11. sınıftı galiba, yazin çalışma programı için sınıfca bir cemaat yurdunda 1 hafta kalacaktık. Biz yurda gittiğimizde bizden önce gelen birkaç grup vardı ve haliyle odaların çoğu doluydu. Bizi 4 arkadaş bi odaya verdiler, oda tuvalete ve banyoya çok yakındı.
Bizden önce gelen gruplar arasında, yanılmıyorsam izmir'de üniversite okuyan afrikalılar vardı, ganalılar, nijeryalılar falan. Onlar da bi program için gelmişler bursa'ya. Ara sıra yemeklerde sohbet falan ederdik, çok sempatikler gerçekten ve çok tatlı bi türkce konuşuyorlar. Hepsini geçtim de, abi bi insan ırkında bi tane bile mi atletik olmayan, bidon gibi olan yaratık olmaz. Yok, hepsi birer moussa sow adeta.
Neyse efenim, çok sıkı bi ders çalışma programının ardından akşam 00.30 gibi odalara dağıldık. Is bu ya, kimsenin de uykusu yoktu , başladık sohbete birbirimize okuldaki anılarımızı falan anlattık. Tabiki bir klasiktir, yatmadan önce geceleri birbirinize korkunç hikayeler anlatmak. Çok komik bi hikayeyi de o gece duymuştum başka zaman anlatırım. Neyse saat 3 falandı heralde arkadaşlar uyudu. Ama beni uyku tutmadı. Bir süre telefonda takıldıktan sonra afedersiniz tuvalete gitmem gerekti. Tuvalette yakın olduğundan üsenmedim kalktım. Evet, lisede yatılı kalırken tuvaletin alt katta olduğu zamanlar üsenip gitmediğim oluyordu. Kalktım açtım kapıyı, tam tuvaletin ışığını açacakken bir şeye çarptım geri teptim. Işığı açıp, zenciyle yüz yüze gelmemizle, ikimizin de aaaaaa diye bağırması bir oldu. Hadi ben zenciyi bi anda gördüm diye bağırdım da, o niye bağırdı hâlâ çözemedim. Birkaç saniyelik korkunun ardından gülmeye başladık, zaten hocalar da uyanmış geldiler noldu diye. Sonra da kızdılar bana sabah namazına az kaldı bu saatte ayakta isin ne diye.
O günün üzerinden çok geçti, ama ben bütün hayatımda daha o kadar korktuğum bi an hatırlamıyorum, tuvalete varamadan sıçtım resmen. O gün bugündür hâlâ evde dahi gece tuvalete giderken yavas adımlarla ve tüm koridorların ışıklarını açarak giderim.