cemaatler ile ilgili sık duyduğumuz bir eleştiriye geçenlerde bir cevap verdiler. beni güldüren bu cevabı paylaşmak istedim bu başlık altında.
cemaatte bulunan bir hocaya sitem ederler. o da cevap verir.
- hocam siz allah ile kul arasına giriyorsunuz. olur mu öyle şey. allah ile kul arasına girilmez.
+ doğru diyorsun. allah ile kul arasına girilmez. amma ve lakin araları açıksa yakınlaştırmakta bir sakınca yoktur.
ta burama kadar geldi artık. anlatmadan edemeyecem!
orta okulda abiler denen bir şey duyduk. evlerine gittik, kitaplar okuduk sohbetler ettik(!).
okunan kitapların hepsi risalelerdi, veyahut fetullah gülenin kitaplarıydı.
sohbetlerin hepsi hocaefendinin başarılarıydı.
eyvallah dedik, biraz gittik biraz gitmedik ve atlattık.
liseye geldik, serhat(fem,körfez,maltepe) dershanesine gittim. afedersin düz lise gibi 1500 öğrencisi var. en iyi ikinci sınıftaydım ama kimse ilgilenmedi. destek olmadı, yardımcı olmadı derslerime. adı dershaneydi ama bildiğin parahane! derse gelip kalabalık yapmayalım diye gözlerimizin içine bakıyorlardı. (kırık-yırtık-sivri bir kişilik olmadığım halde)
sallamatik de olsa liseyi de atlattık.
sıra geldi tercihlere...
ee bunca yıl adamlara para bayılmışsın, seni bırakırlar mı!
gel gel sen bizim melikşah üni. ye gel şakirt! geliyim gelmesine de pahalı ama.
gel sen biz birşeyler ayarlarız.
yazdık tercihi tuttu. girdik dershane müdürünün odasına, yardım etsin bize.
"vallaha o başka kurum, biz başka kurumuz. bir şey gelmez elimden."
yıllık 8.000 tl yi vermeyi göze alabiliyor muyum? hayır. hani fiyatta yardım edecektin mübarek(!)
gitmedim. günde 2 defa telefonla aradılar, yok kredi yok ödeme planı. yok kardeşim gelmiyorum. sizin yapacağınız yardım bu kadar olur.
bu sırada kardeşim başka işe girdi. birkaç gün sonra bölüm şefi işten çıkarttı. sebep?
çok feyzli bir badem bıyıklı abimiz işe girecekmiş orada.
Birçoğunun beyni olmadığınından şüphelendiğim insan topluluğudur.
Şimdiye kadar cemaatten çok arkadaşım olmuştu. inançsız olmama rağmen sürdürebildim arkadaşlığımı.onlar bana saygı gösterdi ben onlara.. ta ki şu son iki güne kadar. içi cemaatçilerle, ki büyük bir kısmı da abla diye tabir edilen tiplerden, dolu bir arabada seyehat ettim. Başta kendilerinden bekleneni yapıp dua okudular somada yaşanan katliyamda canını yitiren işçilerimize ve onların ailelerine dua ettiler. Bu noktaya kadar sıkıntı yok.
Abartmıyorum, 30 saniye bile sürmeden araya müzik girdi ve bizimkiler kendini kaybetmişçesine göbek atmaya başladılar! Bu nasıl bir samimiyetsizliktir! içlerinden biri benim kös kös oturduğumu görünce yanıma geldi. Ben sebebini söyleyince tekre geri dönüp ' yası varmış hahah' diye arkadaşlarına söyledi ve tam olarak neden söz edildiğini anlayan da sadece bir kisi oldu. O da, bu şimdi söylenir mi deyip surat astı. Sanki az önce hiç sözü edilmemiş gibi... ama merak. Etmeyin onun hüznü de uzun sürmedi.
Benim derdim kimsenin eğlencesiyle değil. Hepimiz susup oturalım da demiyorum ama o kadar duyarlıysanız bu insanları acılarına, bu kadar derinden hissediyorsanız bu yası saygı göstermesini de bilin!
Orada o insanlarla olduğun için kendimden utanıyorum ve evet onlar inançlıysa ben de göğsümü gere gere söylüyorum, ben ataistim!
parası olanın veya gücü olanın ya da bu her iki unsura sahip olması gelecekte mümkün olanların yüceltildiği bir topluluk olma yolunda hızla ilerlemekte olan cemaat. samimiyet azalıp ibre çıkarı ve dünyalık hırsları gösterdikçe ne yazık ki herkes cemaatin sadece yurt dışında gönüllü öğretmenlik yapan iyi insanlardan oluşmadığını fark etmeye başlayacak. yine de dışarıdan gözlem yapan biri olarak hala hüsn-ü zan ile ekseriyetinin iyi olduğunu düşünüyorum. sosyal bir yapının en önemli karinesi eşitlik olmalıdır burası zenginler ya da iş adamları kulübü değilse tabi.
türkiye'nin yönetimini elinde bulunduran topluluklar.
tbmm?...o işin makyajı, demokratiğiz biz görüntüsü.
iki cemaat arasında, cumhurbaşı ile bakanbaşı arasında al gülüm ver gülüm yönetiliyoruz işte. bu şikeli maç sırasında izleyici sıralarında oturan biz aklıevvellerin ilk dikkat kesildiği mavi zemin üzerinde beyaz yıldızlı donu ve kırmızı-beyaz düz çizgili tişörtü ile hakem bey. ne de güzel yönetiyor seyirciyi ve takımları.