--spoiler--
Bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların
Bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur
Bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
Bak bu sensin çocuğum enine boyuna
Bu da yatak olduğuna göre altımızdaki
Sabahlara kadar koynumda yatmışsın
Bak bende yalan yok vallahi billahi
Sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur
işe bak sen gözlerin de burda
Gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık
iyi ki burda yoksa ben ne yapardım
Bak çocuğum kolların işte çıplak işte
Bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
Gözlerin sabahın sekizinde bana açık
Ne günah işlediysek yarı yarıya
Sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
Bunların konuşması olur öpülmesi olur
Seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
Vapurdaydık vapur kıyıya gidiyordu
Üç kulaç öteden istanbul gidiyordu
Uzanmış seni usulca öpmüştüm
Hemen yanımızdan balıklar gidiyordu.
--spoiler--
Yalnız aşkı vardır aşkı olanın
Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Kardeşim olan gözlerini unutamadım
Çocuğum olan alnını sevgilim olan ağzını
Dostum olan ellerini unutamadım
Karım olan karnını ve önlerini
Orospum olan yanlarını ve arkalarını
işte bütün bunlarını bunlarını bunlarını
Nasıl unuturum hiç unutamadım
c. sürayya
Serbest nazım'ın özelliğini bilmeyen ve şiir için anca posta gazetesindekileri şiir sananlara ağır geldiği için anlayamanların ettiği laf.
Cemal süreya kelimeleriyle gömsün hepinizin.
aslında ne saçmadır ne de mükemmeldir.
kendine has şiir örnekleridir ama abartmamak da fayda var.
son yıllarda şiir sokakta denilen bir saçmalık ortaya çıktı.
gelen giden edebiyat özürlü insanlar özellikle liseli kesim hemen hemen herkes şu sözü paylaştı:
"hayat kısa, kuşlar uçuyor"
bir de şey vardı sanırım, "vapurlar falan filan"
eminim ki bu sözü paylaşanların hiçbiri sözün içindeki o saf anlamı bilmiyordur.
sırf popüler kültür malzemesi olduğu için paylaşıyor.
ayrıca eminim ki şu "duygu, şiir" diye laf yapanların çoğunun cemal süreya'yı yeni tanıdığını söyleyebilirim.
siz şiiri sevmiyorsunuz, siz koduğum embesilleri sırf insanlar şiiri seviyor diye paylaşıyorsunuz.
twitter'da "şiirsokakta" hashtag'lerinde takipçi artırmak için cemal süreya'dan söz paylaşıyorsunuz.
Eğer gerçekten ortaya saçma bir şeyler çıkarmak için yazmışsa iyi şiirleri var; fakat ortaya bir şiir çıkarmak amacıyla aldıysa eline kalemi yazdığı hiçbir şiir olmamış. Bir şiir müptelası degilim; lakin ahmet haşim, nedim, ismet özel gibi şairler varken buna ne denir bilmiyorum.
Not: posta okumam, hürriyet'i tercih ederim. Bir radikal okuyucusu olmadığım için de üzgünüm canlar.
özellikle son dönem ve ikinci yeni şiirini anlayabilmek bir birikim ister. kıyısından köşesinden biraz da olsa edebiyata bulaşmak gerekir. eğer bu yoksa kafiye ve direk bir anlatım beklersiniz ve cemal süreya gibi şairlerin eserleri size hitap etmez, gelir bu kadar büyük bir ismi beğenmezsiniz.
Şiirin anlamlı olması için kafiye yapması gerektiğini düşünen insanların sözüdür. Cemal süreya gayet duygulu ve anlamlı şiirler yazmıştır. Anlayabilene.
ikinci yeniye bağlı olduğu zamanlar anlam kapalılığı ve erotizmde çığır açtığı için çoğu zaman anlaşılamayan şiirlerdir, doğru kabul edilebilir. fakat diğerleriyle birlikte eleştiri bombardımanına tutulunca orta şöyle şahane şeyler çıkmıştır:
uçurumda açan
aşktın sen kokundan bildim seni
bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu
taşıttan indin sonra da karşıya geçtin
elinde bir tuhaf çanta saçında soku
akıl almaz işleri şu zambakgillerin
sokakta bir sövgü gibi akıp gittin
gözlerin sonsuz uzun sonsuz çekikti
baksan uçtan uca çin seddi’ni görebilirdin
yanındaki adam mutlaka kardeşindir
istanbul öyle ağırbaşlı bir kent değildir
aşktın sen gidişinden bildim seni
neye yarar sağduyuyu aşmazsa şiir
birbirimizi kucaklarken neye yarar
kucaklamıyorsak eski yeni sevgilileri
diyorum çoğunca evli kadınlar
bu yüzden ölü yıkayıcısıdırlar
bilir misin acaba ne demiş tilki
kişi bir anda nasıl çarpılıverir
kuliste yarasını saran bir soytarı gibi
giderek nasıl anlaşılmaz olur sözleri
ömer ki bir gölü balığı için değil
kamışı için vergilendirdiydi
ama değnek vurulurken zavallı uğruya
yüzüne ve neresine gelmesin derdi
selam size büyük durumlar doruk anlar
dağ görgüsü kazanır ağrı’yı bir kez görse de kişi
marmara’dan yirmi yılda çıkaramayacağı gerçeği
okyanusu beş dakika seyretmekle kavrar
belki de biraz geç rastladım sana
ama her şey geç gelmiyor mu yurdumuza
1929 buhranı bile geç gelmemiş miydi
eksikliğe mi alışmışız mutsuzluğa mı yoksa
bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu
ağır uykusu aldatılmış olanın
ve aldatanın delik-deşik uykusu
taşıttan indin sonra da karşıya geçtin
divan nâzım hikmet ikinci yeni
kaç gündür adını düşünüyorum
ne demiş uçurumda açan çiçek
yurdumsun ey uçurum