şimdi cemaat dediğimiz şeyin adamakıllı olarak karşımıza çıkması 2000'li yıllara denk geliyor, malum kendileri daha öncesinde pek hareket alanı bulamıyorlardı. mesela önderleri kürt sait'in mezarı belli değildir, peki niye? 27 mayıs ihtilalinde kaybedilmiştir de ondan. bu tarz adamların, bu tarz cehalet vampirlerinin seküler bir ülkede uğrayacağı sıradan bir muamele. ama 2002 yılında bazı şeyler değişmeye başlıyor ve cemaat palazlanıyor, devlete sızıyor. fakat geçen süre 10 yıl, ciddi bir süre değil. açıkcası cemaat iktidardan tırstı, çünkü yeterince sızamadılar devlete ve istese devlet tüm finansman kaynaklarını bir şekilde kesebilir, cemaatte 60lı yıllarına geri döner.
cemaatin gözü bunu kesmez, ben kavgalarının en azından medya önünde daha fazla devam etmeyeceğini düşünüyorum.
akp'yi yıkamayacağını(en azından şimdilik) anlayan cemaatin yeni taktiğidir.
şimdi kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapılıyor.
daha dün hüseyin gülerce "oyum ak partiye" dedi, bugün de akp'nin en yetkili isimlerinden biri çıktı "hocaefendi vatanına dönsün" dedi.
şimdi kapalı kapılar ne pazarlıklara sahne oluyor kim bilir?
-cumhurbaşkanlığı pazarlığı,
-dershane pazarlığı,
-belediye başkanlığı pazarlığı,
-bank asya pazarlığı,
-paraları kırışalım pazarlığı.
vesaire vesaire.
göreceksiniz bunlar yeniden can ciğer kuzu sarması olacaklar.
şimdi bizim tatlı su solcularını "tayyibin üstü çizildi" diye kandıran cemaatçi abiler de yine 3-5 ay öncesine dönecekler.
ağır alacaktır muhtemelen çünkü vuracağı noktaları zamanını hesaplamış en etkili vuruş için fırsat kollamaktadır.2014 içinde cemaatin başka hamlelerini 'de görmek mümkün olacaktır.
acele işe şeytanın karışmasından dolayı, hoca Efendinin bu aralar şeytanla arası pek bozukmuş "bide şeytana pabucunu ters giydirmek için ugrasamam" demiş diyorlar...
sindire sindire tartışa tartışa milleti ikna etmek istemesinden dolayıdır. herkesin gerçekleri algılama kapasitesi maalesef yüksek değil. hâlâ daha "başbakan yolsuzluk yapanları partiden atıyor" diyerek başbakanı savunanlar var, işte bu insanların işin içinde başbakanın da olduğunu kabullenmeleri öyle kolay olmayacak.
17 aralık 2013 rüşvet, yolsuzluk ve sit alanlarının imara açılması operasyonu ile başlayan süreçte elindeki erkleri hoyratça devreye sokmamasından anlaşılabilecek olan. bu denli yuvalanmış bir yapıdan haliyle daha efektif bir tablo çizmesi beklenebilir. ancak erdoğan gibi tek bir açıdan bakma mecburiyeti taşımaması, yani bir değil birden çok adımı planlayacak gücü olması ve bundan sonraki dönemlerde iktidar ortağı olabilme amacı taşıması hasebiyle bu durgunluk izlenmektedir. ülkenin total tabanında yeterli meşruiyeti olmaması, siyasi ortak arayışı ve küresel güçlerle beraber bir istikrarsızlık yayma ve bu yolla devletçi topluluğun tercihlerini etkileme niyeti taşımasından da bahsedilebilir.
