zor mu geldi kalbinde bana sevgi saklamak?
yakıp gittiğin yeri dönüp bir kez yoklamak,
değil sabaha kadar seni öpüp koklamak,
seni sarmam imkansız rüyalarım olmasa.
özlemi aşkı bu dörtlükte en iyi şekilde anlatan şairdir.
bu adamı anlatmak imkansız, kelimelerle anlatmak imkansız. adeta bir kelime sihirbazı. insan bazen düşünüyor bir insan neler yaşamışta bunları yazmış diye. gerçektende aşk konulu şiirlerin yanı sıra bir çok konuda şiirleriyle beni benden alan bana göre dünya üzerindeki sayılı şairlerden biri.
sensizdim kendime bir iş aradım,
baştan savıp asabımı bozdular.
hatırşinas dostlarıma uğradım,
sağolsunlar müdür beye yazdılar.
müdür bey gerçekten yufka yürekmiş,
işim inşaatta kazma kürekmiş,
bir sağlık raporu almam gerekmiş,
tam teşekkül hastaneye yazdılar.
yağışlı gözümün hazan çağı da,
olur olmaz yerde başlar ağıda,
sinir servisine giden kağıda,
aklından zoru var diye yazdılar.
bir saat anlattım tek bir buseni,
doktorlar efsane sandılar seni,
belki de alaya aldılar beni,
belki palavracı diye kızdılar.
bir ara sensizlik krizim tuttu,
bilmem ki o anda ne olup bitti.
hekimler heyeti havale etti,
acil vaka bakırköye yazdılar.
bu çağda bu sevda abes dediler,
cezası çelikten kafes dediler,
ben kime ne yaptım,ne istediler,
bana bu çukuru niye kazdılar.
burda ne sen varsın, ne de bir iş var,
üç adım voltalık gidiş geliş var.
en ayıp sözlerle kaplı dört duvar,
bunca küfrü kime ,niye yazdılar.
açmak için zahmet etme zarf açık,
hala bana sevgin varsa birazcık,
mektubumu alır almaz yola çık,
gözyaşlarım bir acayip azdılar,
gözyaşlarım bir acayip azdılar.
Saymadım, hasretinle bu kaçıncı yılbaşı!
Bir ihtimâl de olsa döner diye bekledim.
Ne bir demet karanfil, ne bir damla gözyaşı;
Bir hâl hatır sormayı dener diye bekledim
Şu kışta kıyamette ömrüme düşen karda
Bir dostuma uğrayıp ahvâlimi sorar da
Belki de bir nedamet, bir merhamet duyar da
Yenilmez gururunu yener diye bekledim
Bir yanda gözlerimde ebediyet uykusu,
Bir yanda seni son kez görememek korkusu.
O güzel ellerinden içersem bir yudum su;
Bütün ızdıraplarım diner diye bekledim
Perdesiz pencereme şafakla söktüğün an,
Gelip de başucumda boynunu büktüğün an,
Pınar dudaklarından ismimi döktüğün an;
içimdeki yanardağ söner diye bekledim
Ne sıkmağa ferim var, versen bile elini,
Ne sarmağa mecâlim, o şahane belini.
Alnımda hayal edip minicik mendilini;
Rayihası tenime siner diye bekledim
Dudaklarımda tekbir, ellerim göğe açık,
Sen diye irkilirim, ses duysam en ufacık.
O siyah gözlerini, bir daha, son defacık,
Dünya gözüyle görmek hüner diye bekledim,
Hüner diye bekledim, hüner diye bekledim
Bütün kitaplarını alıp imzalattığım, Mükemmel ötesi bir gönül adamı.. insan onu tanıdıkca, o kendini anlattıkca dahada bi hayran bırakıyor kendine.
Fakat kendisi çok yaşlanmış ve iyi görünmüyor durumdaydı. Onu bu halde görmek beni biraz üzdü ne yazık ki. Ama hala yaşayan bir efsanedir.
Bu arada 1 ay kadar önce kendisininde kurban kesmek suretiyle katıldıgı bir organizasyonda samsunda bir sokağa adı verilmiştir.
Başta Orhan Gencebay olmak üzere Zeki Müren, Zekai Tunca, Muazzez Abacı gibi sanatçıların söylediği meşhur şarkılardan bazılarının güftecisi ve şair kişilik. Kıymeti pek bilinmemiştir.