gerçek dinin ne olduğunu araştırarak aslında cemaat tarzı oluşumların (tarikatler, tasavvuf akımları) dinin özüne uzak oldukları farkedilebilir. hatta bizzat cemaat anlayışının dinin ana mesajına nasıl muhalefet ettiği görülebilir. din toplumsal bütünleşmeden bahseder. din insana 'bireysel' sorumluluklar yükler. allah için bir topluluğun pek bir değeri yoktur. allah 'birey'leri esas alır. o nedenle insanlara hitap ederken belli bir gruptan, topluluktan pek bahsetmez.* Allah'ın değer verdiği bu bireyler her toplumda karşımıza çıkabilir. hıristiyanlar içinde 'allah için gözyaşı döken'leri olduğu gibi, insanları doğru yola iletmek isteyen 'size iyilik dışında bir şey tavsiye etmeyen bu insanlara uyun' diyen insanlara da rastlanabilir. bu kişi, firavunun eşi asiye gibi bir kadın da olabilir veya firavun'un veziri de. 'iyi' insan her zaman her yerde bulunabilir.
Allah'ın 'birey'lere yüklediği bazı sorumluluklar vardır. bunu bizzat kendi çabalarıyla gerçekleştirmesi gerekir bireyin. örneğin:
insanlara iyilik yaparken şöyle bir sıra gözetmelidir birey:
-önce anne babasına (bu zorunludur, isteğe bağlı değildir, Allah'tan sonra sorumlu olduğu kişiler bunlardır. allah kendi hakkının peşinden anne babanın hakkını savunur.)
-ikinci olarak yakın akrabalardır. (kardeşler, kardeş çocukları... bunların yardıma ihtiyacı varsa ilk elden bunlara yardım etmek gerekir.)
-uzak akrabalar. (allah bireylere 'sosyal sorumluluk' yüklerken çevresinden haberdar olan 'uyanık müminler' hedefler. bu mümin uzak akrabalarını araştıracak, ihtiyaç sahiplerini belirleyecek ve onlara elinden geldiğince yardım edecektir.
-yakın komşu. (eğer akrabalardan ihtiyaç sahibi kimse yoksa, yakın komşuya yardım etmek bize verilmiş bir görevdir.)
-uzak komşu. (aynı mahellede oturan veya eskiden tanıdığımız komşuları da ihmal etmeden onların ihtiyacını karşılamak bizim görevimizdir.)
-arkadaşlar (okuldan, yurttan çevreden edindiğimiz arkadaşlarımıza yardım etmemiz gerekir.
-yabancılar. (görüldüğü gibi tanımadığım yabancı insanlara yardım etmek son sırada gelmektedir. işte 'cemaat'lerin en sorunlu olduğu alan burasıdır. yardım parası verirsiniz cemaate (kime gittiğini bilmeden), kurban kestirirsiniz (kimin yediğini bilmezsiniz), burs verirsiniz (kimler o bursu ne yapıyor haberiniz bile olmaz)...
verdiğiniz paraların ve yardımların nereye gittiği bilmek sizin 'görev'inizdir. bu görevi size allah bizzat verir. çevrenizdeki insanlar açken, yabancılara yardım yapmak Allah'ın öngördüğü sıralamayı yok saymak demektir.
Evvelen cemaat bölünmek zorunda. Vatan hainleri ile ihlaslı müntesipler ayrılmalıdır. Sonra 70lerde hocanın peşine takılıp ayrıldıkları nurculara ve de nur hizmetine geri gönüp tefani eylemelidirler. Bol bol ihlas risaleleri okunmalıdır. Dünya dine araç idi din dünyaya araç oldu. Dönmeniz lazım. Risalenizi okuyun anlatın daha ne istiyorsunuz anlamak çok güç.
Hoca da dahil vatana ihanetten yargılanmalıdır. Medreseyi yusufiye diyen herkese kürekle vurulmalıdır. Said nursinin mirasına zaten sizden büyük parazit çıkmamış. Bari bunu bırakın. Üstadın medreseyi yusufiyesi ile senin ki bir mi... Üstad iman kurtarmaya çalışmış sen türkçe öğretmeye, vatana ihanete...
cemaatten yani devletin-müslümanların başına leş kargaları gibi üşüşmüş olan bu tehlikeli güruhtan kurtulmanın yollarını arama suali.
kırk yıllık çok ciddi bir yapılanmadan ki bu yapılanma devlet makamlarının en önemli ve en stratejik yerlerindeyken tamamen kurtulunması imkansızdır. ancak etkisi azaltılabilir.
en azından maskeleri düştü buda önemli bir aşama. böyle bir yapılanmanın olduğunu öğrendik, sistemlerinin gizlilik ve iki yüzlülük üzerine inşa edildiğini öğrendik. bunların her biri birer aşamadır. he geç mi kalınmış elbette ki öyle. bildiğin uyutulmuşuz. hem fert olarak. hemde devlet erkanı olarak. tabi devlet erkanının uyutulması daha vahim.
allah'dan daha kötü şeyler olmadan her şeyleri bir bir açığa çıkarıldı. daha çok adamları var bunu biliyoruz. özellikle devlet yöneticileri olarak kesinlikle ama kesinlikle taviz verilmemeli. ve davranışları gözlemlenerek yaptığı bir işteki asıl emeli asıl amacı bilinmeli. çünkü bunlar iki yüzlü insanlar. söylediği ile kafasında yatan amaç farklı. senin yüzüne güler ama aslında altından kuyunu kazıyordur. bu davranış şekli artık kalplerine işlemiş ve profesyonelleşmişler. en güvendiğin adama, kardeşim dediğin adama yarın öbür gün birde bakıyorsun ki senin karşına geçmiş ve seni yerin dibine sokmaya çalışıyor. sana cephe almış. çok dikkat edilmeli. tekrar söylüyorum kesinlikle taviz verilmemeli, acınmamalı.
yıkıldığımızı, güçsüzleştiğimizi sanıp mevzilerinden, kazdığı siperlerden çıkan askerler gibi saldırdılar bize. hatırlayın o sıkıntılı süreci. ama türkiye dimdik ayaktaydı ve bunu ancak mevizilerinden çıktıktan sonra anlayabildiler ve artık geri dönmek için çok geçti. hepsinin tek tek maskesi düştü. artık açığa çıkmışlardı çünkü. açığa çıkanlar (mecazen)vuruldular.
söylemek istediğim yeniden hepsi tekrar eski pozisyonlarına döndüler yani mevzilerine, uyuma pozisyonlarına. artık yöneticilerimizin işi daha zor. allah yardımcıları olsun. bunu şu
yazımda da dile getirmiştim. inceleyebilirsiniz.
gerçek yüzleri açığa çıktığı için artık ne yapsalar boş. sizlerde bilirsiniz dostlar. insanın güvenini kazanmak için icabında yıl harcarsınız ama kaybetmek adeta saniyelere, bir hareketinize bakar. bu güruh artık insanların, müslümanların güvenini kaybetti. bundan sonrada kazanmaları mümkün değil. inşallah bu kötü emellerinde, planlarında başarılı olamazlar.
unutmamalı ki her planın üstünde bir plan var.
bunun rahatlığı bile yetiyor bazen.
allah yardımcımız.