
09.11.09 tarihinde neşe düzel kendisiyle okunmaya değer sürükleyici ve aydınlatıcı bir röportaj yapmıştır. son derece doğru tahliller yapan bir tarihçidir.
1956'da izmir'de doğdu. Orta öğrenimini izmir'de tamamladıktan sonra, 1978'de SBF Basın-Yayın Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. SBF'de yüksek lisans ve doktora eğitimine devam etti (1978-1980). Âfet inan Tarih Araştırmaları Ödülü'nü kazanan (1990) Türkiye'de Millî Şef Dönemi (1938-1945) yazarın doktora tezidir (1985). Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi doktorasından sonra, 1991 yılında Siyasal ve Sosyal Bilimler doçenti oldu. Abdülhamid'in Mirası (1990) ile Sedat Simavi Vakfı Sosyal Bilimler Ödülü'nü kazanan (1991) Türk-Alman ilişkileri (1923-1939) (1991) adlı araştırmaları yayınlandı. Makaleleri ve kitap tanıtma yazıları, başta Tarih ve Toplum ve Toplumsal Tarih olmak üzere, çeşitli dergilerde yayımlandı. Samet Ağaoğlu'nun Siyasî Günlük; Demokrat Parti'nin Kuruluşu adını taşıyan günlüğünü (1992) ve Haldun Derin'in Çankaya Özel Kalemini Anımsarken (1933-1951) adlı anılarını (1995) yayına hazırladı. Sabancı Üniversitesi tarafından 1998 yılında yayınlanan Birinci Meclis adlı kitabın da editörlüğünü yaptı. 2003 yılında iletişim Yayınları tarafından Umûmî Müfettişlikler (1927-1952) adlı kitabı yayımlandı. Belgelerle Heyeti Mahsusalar kitabı da yine aynı yayınevinden 2005 yılında çıktı. 1984-1999 yılları arasında TÜBiTAK'ta çalışan yazar, halen Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak, yakın dönem siyasî tarihimizle ilgili araştırmalarını sürdürmektedir.
"kurtuluş savaşı üç yıl sürdü ve şehit, yaralı toplam 30 bin kişilik zaiyatımız oldu. kurtuluş savaşı'nın pırıltılı hale getirilmesinin nedeni, cumhuriyet'e ve cumhuriyet'le birlikte yapılanlara bir meşruiyet kazandırmak içindir." şeklindeki beyanatı ile gaflet ve dalalet içerisinde olduğunu göstermiş öğretim üyesidir.
pırıltılı bir tarih hocası. sabancı üniversitesinde doçent. ancak geçtiğimiz günlerde
verdiği bir röportajda yaradana sığınıp şu tuhaf açıklamayı yapabilmiş insan:' kurtuluş
savaşı üç yıl sürdü, şehit yaralı toplam otuzbin kişilik zayiatımız oldu.kurtuluş sava-
şının prıltılı hale getirilmesinin nedeni cumhuriyet ve cumhuriyetle birlikte yapılanla-
ra bir meşruiyet kazandırmak içindi.' eh,dokunulmadık bir kurtuluş savaşımız kalmıştı,
cemil koçak sayesinde o da oldu.merak ediyorum, bu tip adamlar neden hep sabancı üniver-
sitesinden çıkıyor?
ekleme pükleme: yanılmışım, hiç bir pırıltısı yok. angaje olduğu zırvaları teyit için bilim namusuna da ihanet eden insan. mustafa kemal için '' bir mangayı bile yönetemeyecek kadar acizdi '' diyen adamın neresi ciddiye alınır.
hani sev, sevme, ama bu laf söylenir mi birader, hiç mi korkmazsın, ulan millet bana götüyle güler diye?
işte böyle tipler profesör oluyorlar. evet profesör olmuş bu arada. güleyim bir yerimle.
