Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden,
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye,
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız,
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun,
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez,
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor,
Bütün kara parçalarında,
Afrika dahil!
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma,
Yatakta yatmayı bildiğin kadar,
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler,
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının,
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde,
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor,
Bütün kara parçaları için,
Afrika dahil!
Senin bir havan var beni asıl saran o,
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak,
Sabahları acıktığı için haklı,
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel,
Birçok çiçek adları gibi güzel,
En tanınmış kırmızılarla açan,
Bütün kara parçalarında,
Afrika dahil!
Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü,
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez,
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek,
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar,
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar,
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar,
Bütün kara parçalarında,
Afrika dahil!
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası,
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki,
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok,
Aklıma kadeh tutuşların geliyor,
Çiçek Pasajında akşamüstleri,
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor,
Bütün kara parçalarında,
Afrika hariç değil!
AŞK
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı...
Asktin sen kokundan bildim seni
Bir ahirin içinde gezdirilmis gül kokusu
Tasittan indin sonra da karsiya geçtin
Elinde bir tuhaf çanta saçinda soku
Akil almaz isleri su zambakgillerin
Sokakta bir sövgü gibi akip gittin
Gözlerin sonsuz uzun sonsuz çekikti
Baksan uçtan uca Çin Seddi'ni görebilirdin
Yanindaki adam mutlaka kardesindir
Istanbul öyle agirbasli bir kent degildir
Asktin sen gidisinden bildim seni
Neye yarar sagduyuyu asmazsa siir
Birbirimizi kucaklarken neye yarar
Kucaklamiyorsak eski yeni sevgilileri
Diyorum çogunca evli kadinlar
Bu yüzden ölü yikayicisidirlar
Bilir misin acaba ne demis tilki
Kisi bir anda nasil çarpiliverir
Kuliste yarasini saran bir soytari gibi
Giderek nasil anlasilmaz olur sözleri
Ömer ki bir gölü baligi için degil
Kamisi için vergilendirdiydi
Ama degnek vurulurken zavalli ugruya
Yüzüne ve neresine gelmesin derdi
Selam size büyük durumlar doruk anlar
Dag görgüsü kazanir Agri'yi bir kez görse de kisi
Marmara'dan yirmi yilda çikaramayacagi gerçegi
Okyanusu bes dakika seyretmekle kavrar
Belki de biraz geç rastladim sana
Ama her sey geç gelmiyor mu yurdumuza
1929 buhrani bile geç gelmemismiydi
Eksiklige mi alismisiz mutsuzluga mi yoksa
Bir ahirin içinde gezdirilmis gül kokusu
Agir uykusu aldatilmis olanin
Ve aldatanin delik-desik uykusu
Tasittan indin sonra da karsiya geçtin
Divan Nazim Hikmet Ikinci Yeni
Kaç gündür adini düsünüyorum
Ne demis uçurumda açan çiçek
Yurdumsun ey uçurum
sen el kadar bir kadınsındır
sabahlara kadar beyaz ve kirpikli
bazı ağaçlara kapı komşu
bazı çiçeklerin andırdığı
bu iş bu kadarla bitse iyi
bir insan edinmişsindir kendine
bir şarkı edinmişsindir, bir umut.
mağrurlanma ya hacı, hor görme dilharabı
her haramdan bize de bir gün azat görünür
hem aşık ol, hem şair, hem tanıma şarabı,
nerde böyle çelişki, böyle tezat görünür
(cemal sureya) *
resmi adı cemalettin seberdir. 1931 pülümür (tunceli) doğumlu. erken yaşta ailesi ile surgun edilmesi ve bu surgun sonucunda aile bireylerini birer birer kayıp etmesi kendi yorumuyla sanatcı duyarlılığının oluşma sürecini etkilemiştir.
enver ercan' la 9 mayıs 88 te yaptıkları roportajda bunu şöyle açıklamakta '' anılarımın kökeninde yer etmiş.küçükken, altı yedi yaşımda doğduğum yerlerden, evimizden, bahçemizden kopartılmıştım. ardından aileme felaketler gelmişti. annem ölmüş (hemen ölmüş) babam sonsuz yoksul düşmüştü. bunlar yer etmiş bende. bir yerde sanatcı duyarlılığını etkilemiş demek. silinmezler. ''
süreya, anadili ile yazamayan yazarlar arasında yer almaktadır. bir anlamda ''hapis'' bir dil serüvenin içerisindedir. dışarıya açılan bir çekmecenin içeriye itelerek açılmaya çalışılmasıdır. oz anlatımıyla gerginliktir. joyce gerginliğinin bir tezahuru'de bu topraklarda cemal sureyadır. dil üzerine düşüncesi sorulduğunda ''gurbetin aşka'' dönüşmesi olarak ifade etmektedir, ''benim dil serüvenim şu: küçük çoçuk bakıcıya veriliyor, o çoçuk kendini bakıcının elinde buluyor; seviyor bakıcısını onu ana belliyor. turkçeyle ilişkim böyle'' diyerek vurguluyordu turkce serüvenini. kendi dil seruvenin öznesi olamayan süreya, dili hapis alanında kilitleyeninde özgur olamadığını ''o yıllarda ulkemizde/ çeşitli hukumlerle/ yetmiş iki dilden/i kisi yasaklanmıştı:/ ikincisi turkçe'' dizeleriyle ifade ediyordu.
selim temo'nun dizeleriyle ''asla efendinin diline bağnaz bir biçimde bağlanmayan, o dili en humanist yorumu ile içeren, neyle karşılaşırsa karşılaşsın onu tam tersini yansıtan, bunu da en aşırı biçimde yapan, turkçeyi değme yazar ve şairlerden iyi kullananlardandır.
bir anlamda kendilerini gizledikleri koyaklardır, yazdıkları dil. ama yazdıkları dili zorlayan, onun imgesininden beslenerek yeni anlam metaforları yaratarak kendi içlerini de yansıtan bir dil oluşturmaktadırlar. ahmed arif'in ''bir yanın seccade acem mülküdür/ bir yanın çığ tutmaz kafkas ufkudur'' dizeleri buna en guzel ornektir. yazdığı dili kendi çıkarımına uygun bir sese dönüştürmeyi becermiştir ahmed arif . çünkü anlatılan ülke turkiye değildir, tam da ahmed arife denk düşen ustaca bir manevra alanı olmaktadır dil.bunu cemal süreya da yapmaktadır,orhan kotan da ,yılmaz odabaşı da..çünkü aynalar gerceği yansıttığı kadar gizlerde..
cemal sureya uçurumda açan kitabında bu durumu, yakındoğunun dallı ispanyolcası: kürtce dizesi ile en guzel biçimde ifade etmiştir. diğer bir şiirinde; kürtler yalan söylemek zorunda, arnavutlar doğru anlatımıyla dil takiyesini sunmaktadır.
kendi anadili serüvenine iki defa soyunur sureya, ilkinde 12 eylul gelir, ikincisinde ölüm. insanın anadilini bilememesi ne acı sayıklamalarıyla anadili acısını içinde taşıyarak vefat eder. yazım sürecindeki hapisliğine nazire yaparcasına, gercek hayatta kurtluğunu on plana alacaktır. bazil nikitin'in kurtler adlı kitabını turkçeye ceviren c.süreya dır. her yerde kürt ve surgun olduğunu anımsatacak, oğlunun nufus kaydında adı ''memo'' olarak yazılan tek kürt olmasıyla övünecektir.
son kitabının adını ''göç'' koymak istemesinin nedeni de surgunluğundendir. bu kitaptaki şiirlerden birinin adı, uzun bir şiir olarak kurgulanan 'fırat'tı. zulumler adlı şiirinde ise,turkiye komunist hareketinin önderlerini yazacaktı. bir de roman yazmayı düşünür. adı ''acının tekniği' olacaktır. bu romanında ise ''turkiye'nin son 50 yıllık işkence tarihi'' ni anlatacaktır. diğer çalışması ise kürtlerin ve türklerin kucaklaşması olacak dediği, fuzulı'nın 'bengu bade' cevirisidir...
esprili ve zeki bir şairdir. kendisi "darphane müdürlüğü yapmış şairler antolojisi" hazırlama projesinden bahseder arkadaşlarına, antolojide sadece iki şair yer alacaktır, Nef'i ve Cemal Süreya.
türk şiirinde politik,lirik ve erotik unsurları ustalıkla işleyen bir şairdir. şiirin can damarıdır. bütün şiirleri yapı kredi yayınlarından çıkan sevda sözleri adlı kitapta bir araya getirilmiştir.
tam anlamıyla bir aşk adamı.. ironi sahibi, çapkın, seksi ve erotizmi kendi üslubuna takıp mükemmel anlatabilme yetisine sahip, türkiye'nin en duygusal, romantik şairlerinden biri..
cemal süreyaya dair:
bir şairin gözleri kapanınca,dünyada görülecek şeyler azalır.
(bkz: oruç aruoba)
dünyaya bakmakla dünyayı görmenin arasındaki farkı anlatan gözler kapanır ve başka bir yaşama açılan pencere kapanmış olur.
artık o pencerenin sadece pervazından giren hava ferahlatacaktır.
hicbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
keşke yalnız bunun için sevseydim seni...
sanmasınlar inanmıyorum
elbet inanıyorum tanrıya
herkesin kendi tanrısı var
sen ölünce ölüyor o da
saat on ikiden sonra,
bütün içkiler,
şaraptır..
sevişmek yeniden yürürlüğe giriyor
tüm kıtalarda
afrika dahil
oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
sonrası iyilik güzellik...
gelecek sefer
dunyaya kadin olarak gelirsem
escinsel olurum!
kırmızı bir kuştur soluğum
kumral göklerinde saçlarının
yoksuluz gecelerimiz çok kısa
dörtnala sevişmek lazım